Ömer'in bu hafta "Demek Defne'yi ben seçtim." sözleri kalbimi titretti. Evet, Ömer, Defne'yi sen seçtin, hem de ne güzel seçtin! Kendince çaresiz bir anına, ışık gibi doğan bir kızı seçtin. Hiç ummadığın bir anda su gibi dupduru bir Defne'yi, kendi kurtuluş hikâyene ortak ederek, aşkım diyerek seçtin. Sen fark etmedin, ama bizler fark ettik. Tanışmak kaderin bir parçasıdır belki Ömer! Âşık olmak bir şanstır. Fark etmezsin bile. Bir bakmışsın âşık olmuşsundur. 
 
Kızıl saçlı bir güzeli ellerinden tutarak dışarıya çıkartmakla, sıkıca sarılarak dudaklarına yapışmakla, yediğin tokatla seçtin sen! Arabana oturduğunda düşündüğün şansın adı da Defne idi. Mutfak da görüp gözlerinle ilk kilitlendiğin anı hatırla mesela, gözlerinizin kavuşma anını ve sizi bir araya getiren o şansa "Allah, Allah! Ne oluyor?” dercesine anlam veremeyişini hatırla. Biz hiç unutmadık! Ne Defne'nin güm güm atan serçe kalbini, ne de senin "Bakışlar, bakışlar elbette çok önemli." dediğin anları. O bakışlarda kayboluşunu, kendine inanamayıp, koltuklarda sabahlamanı da hiç unutmadık. 
 
Ele geçirilen şansların kıymeti bilindiği müddetçe mutluluklar tükenmez. Aşklar tükenmez. Sevgi tükenmez. Tutku tükenmez. Hep istersin... Kalbin hep onun için yanar, onun için atar... 
 
Defne ve Ömer'in alışverişleri, birlikte mutfağa girişleri içimizi ısıttı. Birbirlerinde kaybolmalarını çok sevdik. Özlediğimiz mutlu günler gelmişti. Fazla ayrı kalmışlardı. Çok zaman kaybetmişlerdi. Artık ayrı zaman geçirmek istemiyorlardı. Havadaki aşk kokusunu, uçuşan gülücükleri çok sevmedik mi? Çok beklemedik mi bu eşsiz anlar için? Beklemek de sabır işiymiş ama başardık.
 
"Küskünlükleri geride bırakabilmek, öfkeyi söndürebilmek belki de en iyisi. Mutsuzluklara, kırgınlıklara konsantre olmak yerine, içindeki mutluluğu bulmak. Ona tutunmak ve affetmek." Ömer'in de dediği gibi mutluluklarına gölge düşmesin diye affetmeyi kabullendiler. 
 
Ömer, Defne için çok değişti. İlişkiler, insanlık, her şeye rağmen kin ve nefret duygularından uzak durabilmek de sevgiye dairdir. Herkes beceremez. Ama Defne ve Ömer böyle duyguların esiri olmadılar. Sıkıntılardan, yüklerden arınmış bir dünya herkesin hakkıdır. Bunu da en çok hak eden sevmenin kıymetini bilenlerdir. O zaman bir şiirimi sizlerle paylaşarak bu haftaki yazımı sonlandırmak istiyorum.
 
Bir dünyamız olsun,
Dertsiz ve tasasız bir dünya,
Sevgi döndürsün bu dünyayı,
Anlayış yeşertsin tüm ağaçları,
Mutluluk koksun çiçekler,
Tutku getirsin rüzgârlar,
Aşk koksun toprak,
Bir dünyamız olsun,
Çocuklar hep gülsün,
İnsanlar hep gülsün,
Öfke bitsin,
Küslükler bitsin,
Sıkıntılar bitsin,
Bir dünyamız olsun,
Kuşlar hep şakısın,
Sevdalılar hep kavuşsun.
Şans hep bol olsun.
Vicdan olsun.
Aşk olsun...
Sevmek olsun...
Bir dünyamız olsun.

 
Kısa Notlarım:
1. Sinan bir harikasın. Seni izlemek büyük bir zevk. Salih Bademci sizi ayakta alkışlıyorum!
2. Seda ve tabii ki annelik duygusu aşkından daha ağır bastı. Sinan'dan ayrıldı. Kısa süreli bir ayrılık olacak diye tahmin ediyorum.
3. Pamir'in Ömer'e söylediklerindeki samimiyetten hala emin değilim. Bu kadar kolay mı vazgeçti? O da hayatında ilk defa âşık olmuşken. İzleyip görelim.
4. Nero'nun geçmişte takılı kalması, Koriş'in panik halleri, Mine'nin açıkgözlülüğü izlemeye değerdi.
5. İso'nun doğruluğu, Ayşegül'ün eşine feryadı iç sızlatıcı cinstendi.
6. Rüzgâr çanının anlamını bilen bir cesur Defne'miz varmış.
7. Ömer ve Defne'nin herkesi kandırma çabalarına, sergiledikleri rollerine hayran kaldım. Ödül nasıl hak edilirmiş diye gösterdikleri için, çok tebrikler Elçin Sangu ve Barış Arduç.
8. Yönetmenimize, senaristimize ve tüm Kiralık Aşk ekibine, bize böyle bir şahane bölüm izlettikleri için çok teşekkür ederiz.
9. Reytinglerimiz artsın, keyfimiz bol olsun!
 
Mutluluk, sağlık ve sevgiyle kalın.

 

BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER