Sen çok yaşa İpek böceği.
İpek böceği iyi ki geldi. Yeni bir kan, yeni bir hikaye, yeni bir soluk oldu bize. 

Kelebek’le olan iletişimi de şa-ha-ne. Sonunda biri şu çocuğun yüzünü güldürdü. Kelebek’i koruma ve sakınma kampanyası düzenleyecektim, az kalmıştı. Biri de biraz olsun onu sevsin demiştim, İpek sevsin.

Kelebek çok özel bir karakter…

Abisine yaptığı ‘Ben kendi sıkıntımı tanıyorum.’ konuşması o kadar güzeldi ki. Küçücük bir çocukken bile abisine bakıp acısını hisseden biriymiş şimdi de sırtındaki yükü azaltmak için her şeyi yapıyor. 

Senin öyle gözlerinden patır patır düşürdüğün yaşlara öpücük be Kelebek… Sen çok güzel bir insansın, çok da güzel bir adamsın. 
Bu masaldaki en büyük mutlulukları hak ediyorsun.

Faryalı… 

Vicdan, vicdan, vicdan. 

Evet, höd söd bir insan, evet lafının gittiği yeri bilmiyor, evet kırıp döküyor ama kalbi pamuk. 

Önce Su kırıldı diye uykusuz kaldı, sonra Ateş üzüldü diye yıkıldı. Vicdanlı ve vefalı bir adam… 

Vaktinde ne yaptıysa yapmış, bedelini de sonuna kadar ödemiş. Ama bir kere vazgeçmemiş kalbine düşen yangından, bir kere olsun dönmemiş Yıldız’ın babasına verdiği sözden. 

Ona yapılanı unutmamış, unutturmamış. 

Çünkü sevginin eskisi olmaz, çünkü ayrılanlar hala sevgili… *

Yıldız’ın ettiği laf benim boğazımda düğüm oldu ama sen yutkun olur mu Faryalı, sen yutkun da geçsin. 



Ocağı kapatmış mıydım ya?

SuSu…

Ateş’ten saklayarak klasik kardeşlik örneği sergiledi. Ailesini bir arada tutmaya çalıştıkça daha da karmaşık bir hal alıyor durumlar. Artık babasına bakarken taktığı pembe gözlükleri bir çıkartsa tüm seyirci nefes alacak. 

Cenk’e gelince… Çok garip bir insan kendisi… Motorunu satacak kadar seviyorsun birini ama aldatıyorsun, garip yani. Arkasından Bodrum’a geliyorsun hala aldatıyorsun. Kaç kere durumu toparlıyorsun yine aldatıyorsun. Tüm bu aldatmaların yanında işini baltalıyorsun, yoluna taş koyuyorsun ama seviyorsun. Garip yani. Cenk bu masalın en gereksizi gözümde, en mutlu olmasa da oluru…
Su ve Kelebek’in ‘belki’li konuşmasında biraz ekrana sırıtmış olabilirim, biraz. 

“-Belki 
+Belki”

Belki, ‘belki’ sizin sonsuza kadarınızdır?

Su, Kelebek’i hak ediyor mu? Hayır, asla değil. Ama bizim şapşal tırtılın gönlünden geçen Su. Yeter ki o mutlu olsun. Yeter ki onun biraz olsun yüzü gülsün. 


Suprise Bitch!

Alara’nın doğum günü temalı bir bölümdü malum. E Ateş’in unutacağına herkes ilk andan tüm parasını yatırmıştır o da malum. Unuttu unutmasına da bizim piremses hemen ‘Bugün benim doğum günüm’ tabelasını yaktı. E haliyle Ateş o andan başladı pervane olmaya, bir es ile. Gündüz, ‘senin ne işin olacak’ dediği Aslı’yı görene kadar. Aslı’nın da işi olabiliyormuş değil mi Ateş oğlan? Hani tek kalbi olan sen değilsin ya? 

Ateş’in öküzlük damarı kesinlikle babasından geçmiş. Bu masaldaki tüm erkekler neden çevrelerindeki kadınlara var oluş sebebi kendileriymiş gibi davranıyor. (Kelebek hariç tabii ki, Kelebek hariç) 

Ateş’in büyük büyük ettiği lafların ne kadar kırıcı olduğunu fark ettiği ana geçmek istiyorum. Annesinin üzüntüsü için dünyayı yakacak adam biraz olsun diğer kadınlarında gözlerindeki hüznü görsün. 

Ha diyeceksiniz ki AsAt istiyorsun diye, artık AsAt istediğimden bile emin değilim. Ateş’in de Aslı’yı hak ettiğine inanmıyorum. 
Gelelim gecenin sürprizine. Uzay’ın bilmem kaç bin kişilik yaptığı organizasyon elinde patlayınca o da okları ‘sevdiği’ kadına çevirmeye karar verdi. Ne yüce bir davranış… Alara’nın en mutlu olduğu anda havai fişekler patlamaya başladı, ardından da açılan kapıdan kalabalıkla birlikte sevgili anne ve babası girdi. 

Buradan sonra Alperen Duymaz için tebrik, sertifika, ödül falan bir şey talep ediyorum. Tek kelime etmeden oturduğum yerden doğrulmamı gözlerimi açarak sahneyi izlememi sağladı. 

Boynunda çıkan damarlardan, kızaran yüzüne ve kısılan gözlerine kadar enfes bir oyunculuktu. Kendisine tebrikleri bir borç bilirim. 

Cahit’in Ateş’e attığı iki tokat ve Ateş’in Cahit’in yüzüne indirdiği yumruğun şerefine… 

Bu iş buradan dönmez, dedim ilk anda, şimdi yine diyorum; bu iş buradan dönmez. 

Alara ve Ateş mevzusu belki hemen kapanmaz ama bu iş buradan dönmez. 


Sen ne güzel abimizsin be Faryalı.

Ateş’in nezaretten çıkartan kişi için, babam mı, diye sormasına kaç kişi kahkaha attı? 

Senin baban bugüne kadar yararlı tek iş yaptı mı Ateş parçası, yok, yapmadı. 

Faryalı ve Ateş’i yaptığı konuşma o kadar derindi ki, Ateş’i dedesine benzetmesi, tek tek neden önemli bu otel anlatması… Ateş’e anlaması için zaman vermesi… 

Faryalı çok güzel adam da işte kanı deli akıyor. 

Ha, başta da dedim lütfen ama lütfen Faryalı ve Ateş’ten bir baba - oğul klişesi yaratmayın. 

Evren’dense Faryalı’nın oğlu olmasına canım feda ama yapmayın onlar böyle birbirlerine değer veren bir abi - kardeş olsun ama Kelebek’i kıskandırmadan. Kelebek’e kıyamam. 

Gelecek bölüm görüşmek üzere, kalbinizden masallar eksilmesin.


*Atilla İlhan - Ayrılık da sevdaya dahil.
**Aynı Yıldızın Altında (Belki "Tamam" bizim "Sonsuza dek"imiz olur. )
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER