Merhaba. Geçen hafta malumunuz Hafız’ın karnından
çıkardıkları bomba patlamıştı. Kimseye bir şey olmayacağını tahmin etsek bile
olayların nasıl gelişeceği soru işaretiydi. Öncelikle Bahar'ın bombayla
yaşadığı öküzün trene sevdası sendromunu aşık akıllılık edip sona erdirdi.
Hayır, elinde bomba var. Fırlatmak için neyi bekliyorsun Bahar’cığım? İlk kez
böyle bir şey yaşadığını biliyorum ama ben senin telaşa kapılmanı beklerdim. Donup
kalmanı değil… En azından elinde
patlamadı. Peki, bu bombanın etkisi ne? Türü ne? Bütün tim ortalığı
kaplayan dumandan mahvolmuşken Çolak ve adamları nasıl etkilenmedi? Çolak bir de
içeri girip tuzak kurdu. Nefesine sağlık be Çolak!
Bahar’cığım üzülerek söylüyorum yanlış meslek seçmişsin.
Ajan yakalamak sende, tuzak bozmak sende… Mafya, polis ve asker dizilerinin en
bilinen klişelerinden olan tetiğe ip geçirip kapıya bağlama olayını bizim çıtı
pıtı doktor kızımız çözdü. Üstüne ortamda askerler varken ipi neşterle kesen
yine Bahar oldu. Bari askeri tabip falan olsaydın.
Hafız sonunda hastaneye götürüldü. Peki, niye direkt
hastaneye gidilmedi? Adam ölsün diye özellikle uğraşsalar bu kadar olmaz.
#direnhafız… Şaka bir yana, hastaneye doğrudan gidilmemesini saçma bulsam bile,
Fatma'nın pişmanlığı ve Hafız’a söylediklerini izlemek keyifliydi. Gerçekten o
pişmanlık duygusunu hissettim. Üstelik Fatma'nın Karabayır’da kalmasının yolu
da açıldı ki bunu bir süredir bekliyorum. Hazır olun kadınlar tayfası tam sürat
geliyor.
Yavuz’un hastaneye Hafız’ı görmeye gitmesi ve timin sürprizi
çok güzeldi. Geçen hafta Alay Marşı, daha önce Dağlar Kışımış derken
bizimkilerin şarkı, türkü söylemelerine alıştım. Devamını bekliyoruz efenim. :)
Başlığın sebebini bir türlü açıklamadım değil mi? Hemen
anlatıyorum. “Allah dağına göre kar verirmiş” cümlesi Yavuz tarafından Bahar'a
söylenmiş olsa bile bence Hafız ve Fatma için daha uygun olur. Önce çocuklarını
kaybettiler (bizim görmediklerimiz ile beş oldu), Fatma boşanmak istedi, Hafız
eşinin haklı olduğunu bildiğinden itiraz bile edemedi. Sonra Hafız vuruldu. Belki
bocaladılar ama sonunda el ele kalkacaklar düştükleri yerden. Çünkü bütün
yaşananlara dayanacak güçleri var. Malulen emekliliği Hafız elbette kabul
etmez. Adam karısının yanında bile kalmadı. “Onlar orada ölmez ama ben burada
aldığım her nefeste ölürüm.” demişti, hatırlarsınız. Kısa süreli bile ayrı
kalamayan bir insanın bir de malulen emekli olmasını beklemek hayal olur zaten.
Eminim bir aya filan kalmadan kalkar ayağa Hafız.

İşkenceci Profesör korkudan bülbül gibi şakıdı. Bu sayede
sığınmacıların durumunu öğrenen ekibimiz harekete geçti. Şimdi üç kişi
gitmeleri saçma gelebilir. Ama şehir efsanesi gibi dolaşan bir şey vardır.
(Takdir edersiniz askerliğimi yapmadığımdan bu durumdan emin değilim. :)) Özel kuvvet
askerlerinin her birinin onlarca adama denk olduğu söylenir zaten. Bu gibi bir
düşünce ile az sayıda gittiklerini umuyorum.
Ne yazık ki sığınmacıları kurtaramadılar. Kadının ölmediğini
görünce yaşayacak herhalde diye düşünmüştüm. Belki onun üstünden insanların
neler çektikleri işlenebilirdi. Ama sadece isim verecek kadar yaşadı.
Senaryonun devamlılığı için gerekli bir hamleydi. Ama o insanları kamyonun
arkasında görünce… Neyse hepiniz ne demek istediğimi anladınız sanırım.
Fethi'nin çıldırdığı sahnenin ise hakkı verilmişti. Gerçekten tebrik ediyorum.
Diğer sığınmacıları kurtarmak için yaptıkları operasyonda
Zafer geride kaldı. Bu ara askeri dizilerde kendini feda etme durumu sık
tekrarlanmaya başladı gibi. Bir şey olmayacağına eminim ama nasıl çıkacak
oradan onu da merak etmiyor değilim. Yaşlıları sırtlarına aldıkları sahneler
etkileyiciydi. Sürekli olumsuz eleştiri yapmak istemiyorum. Ama tim bir yere
nasıl gireceklerini ince ince düşünüyorken geri dönüş planlarına niye önem
vermiyor? Hani tek kalsalar “Sonunu düşünen kahraman olamaz” mottosundan fazla
etkilenmişler derdim. Ama yanlarında siviller varken bile geri dönüş planları
yetersiz kalıyor.
Yavuz’un Bahar'ı teselli ettiği sahneler güzeldi. Bahar'ın
hiçbir şey olmamış gibi davranmaması, doğal tepkiler vermesi hoşuma gitti.
Doktor, asker, polis vb… Onlar da bir insan ve olaylardan etkilenmeleri çok
normal aslında… Bahar hastanede Yavuz'a“İfade vereceğim” dedi. Yavuz o
ifadenin neden verileceğini biliyor mu? Yok, biliyorsa ve bu kadar sakinse
bravo vallahi… Bahar ve hepimizin merak ettiği husus Yavuz’un anne babasına ne
oldu? Annesi gerçekten ölmüş hem de 2014 yılında. Gülümser Karasu… Benim tahminin
Gülümser Hanım'ı eşi öldürdü. Zamanı gelince doğru cevabı alacağız, merakla
bekliyoruz. Yavuz Bahar konusunda daldan dala atlamışım. Konuşmaları öyle
olunca yazı da böyle oldu haliyle. :)
Yazı devam ediyor...