Yıldız’ın, artık Lale’nin yanında yer alması
gerektiğini düşünüyorum. Hele ki Onur’un sözleşmeyi iptal etmesine izin
vermedikten sonra. Lale’yle ilgili hiçbir şüphe, soru işareti ve acaba
kalmaması lazım aklında. Elinden gelenin fazlasını yaptı Lale. Yıldız’ı hiç
umursamayabilirdi. Sonuçta kendi gururuydu mevzubahis. Bundan sonra, eğer
Yıldız onun yanında olursa, Betül’lere karşı birlik olmuş olacaklar ki, olması
gereken de bu.
Onur’un, Erol’a kibarca verdiği ayar… Daha fazlasını
hak ettiğini hepimiz biliyoruz. Ama, Onurcuğum her zamanki gibi Lord tavrıyla,
“Yaptıklarınızın farkındayım.” mesajını verdi Erol’a. Korkar utanmaz Erol
bundan pek bir şey anlamadı elbette. Dadı mevzusundan bile bir şeyler
çıkartmaya çalıştığına göre, -kesin kendilerinin bulduğu birini sokacaklar işe-
kendisine daha sağlam bir had bildirmek lazım. Betül’ün de, Pelinsu’nun da,
Erol’un da, çok daha büyük bir şey yaşamasını istiyorum. Öyle ki, bu durumdan
sonra bir müddet kendilerine gelemesinler istiyorum. Özellikle Onur’un
Pelinsu’nun da bu gruba dahil olduğunu fark etmesi lazım. Ondan sonra bazı
şeylerin arkası çorap söküğü gibi gelecek. Zaten benim, Pelinsu’yu annesiyle
babasının yanına yollama niyetim var. Aslında, Doktor Onur’la aralarında bir
şey olsaydı, onunla beraber o da giderdi. Ay ne güzel olurdu! Düşüncesi bile
mutlu etmeye yetti.
Kurtuluş ve Nilüfer’in birbirlerine olan aşklarını
çok seviyorum. Artık onlar için, dizideki favori çiftim oldu diyebilirim.
Özellikle de Kurtuluş artık bir aile babası ve iyi bir eş olduktan sonra.
Onları sevmemdeki en önemli nedenlerden biri bu, diğeri de kendilerine has bir tarzlarının
olması. Aşklarını, sevgilerini kendilerince yaşıyorlar. Çok sade ve kendi
içlerinde. Bu bölüm de, Kurtuluş’un Nünü’ye sürpriz yaptığı sahneyi çok sevdim.
Mutluluktan ağlayan Nilüfer –daha önce de söylemiştim Fatma Toptaş’ın ağlama
sahnelerinden acayip etkileniyorum çünkü çok doğal ağlıyor- benim de gözlerimi doldurdu.
Bir dilim pastaya ne dersiniz? By Filiz
Yazımı bitirmeden önce üç noktaya değineceğim:
1)Daha önce de söylediğim gibi, eve ayakkabıyla
girilme mevzusu. Songül’lerin evinde pekâlâ herkes terliklerini giyerken,
Lale’lerin evine gelince konunun üzerinde durulmuyor. Ve işin tuhaf tarafı,
hepsinden önce Lale ve Onur da kendi evlerinde ayakkabıyla dolaşıyor. Hatta bu
bölüm Lale, yatağa bile ayakkabılarıyla oturdu, çok sinirlendim. O evde bebek
var.
2) Styling konusu. Lale’nin artık Lale Sarıhan gibi
giydirilmesi gerektiğini kanaatindeyim. Son bölümlerdeki, saçı ve makyajı çok
soluk gösteriyor onu. Daha renkli ve daha canlı tonların kullanılması
gerektiğini düşünüyorum o yüzden. Mesela bu bölüm, Buray’ı dinlemeye
gittiklerinde giydiği elbisenin üstüne, maşalı bir saç ve kırmızı bir ruj çok
daha yakışırdı.
3) Furkan Palalı’nın sakalları. Nihayet o muhteşem
gün geldi! Erkekte sakal sevenlerden v her erkeğe sakalın net yakıştığını
düşünenlerdenim. O yüzden acayip sevindim. Ve Lale de kestirme dediğine göre,
bundan sonra senaryoda sakallarıyla birlikte izleyeceğiz Onur Sarıhan’ı. Yes!
Bir de, Lale ve Onur için; ilk bölümden beri
izlediğimiz sahnelerle ilgili içerik hazırlayayım diyorum ne dersiniz?
Haftaya görüşmek üzere.