Sen, kaderimin en güzel hediyesi…
Tablo gibiyiz maşallah!
No:309’la ilgili ilk bölüm yorumumu yazarken, “Tek bir yanlış anlaşılma, bütün hayatımızı değiştirebilir mi? Sanırım No:309’u izlerken bunu çok sorgulayacağız.” demiştim. Sadece tesadüfleri, yanlış anlamaları değil; kaderi, aslında hiç fark etmediğimiz insanların sonra hayatımızın merkezi olduğunu, (Lale’nin en kötü günlerinden birinde Onur’la karşılaşmış olması) kendimize dair başka planlar yaparken, hayatın bize sunduğu şeylere sahip çıkmamız gerektiğini, hepsini teker teker sorguladık, hâlâ da sorgulamaya devam ediyoruz. Dizinin verdiği bu mesajı seviyorum.
 
Son üç-dört bölüme nazaran; tatlı, enerjisi bir tık daha yüksek bir bölüm izlediğimizi düşünüyorum. Ama, hâlâ daha “Lale ve Onur izlemeye doydum.” diyemem… Evet, şükürler olsun ki gelişmeler var. Ama yeterli seviyeye kavuşamadık henüz. Hâlâ Lale ve Onur’u aile içinde ve ayrı ayrı izliyoruz mesela. Ama olacak! Umudumuzu koruyoruz. Hemen şurda: Mazhar Alanson’dan, Benim Hâlâ Umudum Var şarkısı çalmaya başlasın. Her zamanki gibi, bizlerin ilgi alanı olan; Lale ve Onur’dan başlayacağım müsaadenizle:
 
Bölümün açılışı, çok naif ve duygusal başladı bana göre. Lale ve Onur’un Emir’e bir şey olacak korkusuyla süzülen gözyaşları, benim de gözlerimi doldurdu. O kadar abartısız, sakin ve güzel bir sahneydi ki… Tabi biz izleyiciler olarak, bebeğe bir şey olacak mı korkusu yaşamadık fragman sağolsun. Yine de benim bebekle ilgili düşüncelerimi biliyorsunuz. Ama şu nokta da, bir şey olsaydı gerçekten üzülürdüm. Çünkü yeteri kadar birleştirici gücünü kullanamadık gibi geliyor bana.
 
Ya Onur mendilindeki toz beni çok duygulandırdı.
 
Birleştirici güçten kastım, nikahın kıyılması ya da evlilik değil. Birbirlerinden vazgeçemeyecek duruma gelmelerini istiyordum bu süreçte. Çok daha sağlam bir bağın aralarında oluşmasını bekliyordum. Mesela Lale ancak bu bölüm, annesine: Onur’un beni sevdiğinden eminim dedi. Şu noktada, bebeğin de faktörüyle biraz daha sağlam olmalıydı ilişkileri. Hani sallansa da, yıkılmaz güvenini hissetmeliydik diye düşünüyorum. Evliliğin gecikmesine de, olumlu açıdan bakıyorum.Çünkü artık, bu evlilik gerçek bir evlilik olacak.
 
Biliyorsunuz, itiraf sahnesiyle ilgili beklentimi acayip yükseltmiştim. Çok geciktiği için, acaba nasıl efsane bir şekilde gelecek diye bekliyordum. Beklediğim gibi spontane olmadı ama, Onur’un doğum gününde olmasının da, farklı ve güzel bir anlamı oldu. Özellikle, Emir’in görüntüleri ekrana yansıdıktan sonra ve ilk “Seni seviyorum.” cümlesini Lale kurduğu için, çok daha anlam kazandı benim için. Lale’nin O ve S yazılı kol düğmesi de, Onur’un artık neyi sevip, neyi sevmeyeceğini bildiğini ve daha iyi tanıdığının, mutlu olsun diye de özendiğinin farklı bir göstergesiydi. Ayrıca, “Sen benim kaderimsin.” cümlesini acayip sevdim! Sahneyle ilgili tek sıkıntım, başladığı ilk andan beri güzel bir şarkıyla taçlandırılması yerine; enstrümanla geçiştirilmesi oldu. En başından beri söylediğim gibi, Lale ve Onur sahnelerine ekstra özen gösterilmesi gerekiyor. Onu da çözeceğiz inşallah. 

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER