RaniniTv ve No:309 ailesi, uzun bir aradan sonra hepinize merhaba. Öncelikle söylemeliyim ki, yorum yazmayı ve sizlerle dertleşmeyi acayip özledim! Artık üslubumu biliyorsunuz. Realist biri olduğumu da. Her zamanki gibi minnoş şeyler değil, gerçekçi şeyleri okuyacaksınız. Şimdi sadece bu bölümden değil, yazmadığım geçmiş bölümlerde neler oldu, neler bitti, neleri sevdik, neleri sevmedik, nelere çok sinirlendik ve ne kadar yol aldık hepsine değineceğim. En son da 29.bölümden bahsedeceğim sizlere. Hadi başlayalım!
Aslında, No:309 mükemmel olabilecek kapasiteye sahip bir iş. Gerek ana konusu gerek oyuncu kadrosuyla… Ama nedense, ana konumuz olan hikayeden saptık ve bambaşka noktalara geldik. Ve anlaşmamız gereken bir nokta var, o da dizinin hangi tür olduğu. Kimse beni romantik komedi izlediğimize ikna edemez çünkü. Romantizmin olmadığı romantik komedi mi olur allasen?

Ay bebekler böyle mi doğuyormuş? Ben şok! By Lale
Önce sözleşme konusundan başlayalım: Zamanında Onur’un, Lale’ye evlilik sözleşmesi imzalatmasına hepimiz kızmıştık. Ama hepimiz şunun da farkındaydık ki, Onur’un kendince haklı sebepleri vardı. Ve bunun suçlusu o değil, ailesiydi. Lakin, Lale’ye aşık olduktan sonra, ailesine bu konuyu danışmadan iptal etmiş olması yakışırdı. Yıldız’ın, hâlâ Lale’ye güvenmeyen ve “mal canlısı” muamelesi yapan tavrına da anlam vermek mümkün değil. Yahu bu kız senin torununu karnında taşıyor. Üstelik, zerre tazminat talebinde bile bulunmadı. Sizden evlenirken bile hiçbir şey istemedi. Ne dediyseniz tamam dedi. Daha neyin güvensizliği bu? Acaba Onur, Pelinsu’yla evlenmiş olsaydı; aynı tavrı ona yapabilir miydi Yıldız Hanım? Ya da aynı sözleşmeyi ona da imzalatabilir miydi?
Sözleşme konusu gündemdeyken bu konuyu kökten çözmesi gerekirken, Onur hiç başvurmaması gereken bir şeye başvurdu: Yalan! Ne olursa olsun, Lale’ye karşı dürüst olmalıydı. Çünkü ancak Lale yanındayken, göğüs gerebilir tüm zorluklara. Eğer Lale olmasıydı, Songül çoktan bu işi bitirmişti mesela. Şimdi bu yalan mevzusu ortaya çıkınca Lale’nin Onur’a olan güveni sarsılacak. Hatta sarsılmakla kalmayacak, “Acaba hâlâ bana güvenmiyor mu, beni gerçekten sevmiyor mu?” diye sorgulamaya da başlayacak.

Günlük romantiklik aktivitemizi tamamlamadan bir yere gidemezsin by Lale
Balayı organizasyonunda Lale’nin beceriksizmiş gibi gösterilmesine çok bozuldum. Utandı, ne yapacağını şaşırdı. Ondan daha kötüsü, Onur’un surat ifadesiydi kesinlikle. Hayal kırıklığına uğramış, Lale’ye tuhaf tuhaf bakan bakışlarını hepimiz yakaladık. Bu kötü organizasyonla, konuyu Özge’ye bağlamaya çalıştılar eyvallah da, olmadı. Olması gereken, Lale rezervasyonu Onur’un Özge’yle birlikte kaldığı otele yapmış olabilirdi. Onur oteli görünce şaşırabilir, bitterli çilek karşısında şok geçirebilirdi. Ama daha Sapanca’nın adını duyunca suratı allak bullak oldu. Kimse kusura bakmasın ama, dağ evinde Özge’yle birlikte yaşadıkları halde bir kez bile aklına eski aşkı gelmeyen Onur’un, şimdi bir otel yüzünden bütün balayını çöp etmesini anlayamam!
Şimdi bizler, Özge’nin varlığını ilk bölümden beri hissediyoruz. Bir gün çıkıp geleceğinin de hepimiz farkındayız. Ama, önemli olan bu konunun Onur için ne kadar önemli olduğuydu. Balayını berbat edip, bir de ikinci kez Lale’ye yalan söyleyince, ben biraz şüphe ettim. Yani, hareketlerinden yola çıkarak söyleyebilirim ki, Özge gelirse bayağı bayağı kafası karışacak. Valla böyle bir şeyi benim yüreğim kaldırmaz baştan söyleyeyim…
Yazı devam ediyor..