Geçen bölümün yazısında hastanelik olan Hafız'ın bir ay boyunca hastane kal(a)mayacağından bahsettiydim, dakikasında arıza çıkardı haliyle. Bu sürpriz olmadı ama Mücahit'e daha fazla sinir olmamı sağladı. Adamdaki şehit mizahı genlerinde var tamam da beyefendi komik olmaya çalışırken o kadar beceremiyor ki anlatamam. Azıcık düşünse kolunu kıpırdatmaz diyeceğim, adam birkaç dakika sonra düşünmediğini kendi kabul etti zaten. Ama cahil adamı tolere etmek de bir yere kadar, geldik sekizinci bölüme. Amaç sahiden de komiklikse amaca ulaşmada cidden sıkıntı var.

Tabii bu arada Hafız'ı da kullanmayı ihmal etmeyip tüplerin çalınmasını onun sayesinde engellediler, güzel oldu. Hastane zaten yol geçen hanı, o da orada işe yarasın işte bir süre.

Eylem'in "eski" olduğunu geçen bölümde söylemediği sevgilisi Sebastian'a da nihayet vakit geldi. Daha önce Eylem'e gördüğün resimlerden ekibe niye bahsetmedin diye çemkirmiştim. Orası da böylece Sebo beye bağlanmış oldu sanki. Sağlam bir bağlantı noktası oldu aslında, sevdim bu işi. Adamın astımının olması dizinin devam noktası oldu ve eczaneler üzerinden kendisini bularak konuyu devam ettirdiler.

Ancak istihbarattan olan askerler Eylem tarafından takip edildiklerini anlamayınca -hem de koca bir gece- sonrasında çarşı pazar karışmış oldu. Azıcık şansları yaver gitti de Sebo'nun yerine Yavuz'u geçirdiler neyse ki. Yalnız Çolak ne yaptı da bu adamı kendine çevirdi onu merak ediyordum. Zorla iş yapar hali de yoktu. Eylem ile konuşurken öğrenemedik, sonrasında öğrenebiliriz mi orası muallak. Hazır gelmişken ufak bir itirazda da bulunacağım: Eylem'e zırt pırt her yerden çıkıyor diye kızıyorlar ama Bahar da çıkıyor, onu ne yapacağız?



Aydan kendisinden isteneni mecburen yapınca sıra geldi saldırı olayına artık. Tabii biz de bölümün sonuna ilerlemeye başladık. Sebo'nun yerine geçen Yavuz ve ekip, laboratuvarı bulmak suretiyle saldırı amaçlı bir aracın yola çıktığını da öğrenmiş oldular. Hedef olarak seçilen yerse kalabalık olan pazar yeri oldu. Yavuz da elbette arabayla peşlerinden. Bölümün en sonunda da helallik isteyip daldı bombanın olduğu arabaya.

1) Bahsettiğimiz bomba biyolojik. Patladığı takdirde sadece iki kişiyi mi öldürecek, pazar yerine üç adım kala oraya hiç mi sıçramayacak yani? 2) Bir şey kaçırmıyorsam, sanki hem zaman ayarı vardı hem de adamın elinde kumanda vardı. Sahi nasıl oldu bu iş?

Not: Bana Yavuz'un bayrak sahnesi gibi sahnelerle gelin lütfen, Mücahit'in yaptığı duyarlarla değil.

Öğreniriz herhalde gelecek hafta. Ayrıca Bahar'ın bölümlük bela niyetine başını belaya sokmasını da unutmamak lazım. Erdem Yarbay'ın ailesiyle çocuklara aşı vurmaya gitmişken hödük tipinde birisi silahını göstermek suretiyle sorun çıkardı. Muhtemelen hiçbirine, özellikle de Bahar'a bir şey olmaz ama bu sefer yanlarında ekipten birisi olmadığından, herkesin kafası kalabalık olduğundan imkan da bulunmadığından en azından nasıl kurtulacakları biraz daha merak uyandırıcı.

Bitirmeden bahsetmek istediğim bir şey daha var: Espriler bu bölüme özel mi berbattı yoksa ben bu bölümde daha fazla mı takıldım?

Annesinin ayarladığı kızla nihayet konuşan -bunun devamını görelim lütfen, çok tatlı olur bu ikisi- Feyzullah kimi işletiyorsun ile batırdı. Ateş de Nazlı ile hastanede konuşurken bir-iki tane patlattı. Ama dibi Bahar'ın Yavuz'a "Adaşımsınız galiba, memnun oldum," demesiyle gördük. İlkokulda yapıyorlar mı acaba bunu? Mücahit'e ise zaten daha fazla devam etmeyelim. Bir ara "Erkek adamın sevgilisi olmaz, hanımı olur." diyen kafasına taş falan düşsün sadece. Yıldım ben.

Ha bu arada, Ateşciğim Nazlı ile konuşurken ağzından çıktı da, 'Bir bayanı arıyorum' diye bir şey denmez. Sensin vallahi bayan. (Bir bayat espri de ben yapmış olayım bari, psikolojim bozuldu da artık.) Ayrıca Yavuz-Bahar konusunda hastane bahçesinde Bahar'a hak vermesini de Nazlı'nın gözüne girmek olarak mı yorumlasam bilemedim. Derdini anlatmayı becerememiş olabilir de adam sanki durduk yere gidip öptü, o geri vitesi de keyfinden yaptı... (Ayrıca her ne kadar nöbet tuttuğu yerin yakınına çağırması ofsayt olsa da Nazlı ile yaptıkları 'çapkınlık' konulu konuşma genel konseptte güzeldi. Böyle devam.)

Bu bölüm için yazacaklarım da sanıyorum bu şekilde işte efenim. Geldik sekizin de sonuna.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER