No:309, yaz sezonundan alnının akıyla
çıkmış samimi bir proje. Çarşamba günleri, o kadar dramın içinde kendine yer
edinmiş, hatrı sayılır izleyici kitlesi olan bir iş aynı zamanda. İlk
bölümlerini keyifle takip ettiğim dizi için, şimdi aynı şeyleri söyleyemiyorum.
Maalesef ki, bu aralar bazı şeyler olumlu yönde değişeceğine, olumsuz yönde
değişiyor...
Lale
ve Onur’dan uzunca bahsedeceğim. Ama önce bu bölümle ilgili notlarımdan
bahsetmek istiyorum müsaadenizle. Bu bölüm, Lale ve Onur’un ayrı eve çıkma konusu üzerinde durduk.
Belki birlikte evleriyle ilgilenirken romantik ve yakın sahnelerine şahit
oluruz ne dersiniz? Konu beni çok fazla heyecanlandırdı diyemem. Çünkü bir
şekilde bozulacak gibi hissediyorum. Ama, bölümde sevdiğim iki şeyden biri de
buydu. İkinci sevdiğim şey ise Songül ve Haluk’un durumu. Haluk gibi önyargılı ve
sınıf farkına inanan bir adamın, Songül’den etkilenmesi ve önyargılarının
parçalandığını görmek şahane.
Songül’ün,
eskiden yaşadıklarını kızlarına anlatmasını çok sevdim. Sanırım burayı açıp
açıp izleyebilirim. Çok naif bir sahneydi çünkü. “Tek bir jileyle, bütün
hamileliği geçirdim.” cümlesinin kimse için bir anlamı olmayabilir, ama benim
için var. Şu an kulakları çınlasın anneciğimin. :) No:309’un bu
samimiyet ve doğallığını çok seviyorum. Eşiyle yaşadığı yokluk, parasızlık ve
konunun ana fikri, kızlarına; özellikle Nergis’e ders olabilecek nitelikteydi.
Parasızlık, eşyasızlık hiçbir şey önemli değil. Önemli olan sevgi ve gönül
birliği…

Ben
bu aileden nasıl dünyaya geldim by Nergis
Üzerinde
durmak istediğim diğer bir konu da, Kurtuluş ve Nilüfer. Nilüfer’in anlam
veremediğim dengesizliği… Kurtuluş’u seviyor, annesinden gizli gizli kocasıyla
görüşüyor ve sözde Nergis’e kızıp, paranının hiç önemli olmadığını vurguluyor.
Ama lafa gelince de “Çıtayı fazla yükselttik, Kurtuluş’un para kazanması
lazım.” diyebiliyor. Bu ne demek Allah aşkına? Kurtuluş’un zaten bir işi var.
Para da kazanıyor. Maaşlı işçi işte. Allah bereket versin daha ne olsun?
Kurtuluş’a olan tavrı acayip şekilde amacından saptı. Biz ona, Nünü’yü
aldattığı için, sorumsuzluk yapıp çalışmadığı ve ailesine bakmadığı için
kızıyorduk. Konunun tek başına parayla bir alakası yoktu yani. Şimdi her şey
düzeldi, konu paraya geldi.
Şoförlük
mesleğinin aşağılanmasına çok kızıyorum. Alın teriyle para kazanmanın, emekçi
olmanın nesi kötü? Samet’e neden işsiz muamelesi yapılıyor aklım almıyor.
Samet, sadece Nergis mutlu olsun diye, yeni bir işe bile atıldı. Ama Nergis
Hanım ondan da mutlu değil. Demek ki, amaç sadece para değil. Samet gibi değil
de, sosyeteden birileri olsun istiyor hayatında. Nergis’le karakter olarak
anlaşmam mümkün değil. Ama ona kızamıyorum çok fazla. Bunun sebebi de, ilk
baştan beri çizgisini koruyor oluşu. O hiçbir zaman farklı göstermedi kendini.
Fikirleri her zaman belliydi.
Yazı devam ediyor..