Derin’e
gelince: O ilk bölümde boynundaki ipten kurtulma kararını vermişti zaten. Bu
bölüm tanık olduğu konuşmalar ve anne- babasının tavrı onu daha net tepki
göstermeye itti. Yine de onun da hayatı çok fazla tanıdığını düşünmüyorum.
Şimdiye dek; bir serada özel yetiştirilmiş, kirden ve kötülükten korunmuş,
kendine benzer olmayanlardan uzak tutulmuş bir genç kız o. Nişanı atmasıyla
gelişen durum haricinde güveni hiç zedelenmemiş. Belki de ondan bu kadar hızlı
yol alabilmesi, bu kadar çabuk güven duyabilmesi insanlara. Derin’le empati
yapmayı denedim, yaşadıklarını dikkate alıp. İlk düşündüğüm aynı konuşmaya ben
de tanık olsam benzer tepkiyi verirdim. Ne olursa olsun o evden uzaklaşmak o an
için en doğru tepkiydi. Basını atlatmak, yurtdışına çıkmış izlenimi vermekte
öyle… Ama ben olsam hiç tanımadığım bir yabancıyı bulup onun da doğru dürüst
bilmediği bir adamın evine yerleşir miydim? İşte orası şüpheli... Oysa Derin,
en ufak kaygı duymadı bunu yaparken. Evet, akıllıcaydı. Babasının en son
bulacağı yer Şahin’in yanı, doğru ama yine de insanlardan kötülük görmemiş
birinin tavrı bu. Üstelik yanına gidebileceği bir Aslı varken ilk ihtimal
olarak ona değil Ali’ye koşması içindeki sığınma isteğini düşündürdü bana.
Nitekim “Seni bulunca güvende olacağımı düşündüm. “cümlesi de bu kanaatimi
güçlendirdi. Derin, birileri tarafından kollanmaya, korunmaya alışık. Evet,
zeki bir kız; evet, cesur adımlar atabiliyor; evet, zorda kalırsa kendi
ayakları üzerinde de durabilir ama zorda kalırsa… İlk alternatifi kendi başının
çaresine bakmak olmuyor. Ben bunun Ali’ye ilk görüşte âşık olmasıyla ilgisi
olduğunu çok da düşünmüyorum. Gerçekten de Ali’nin yanında güvende olduğu,
korunacağı duygusuydu onu Şahin’in evine götüren… Ali’ye karşı adlandırmak
istemediği birtakım duyguları var elbette ama bunun henüz adının “AŞK” olduğunu
sanmıyorum.
Ali;
onun dünyasından, alışkın olduğu insanlardan değil kendi başına ayakta duran,
hepsinden önemlisi didikleyip sıkıştırmadığı için huzur veren bir adam…
Aralarındaki çekimi düşününce kısa sürede bu duygunun derinleşmesi elbette
kaçınılmaz olacak.

Martıların kanat çırptığı bir sürü
denizden seni bulmaya gelmişim…
Dizinin
“kötü” kadrosunu oluşturanlardan Tekin’in art hikâyesinin izlerini geçen bölüm
öğrenmiştik. Hırsı ve kuralsızlığına, istediğini almak için her yolu
deneyeceğine de şahit olduk. Ancak Yiğit için aynı şeyi söylemem mümkün değil.
Yiğit’i “Küçük Tekin” yapan dürtü ne; işte, orası hâlâ meçhul. Umarım onun da
Tekin gibi bir arka öyküsü vardır. “Nedensiz kötü” benim çok da anlayabildiğim
bir şey değil, çünkü. Görünen o ki Yiğit, Derin’le benzer şartlarda yetişmiş
bir genç; peki, onu Derin’den farklı kılan ve karanlık bölgeye geçiren ne?
Sadece bir güçlü olma duygusu ise üzgünüm ama çok sığ kalacak. Ali Yörenç’in
emeğine ve çabasına yazık olacak. Eğer onu anlamamı sağlayacak bir durum, kişi
ya da travma çıkarsa ortaya seve seve kabullenmeye hazırım ama şu an için benim
nazarımda “Haaa, bi’ de kötü nişanlı ekleyelim de burdan da bir iki çatışma
elde ederiz.” figürü olarak duruyor ne yazık ki.
Ben senin en iyi tanıdığın
yabancıyım!...
Bu
arada sözünü etmezsem olmaz. Ali ve Yiğit’in Derin’i bulmak için aynı eve
gitmelerine ve evdeki “ağır abi” nin Yiğit’e “Derin yok, Haydar vercem!”
deyişine bayıldımmmm… Çok boş ve sıradan bir sahne olabilecekken akıllıca bir
detayla hoş bir komedi eklenmiş ve sahnenin boşluğu yok edilmiş. Yazanı da
çekeni de oynayanları da tebrik ediyorum.
Bu
sahnedeki hoşluğa ne kadar bayıldıysam Şahin’le Veysel’in annesi arasındaki
gerilimin çözülüşünü de bir o kadar sevmedim. Belli ki Nesrin ve Şahin ilk kez
karşılaşmıyorlar. Aynı mahallede yaşayan iki insan… Nesrin, Şahin’in geçmişini
bildiğinden oğlunu ondan uzak tutmak istiyor. Buraya kadar normal… Nesrin’in
oğluna “O adam, katil!” deyişinin Ali’nin durumu öğrenmesi için yazılmış olduğu
da belli. Buna da itirazım yok. İyi de bu kadar tepkisel bir kadın; Şahin
onunla konuşur konuşmaz niye hemen yelkenleri suya indirir, onu da geçtim
Şahin’in safında yer alır ki? Madem bir defa konuşarak halledebiliyordu Şahin
bunu, o konuşma niye önce yapılmadı? Diyeceksiniz ki bana “İyi işte, kendin
söyledin olayı Ali’nin duyması lazımdı!” Tamam da madem sekans bunun için
düzenlendi o zaman bir konuşmayla o kadın ikna olmayacak, üzgünüm. Bir süre
Şahin’den haz etmeyecek, oğlunu engelleyecek hatta belki Derin’i uyaracak,
Şahin hakkında. Tamam, belli aralarında bir şeyler olacak, onu da anladım. İşte
tam da burayı yavaş yavaş açmak lazım… Şahin’le bir süre sürtüşür, sonra öyle
bir şey olur ki Şahin’e haksızlık ettiğini anlar, pişman olur ve Şahin’le arası
düzelir. Bu hâliyle “Ali, Şahin’in katil olduğunu öğrensin. Tamam öğrendi mi
hah o zaman Nesrin’le Şahin’in arasını toparlayalım ki oradan yürüyebilelim.”
havası oluştu ve çok hoş olabilecek bir yan çatışma harcandı gitti. Bir bölümde
bunu toparlama acelesi neydi, bilemedim doğrusu.
Bu
bölüm, şimdilik, anlamlandıramadığım bir de replik vardı: Rauf Anne’nin Ali’yi
Şahin’in yanına dönmesi için ikna ederken söylediği “O adam herkesin umudu.”
cümlesine takıldım. Eğer ben öküz altında buzağı aramıyorsam, çok ince eleyip
sıkı dokumuyorsam o replik bir yere gönderme yapıyordu. “O adam senin umudun”
ya da “bizim umudumuz” dese takılmayacaktım ama “herkesin umudu” sözü fazla
iddialı. Eğer gerçekten kuruntu yapmıyorsam ve o replikte bir gönderme varsa o
zaman Şahin Vargı, bütün kilitlerin anahtarı demektir.
İlk
bölüm “Oyuncular içinde gözümü rahatsız eden olmadı.” demiştim. Bu fikrim hâlâ
geçerli. Defne Kayalar da aynı yargı içinde yerini aldı, bende. Üstelik
Şahin’le iyi bir uyum yakalayacakları da belli… Kerem Bu
rsin’i
bu bölüm daha iyi buldum, karakter oturdukça daha da açılacak belli ki. Leyla
Lydia Tuğutlu, Derin’e çok yakıştı; sıcak havası itici olabilecek “zengin
prenses” imajını yok ediyor. Sadece bazı jestlerin biraz törpülenmesi ve
doğallaştırılması gerek diye düşünüyorum. Derin kimliği oturdukça mimik ve
jestlerin de Derin’leşeceğine inanıyorum.
Üçüncü
bölüm tanıtımını henüz izlemedim. Bilenler bilir, etkilenmemek adına fragmanı
izlemeden yazmaya koyuluyorum. Final sahnesinden sonra tahminim bazı taşların
yerlerine daha sağlam oturacağı ve Tekin’in ilk başarısızlığını yaşamaya
başlayacağı yönünde. Bekleyip göreceğiz, bakalım.
Bütün
ekibin emeklerine sağlık diyorum, reytingi bol olsun….