Işık yeniden parladı a dostlar!
İlk andan beri, No:309 benim için, Lale ve Onur’un masalı. Her ne kadar sahneleri beni tatmin edemese de, az olan sahnelerinden her daim şikâyet etsem de, onları çok daha sağlam, romantik ve aşk dolu izlemek istesem de, sonuç itibariyle, hâlâ izliyor olmamın sebebi onlar. Ve bazı şeylerin değişecek olma ihtimali. Bölümdeki ufak detaylarla, miras meselesinin de ortaya çıkmasıyla birlikte, 40.bölümü geçiş bölümü –birazdan detaylandıracağım- olarak değerlendiriyorum o yüzden.
 
Hayallerime kavuştuğum zaman, mutsuz olmaktan korkmuşumdur hep. Çok tuhaf ama sanki istediklerim gerçekleştiğinde kötü şeyler olacak gibi hissederim. Lale de hayallerine kavuştu ama -bölüm sonunu baz alarak- sanki olumsuzluklar, kötü şeyler hızla gelmeye başladı gibi hissettim. Bölüm etiketi de, #HayallerimeKavuşunca’ydı bu hafta. Lale’nin bana ne kadar inandırıcı gelmese de, -neden böyle düşündüğümü biliyorsunuz tekrar tekrar yazmayayım- öğretmenlik hayaline kavuşmasını izledik. Yalnız, şu atama mevzusu neresinden tutsam elimde kalıyor. Mülakata girmeden atanmasını, tercih yaptıktan birkaç gün sonra sonuçların açıklanmasını, daha fenası hiçbir belge toparlamadan ertesi gün okulda işe başlamasını, Betül tercihleri değiştirdiği halde atamasının İstanbul’a çıkmasını bir türlü anlayamıyorum. Şimdi Lale’nin puanı dev yüksekti, öncelikle yazdığı Doğu’daki okulların hiçbiri çıkmadı ve hiç tercih yapmadığı İstanbul geldi öyle mi?
 
Aşkla bakan Onur Sarıhan
 
Hadi hepsini geçtim, geçilecek gibi değil de, mülakattan nasıl bahsetmezsiniz? Sistem değişeli bayağı zaman oldu. Ya da tarih öğretmeni olan Lale, neden ortaokulda öğretmenlik yapmaya başladı? 8.sınıflarda ne zamandan beri tarih dersi var? Eğer bahsettiğiniz İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersiyse, çocuklarla tanışma esnasında, neden bundan sonra tarih derslerini birlikte işleyeceğiz dedi? Dersin tam adını söylemesi gerekmez miydi? Bu konunun böyle havada kalmasını bir türlü kabullenemiyorum. Atama süreciyle ilgili muhakkak danışmanlık hizmeti alınmalıydı senaryo için. Mülakatsız, belgesiz, doğum izninden bahsedilmeden, pat diye konunun kapanmasına ne desem bilmiyorum. Eğer danışmanlık hizmeti alınsaydı ya da zerre kadar araştırma yapılsaydı, konu böyle vasat ve komik durumda kalmazdı.
 
Bütün olmamışlıkları geçtim, ben olsam, Lale’nin atamasını miras meselesi ortaya çıktıktan sonra gerçekleştirirdim. Şu anda olduğu gibi keyfi değil, gerçekten ihtiyacı olduğu için, çalışması gerektiğini anlardık. Böylece, Onur’suz da, kendi ayakları üzerinde durabileceğini görmüş olurduk. Hatta alt metin olarak, bebeğini bırakmak istemediği için kararsızlık yaşadığını, ama Onur’a kızgınlığıyla beraber evi terk edince, kesin olarak karar verdiğini görsek çok daha tatmin edici olurdu bizler için. Şu anda, bebeğini bırakmasını, 2 aylık bebeğin sırf Lale’nin hayalleri için, çiçekçi dükkânında puset içinde sürünmesini kabul edemiyorum çünkü. Eğer dediğim gibi olsaydı, mecburiyetten dolayı daha ılımlı yaklaşırdım Lale’ye. 

Yazı devam ediyor...
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER