Biraz kırgın, biraz kızgınım! Biraz kararlı, biraz kararsızım! Biraz mutlu,
biraz üzgünüm. Biraz o cümleye, biraz bu cümleye takılı kaldım.
"Kimleydim, seninle miydim, hiç mi merak etmedin?" sorusu, gitmiş
bir adamın aslında sol yanından hiç gidemediğinin, vazgeçemediğinin cümlesidir
bu! Bir yılın sonunda ikna edilerek ülkeye dönen Ömer, bu cümleyle hem kendi
hem Defne'nin yaralarını sarmaya talip olmuştu. Demek ki Ömer günlerini sadece
Defne’yi özleyerek, düşünerek ve merak ederek geçirdi. Hesabını veremeyeceği,
aşklarına gölge düşürecek bir şey de yapmadı! Kararlı mıyım bu yorumum da yoksa
kararsız mıyım? Sanırım bu temiz aşka sürülecek lekelere mi hazır değilim,
bilemiyorum! O kızı-içini-canını aldatmamış ol Ömer!
Peki ya bu cümle "Sen gittin, sen bıraktın..." sol yanı olmadan,
nefes alır gibi yapmış bir kadın olmak! Ömer'in göğsüne vururken onca zaman sol
yansız kaldığına isyan etmek. Herkes onu iyileşiyor sanarken aslında
iyileşemeyen bir Defne olmak! Bir yılını akan gözyaşlarıyla birlikte kalabalık
bir ailenin için de yapayalnız geçirmek! En çok da kendisine, bu yalana
bulaştığına kızmak. Yiyememek, içememek, uyuyamamak, gezememek, başka erkeklere
asla göz kırpmamak, sırf Ömer'in saçlarını andırıyor diye bir erkeği takip
etmemek, sol yanına hep ama hep sadık kalmak yani Defne olmak! Özlemek,
anlattığı masallar da saf aşkını var etmeye devam etmek! Gizlice, usulca,
sessiz sessiz sevmekten hiç vazgeçememek! Sevdiği adamın terk edişine hak
vermek ve onu hala çok sevmek.
"Defne yalancı. Defne Ömer'i
kandırdı. Defne Ömer'in gideceğini biliyordu. Ömer ne yapsın, Defne haksızdı.
Defne açıklamakta çok geç kaldı. Ömer
acısından tabii ki teselliyi başka kadınlarda buldu..." diyenlere de
"Kırgınım !" Aşkı için yüreği pır pır eden çaresiz, aşkını yaptığı
yanlıştan dolayı kaybedeceğini gayet iyi bilen o küçük kızı anlayamadıkları
için! "Her insan hata yapar." sözünü kolayca unutabildikleri için...
O parayı bulmak, borcu kapamak için çırpınan küçük kızı göremedikleri için!
Ömer'in aşkını kaybetmemek için koşturan-didinen hatasını telafi edebilmek için
yıpranan o küçük kızın tarafında yer alamadıkları için... Annesi ve babası
tarafından terk edilmiş sevilmeye muhtaç bir kızın, sevdiği adamın annesinin
ölüm yıldönümünde de sonsuz merhametiyle onun yanında yer alıp; Ömer'e
taptığını, onun anılarını da kendi anıları gibi sahiplenmesini fark
edememelerinedir kızgınlığım! "Her şey bitti." dendiği an da ilham
perisi olabilen, "Yapabilirsin." moralleri veren, mucizelere hep inan
o güzel meleğe ben Defne demekten çok mutluyum!
"Bir insan papatyadan bile daha güzel olabilir mi?" cümlesi ne de
güzel doğru bir tahlil! Olur, Defne ise
olur! Bravo Ömer! Ömer bile bu yalan da; en doğru, en temiz, en günahsız
tarafın Defne olduğunu sonunda anlamış! Hak vermiş! Kendini o papatyadan bile
güzel olan kadından başka kimsenin sevemeyeceğini anlamış! Keşke daha çabuk
gururunu tamir edip dönebilseydi! En azından paramparça olmuş Defne'sini geri
kazanması da belki daha kolay olurdu! Bahar'ın habercisi papatyadır. Saflığın
sembolüdür! Saçlara-başa taç edilen en güzel çiçektir! Gösterişten uzak, yalın,
sade, teklifsiz bir çiçektir. Aynen Defne gibi!
"Yalan söyledim, kandırdım, güvenmedin, bittim, bitti..."
cümleleri beni derinden üzdü! Kanatları kopuk Defne yeri göğü inleterek! Korkmadan
ve sesi titremeden, Defne'ye yaraşır şekilde yeniden sırrını itiraf etti...
Kime? "Defne'yi istiyorum." hakkını bir yıl sonra kendinde kolayca
bulmak isteyen, değiştiğini gösterebilmek için uğraşan deliler gibi âşık
Ömer'e. Ömer'in değişim çabasını çok sevdim! Sakın vazgeçme Ömer!
Keşkelerle dolu olmayan bir hayat, sil baştan hiçbir şey olmamışçasına,
istiyorumlarla, değiştimlerle, eğerlerle başlayan cümlelerle kurulmazsa,
mutluluk yakındır. İnsan keşkelerinden ders çıkarmayı unutmamalıdır şu hayatta!
Yazı devam ediyor..