Herkes gider Mersin’e, Yıldız gider tersine :)
Yıldız’ın, artık Lale’nin yanında yer alması gerektiğini düşünüyorum. Hele ki Onur’un sözleşmeyi iptal etmesine izin vermedikten sonra. Lale’yle ilgili hiçbir şüphe, soru işareti ve acaba kalmaması lazım aklında. Elinden gelenin fazlasını yaptı Lale. Yıldız’ı hiç umursamayabilirdi. Sonuçta kendi gururuydu mevzubahis. Bundan sonra, eğer Yıldız onun yanında olursa, Betül’lere karşı birlik olmuş olacaklar ki, olması gereken de bu.
 
Onur’un, Erol’a kibarca verdiği ayar… Daha fazlasını hak ettiğini hepimiz biliyoruz. Ama, Onurcuğum her zamanki gibi Lord tavrıyla, “Yaptıklarınızın farkındayım.” mesajını verdi Erol’a. Korkar utanmaz Erol bundan pek bir şey anlamadı elbette. Dadı mevzusundan bile bir şeyler çıkartmaya çalıştığına göre, -kesin kendilerinin bulduğu birini sokacaklar işe- kendisine daha sağlam bir had bildirmek lazım. Betül’ün de, Pelinsu’nun da, Erol’un da, çok daha büyük bir şey yaşamasını istiyorum. Öyle ki, bu durumdan sonra bir müddet kendilerine gelemesinler istiyorum. Özellikle Onur’un Pelinsu’nun da bu gruba dahil olduğunu fark etmesi lazım. Ondan sonra bazı şeylerin arkası çorap söküğü gibi gelecek. Zaten benim, Pelinsu’yu annesiyle babasının yanına yollama niyetim var. Aslında, Doktor Onur’la aralarında bir şey olsaydı, onunla beraber o da giderdi. Ay ne güzel olurdu! Düşüncesi bile mutlu etmeye yetti.
 
Kurtuluş ve Nilüfer’in birbirlerine olan aşklarını çok seviyorum. Artık onlar için, dizideki favori çiftim oldu diyebilirim. Özellikle de Kurtuluş artık bir aile babası ve iyi bir eş olduktan sonra. Onları sevmemdeki en önemli nedenlerden biri bu, diğeri de kendilerine has bir tarzlarının olması. Aşklarını, sevgilerini kendilerince yaşıyorlar. Çok sade ve kendi içlerinde. Bu bölüm de, Kurtuluş’un Nünü’ye sürpriz yaptığı sahneyi çok sevdim. Mutluluktan ağlayan Nilüfer –daha önce de söylemiştim Fatma Toptaş’ın ağlama sahnelerinden acayip etkileniyorum çünkü çok doğal ağlıyor-  benim de gözlerimi doldurdu.
 
Bir dilim pastaya ne dersiniz? By Filiz
 
Yazımı bitirmeden önce üç noktaya değineceğim:
 
1)Daha önce de söylediğim gibi, eve ayakkabıyla girilme mevzusu. Songül’lerin evinde pekâlâ herkes terliklerini giyerken, Lale’lerin evine gelince konunun üzerinde durulmuyor. Ve işin tuhaf tarafı, hepsinden önce Lale ve Onur da kendi evlerinde ayakkabıyla dolaşıyor. Hatta bu bölüm Lale, yatağa bile ayakkabılarıyla oturdu, çok sinirlendim. O evde bebek var.
 
2) Styling konusu. Lale’nin artık Lale Sarıhan gibi giydirilmesi gerektiğini kanaatindeyim. Son bölümlerdeki, saçı ve makyajı çok soluk gösteriyor onu. Daha renkli ve daha canlı tonların kullanılması gerektiğini düşünüyorum o yüzden. Mesela bu bölüm, Buray’ı dinlemeye gittiklerinde giydiği elbisenin üstüne, maşalı bir saç ve kırmızı bir ruj çok daha yakışırdı.
 
3) Furkan Palalı’nın sakalları. Nihayet o muhteşem gün geldi! Erkekte sakal sevenlerden v her erkeğe sakalın net yakıştığını düşünenlerdenim. O yüzden acayip sevindim. Ve Lale de kestirme dediğine göre, bundan sonra senaryoda sakallarıyla birlikte izleyeceğiz Onur Sarıhan’ı. Yes!
 
Bir de, Lale ve Onur için; ilk bölümden beri izlediğimiz sahnelerle ilgili içerik hazırlayayım diyorum ne dersiniz?
 
Haftaya görüşmek üzere.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER