Söz'de geçtiğimiz bölümün sonunu gelinin terörist çıkması ve katliam yaptıktan sonra Bahar'ı rehin almasıyla bitirmiştik. Saniye sonrasından devam ederek yeni bölüme giriş yapmış olduk. Bu bölüm sanırım diziye alışıyor olduğumdan dolayı daha çabuk bitti gibi geldi, hatta daha sakindi bile diyebilirim.
Bahar'ın ölmeyeceğini tahmin etmesi pek zor olmadığından kurtulması elbette şaşırtıcı olmadı ama Yavuz'un geline müdahalesi nedeniyle Bahar'ın ufak bir yaralanması oldu. Beni asıl şaşırtan o yaralanmanın sonrasında sebep olduklarıydı, ama ona da elbet geliriz. Unutmadan bir şey itiraf etmek istiyorum: Ben ağıt kısmından etkilenmedim.
İhaleyi türkünün beni dağıtmasına bırakmış durumdayım ama belki de sahneden dolayıdır. Halktan önüne gelen ağladı, ağıt yaktı; ben de ekrana öylece bakıverdim işte. Neyse ki bundan daha fazla dramatize edilmedi, gerçi ben askerlerin duygulanmasını bu hususta tercih ederdim elbette. Buradan sonrasında türlü türlü mesaj üzerinden gitme yolunu seçtiler. Erdem Yarbay'ınkine kulağımı tıkayıp diğerlerini takip etme yoluna gittim, pişman da değilim. Hepsinin çanına ot tıkayacaksınız, tabii ki bunun farkındayım.
İki saatten birazcık fazla süren bu bölüm boyunca hoşuma giden veya gitmeyen, dahası gözüme takılan durumlarla ortaya çıkan tablo şöyle oldu:
** Eylem-Fethi
Bu ikisi cidden güzel olmadı mı yahu? Bunları izlemekten veya merak etmekten aklıma başka çifte konsantre olmak gelmiyor resmen. Hatta timin üyelerinin de bir tek gerdeğe sokmadığı kaldı; ayak üstü hayırılısına bilebağladılar resmen. Mücahit'in Mücahit ismini çocuğa seçmesi kısmına gülümsediğim doğrudur.
Bu arada bir şeyi merak ettim: Yavuz, Fethi ile konuşurken "İnsan yanlış kadına aşık olunca cidden aşık olduğunu hissediyor." gibi bir cümle kurdu. Pardon da tam olarak hangi 'deneyime' göre dedi bunu? Ben bu sorunun cevabını cidden istiyorum. Ayrıca rica ediyorum, duştan daha yeni çıkmış kıza göz makyajı yapmayın. Dudaklardan emin değilim, onlara bir şey diyemeceğim.
** Anne
Bahar'ın annesi derdini o kadar anlatamadı ki resmen kadına endişesinde hak veremedim gitti. Yetmedi gitti ucuz ve klişe bir hareketle Yavuz'u şikayet etti, savcı da konuya kamu davası muamelesi çekip ciddiyete bağladı. Biraz otur da hikayenin tamamını bir öğren değil mi? Buyur uğraş şimdi bununla. Gerçi kadının arıza çıkaracağı tabii ki dünden belliydi. Karakterin dizideki varlık amacı bu zaten.
İleride bir vakit Yavuz-Bahar olduğunda daha bir de onlara karşı çıkacak... Hazır gelmişken şunu da buraya bırakayım, dursun. Katılıyorum:
B: Hayatımı kurtardığın için teşekkürler.
Y: Bu konuda ödeşmezsek sevinirim.
** Boşanma is coming
Böyle yazdım ama geleceği falan olmayacak bence. Hafız ile Fatma bir şekilde toplayacaklar ve 'sevgi' galip gelecek. Hatta Yavuz'un tavsiyesine uyulacak ve Fatma da köye gelecek diye düşünüyorum. Ama özellikle oyuncu olmak üzere bu kısma bir teşekkür etmek de lazım. Depresyonu güzel yansıttılar. Hatta Hafız'ı falan geçip bu hususta direk Fatma'ya odaklanalım bile istedim.
Yalnız Yavuz buraya getir teklifini yaparken "Bahar da burada," dedi de acaba bunu neye dayanarak dedi? Tanışıklığın olmasına itirazım yok da aileden birisi gibi davranmak için daha erken değil mi sevgili sarı üsteğmen? Resmen alıştı bu adam Bahar'ın varlığına. Göndermek istiyor musun istemiyor musun karar ver deyiverdim ben de.
** Geveze'nin marifetleri
Nihayet Atakan'ın karakterini kullandılar. Gerçi aklıma en gelmeyecek şekilde kullandıklarını inkar edemeyeceğim. Üstelik böyle bir marifeti sahiden var mı onu tam anlamadım ama türkü söyleyen arkadaşın da katkısıyla ortaya güzel bir iş çıktı. Hatta bu türküyü bölümün başına koysalarmış diye geçti aklımdan. Gerçi o sahne için böyle bir ortam müsait değildi, o ayrı tabii.
Yazı devam ediyor...