Aşk bu mu, sevda bu mu?
Bölüm etiketinin #Aşkımızİçin olduğunu gördüğümde, sanırım bu bölüm gerçekten Lale ve Onur izleyebiliriz diye düşünmüştüm. Yeni bölümden önce de, sosyal medyada umarım bölüm, sadece etikette kalmaz diye belirmiştim. Evet maalesef  tahmin ettiğim gibi oldu. Her zaman olduğu gibi az ve aşık gibi değil de, “kanka” gibi olan Lale ve Onur izledik…

Önce, bölümün genelinden bahsetmek istiyorum müsaadenizle: Bu hafta Yıldız ve Songül’ün soğuk savaşını, ayrılmasınlar diye de kendilerince plan yapan Lale ve Onur’u izledik. İki annenin evlatları üzerindeki etkisini, ve isteklerinin gerçekleşmesini elbette anlıyorum. Ama Lale ve Onur’un ilişkisi üzerinde herkesin söz sahibi olmasına ne demeliyim bilemiyorum. Vallahi, çevrenin ve ailenin bu kadar işin içinde olduğu, jinekoluğun bile bir şekilde olaya dahil olduğu bir dizi daha görmedim. Sanırım, töre dizisi izleseydik; ailelerin bu kadar mevzunun içinde olmasını anlayabilirdim. Ama şu an anlayamıyorum.

Biriyle evleniyorsan, ailesiyle de evleniyorsun elbette. Buna katılıyorum. Ve dizide bu gerçekçiliğin yansıtılmasını da seviyorum. Ama maalesef  bu çok abartılı. Abartılı diyorum çünkü, biz bu kargaşanın içerisinde yok olup giden ve kendini gösteremeyen Lale ve Onur’a şahit oluyoruz. Her şey tadında güzel. Ailelerin biraz sakinleşip, Lale ve Onur’un aşklarıyla parlaması gereken zaman çoktan geldi de, geçiyor bile.

Ya şu surata bak yerim by Onur

Korkar utanmaz Betül, haddini bilmez Pelinsu, miras için Onur’un ayağını kaydırmak isteyen Erol, Lale’ye olan hislerinden gözü meslek etiğini görmeyen Doktor Onur, oğlunun sözde mutluluğunu isteyen ama Lale’nin ailelerine yakışmadığını düşünen Yıldız, bir de daha gelmeden, iki bölümde bir adı zikredilen Özge var. (Bence Özge düşündüğümüzden daha fazlası. Bunu bir ara konuşalım.) Bütün herkes Lale ve Onur birlikte olmasın diye çabalıyor. Bu kadar kişinin karşısında ise sadece İsmet babaanne, Filiz ve yeni yeni destek olmaya çalışan Haluk var. Bizimkiler henüz, ilişkilerine doğru düzgün sahip çıkamadıkları için, bu üç kişinin yaptıkları da pek yeterli kalmıyor.
“Bu çocuk bu kıza çok aşık. Hayatta bırakmaz peşini.” diyen Yıldız, madem bunun farkında ve mirastan bile vazgeçebilecek seviyeye geldi, artık Lale’yi benimsemesi gerektiğini öğrensin. En azından onu kurtaralım şu LalOn birlikte olsun istemeyen grubundan.

Kurtuluş’un, beş kuruş para vermeden, Samet’in işine ortak olmasını anlayan var mı? Ben bir türlü olayın mantığını kavrayamıyorum. Samet’e bir şekilde katkısı olabilir, ya da kurulan işte çalışan olabilir. Ama, parayı veren Samet’ten çok olayı sahiplenmesine çok şaşırıyorum ve anlam veremiyorum. Anlam veremediğim bir şey daha var o da: İkinci kez dolandırılma konusunun gündeme gelmesi.

Neden kıymetimi anlamadan sana geri döndüm ki by Filiz

Ne gerek var aynı şeyin ikinci kere tekrar edilmesine? Garibanların yüzü hiç gülmesin mi? Yaptıkları her şeyi eline yüzlerine mi bulaştırsınlar sürekli? Kurtuluş yine Nünü’sünü ve bir türlü kazanamadığı itibarını kaybetsin mi? Songül tarafından yeniden aşağılansın mı? Samet bir kez daha hayal kırıklığına ve zarara mı uğrasın? Bence bunların hiçbirine gerek yok. Bu sefer bu işi tutturabilirlerdi. Sürekli kendini tekrar eden senaryo izlemek, isteyeceğim son şey bile değil inanın.

Biraz mübalağa etmek istiyorum: Bence Lale ve Onur, televizyon tarihinin telefondan ilişki yaşayan ve birbirine arkadaşmış gibi davranan tek çifti. “Ay canım benim.” deyip Onur’un yanağını sıkan Lale, Lale’nin gıdığını mıncıklayan Onur. Biz aşkım seviyesine ne zaman geleceğimizi tartışırken ve o gün bir türlü gelmezken, bizimkiler tam bir minnoş kankiş seviyesinde. Kusura bakmayın ama, aşk bu değil. Sevda hele hiç değil!

Onur’un Lale’ye telefonda söylediği cümleleri aynen yazıyorum: “Şu an beraber olduğumuzu düşün, sana sımsıkı sarıldığımı düşün, saçlarını okşadığımı düşün, senin kokunu doya doya içime çektiğimi düşün.” Düşün mü? Bence liseli ergenler bile bu seviyeyi çoktan geçti. Bu ilişkinin +25 yaş üzerinde ve evlilik arifesinde olan bir çifte ait olduğundan emin miyiz? Ben hiç değilim!

Niye Songül’e bakarken gözlerinden kalp çıkartıyorsun abi? by Yıldız

Ben, Lale ve Onur sahnelerini izlerken “aşk”ı hissetmek istiyorum. Ekrandan gözümü ayırmak istemiyorum. Başbaşa kaldıkları zaman bile, birbirine çocukca iltifat eden,-daha doğrusu söylediği şeyleri iltifat ve sevgi belirtisi zanneden- birbirlerini sevdiklerinin zerre hissiyatını veremeyen, gayet sıradan yaşayan ve  kanka gibi ortalıkta dolaşan Lale ve Onur sahnelerine şahit olmak istemiyorum.

Bu kadar zor mu “başrol” oyuncularına, dizinin esas oğlan ve esas kızına güzel, aşkı hissettirdikleri, romantik sahneler yazmak? Pardon! Başrol mü dedim? Afedersiniz. Onlar sadece No:309’un 23 ana karakterinden ikisi. Dizinin takipçileri bilir, geçen hafta No:309 izleyicisini ilgilendiren bir durumla karşı karşıya kaldık hepimiz. Dizimizin uygulayıcı yapımcısı Aynur Başgök, bir izleyicinin Lale ve Onur izleyememekten şikayet etmesi üzerine, dizide 23 ana karakter olduğunu söyledi. Bu söylenen şeyin kötü niyetli olduğunu düşünmüyorum. Ama, eğer ortada farklı bir durum olsa, -ki bir oyuncuya rol geldiğinde kendisi ana karakter mi yoksa yan karakter mi olacak bunu gayet iyi bilir ve rolü ona göre kabul eder- oyuncularına sahip çıkmasını anlayabilirim.  Ama şu durumda oyunculara sahip çıkması gereken hiçbir durum söz konusu değil. Şu anda sahip çıkılması gereken tek şey, haftalardır “aşk”ın başlamasını sabırla bekleyen No:309 izleyicisidir.

Şu bibloların üstündeki toza bak

Ekip, herkese ana karakter olarak baktığı için, Lale ve Onur’u da dizinin sadece bir kısmında göstermeyi tercih ediyor. Bu zihniyet devam ettiği için de, biz haftalardır Lale ve Onur’u 15-20 dakika izliyoruz ve bu kabul edilebilir bir şey değil. Çok emin olmamakla birlikte, yazılanlar sonuç veriyor sanırım. Gold Film Yapım’ın sahibi Faruk Turgut, yazılanları dikkate aldıklarını Lale ve Onur’un düğünlerinin yakın zamanda gerçekleşeceğini söyledi. Eğer, ısrarla bazı şeyler değişmez de; Lale ve Onur’a aşkı hissedebileceğimiz sahneler yazılmazsa, evlenseler bile en fazla “ev arkadaşı” olurlar birbirlerine…


Aşk dolu bölümler izlemek umuduyla…
“… Sen bugünden yarına,
Birazcık umut sakla.”
Metin Altıok, Kanadı Kırık Bir Akşam



*Başlık, bestesi Amir Ateş’e, sözleri İlham Behlül Pektaş'a ait "Ben Seni Unutmak İçin Sevmedim" adlı eserden alıntılanmıştır.


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER