Bazı anlar vardır, böyle uykunun en tatlı anı, yastığa biraz
daha sarılıp dilinizi damağınıza vurarak ağzını şaklatırsınız da böyle uykunun
tadı yayılır. Uyanmak istemezsiniz ya, hah, işte tüm bölüm böyleydi benim için.
O ıssız adaya her döndüğünde kamera, ben yastığa biraz daha
sarılıp dilimi damağıma vurdum, huzurun tadını biraz daha alabilmek için.
Çok güldüm, çok çok güldüm.
“Nabıcaz be Kamil?”* göndermesi yapan kıvırcık saçlı bir
kahraman Aslı. Onu sevmemek… Bilmiyorum, kalbim eksik kalırdı.
Ateş ile tüm bölüm uyumları ve rahatlıkları şa-ha-ney-di.
Tekneye girdikleri ilk andan Aslı’nın o ağacın gövdesine
başını dayadığı ana kadar, “Bitmesin.” dedim, “Lütfen uyanmayayım.”
Aslı…
İyi eden elleri öpülen Aslı, saçlarının dipleri sevdiği
adamın parmak uçları tarafından kurutulan Aslı… Başını kalp atışını hep en
yakından duymak istediği göğse yaslayıp çocuklar
gibi uykulara dalan Aslı…
Kahraman Aslı…
Bodrum’da yemeğe biri götürülecekse ilk kişi olacak olan
Aslı…
Dünya güzeli Aslı…
Küçücük elleri kocaman iyi eden Aslı…
Sevdiği adamın borçları biraz olsun hafiflesin diye
yenilmeyecek balığı yiyen Aslı…
Ah Aslı, canım Aslı.

Korkunca çok affedilesi oluyorsun Ateş.
Ateşin başında iki kişi, birinin kalbindeki ‘Ateş’ karşısındakinden daha yakıcı, biri henüz ‘Aslı’nı bulamamış.
Biri tüm söylenmemişlikleri bir gecede düşürmüş dilinden, biri hiç uyumasa da dinlese istiyor o dilden kendini.
Biri ne kadar kelime varsa içinde bir bir dökerken, biri uzun uzun susuyor ilk kez kendini gördüğü gözlere bakarken.
Ateşin başında iki kişi, ilk kez bu denli yakın, ilk kez bu denli yalın.
Söylenecek çok söz var belki daha, sustuklarına gelmedi sıra, olsun gece kısa belki ama aşk uzun.
Aslı da dökecek elbet bir gün bir bir ne varsa göğsünün içindeki ‘Ateş’e… Bir gün Aslı’nın da gözlerinden taşacak ne var ne yoksa, işte o gün, o gün bulacak Ateş ‘Aslı’nı.
O güne kadar bize Ateş’in gözlerinde gördüğümüz kaybetme korkusu yeter, o güne kadar kendi yakalanmasını umursamadan koştuğu telsiz yeter, o güne kadar karnı açken vazgeçtiği yemeğin fedakarlığı yeter…
En önemlisi ise, lastik patladığında yanında olmak istediği kişinin yavaş yavaş farkına varışı yeter.
Gecenin bir yarısı, ormanda, dumanlar çıkan arabanın başındayken varlığıyla huzur verecek kişi kim? Aslı.
Aferin Ateş oğlan, çabuk değil ama derin öğreniyorsun, aferin.
Bölümün tadı damağımda, dilimi daha ne kadar şaklatsam da alsam huzurun tadını?
Başta da yazdığım gibi çok riskli bir günde hiç de kötü sayılmayacak bir oranla atlattı sınavı, devamı gelsin. Hep böyle ağzımızın içinde huzur bırakan bölümler izleyelim.
“Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim; sevişen yaramaz çocuklar gibi.”**
Dipnot: Umarım ilerleyen zamanlarda Rana’yı daha çok görürüz, demiştim. Alara ile kötü planlar içinde göreceğiz sanırım, olsun izlemesi çok zevkli bir karakter.
Dipnot II: Kelebek çok güzel kahkaha atıyormuş, bu unutulmasın olur mu?
Dipnot III: Masal işte şimdi başlıyor.
Gelecek bölüm görüşmek üzere.
*Gemide
**Sezen Aksu - Çocuklar Gibi