Öykünün hareketli cephesinde Başak ve Bülent vardı bu hafta. Başak’ın kâbusu olmayı sürdüren Safiye, bir adım daha atıp Pelin’i en zayıf yerinden vurmaya kalktı. Sinan’a karşılık Başak’ı satmasını istedi. Ben, çok şükür ki olayın bu cephesinde gerçek Pelin’i bulabildim. Akıllı, soğukkanlı; en zayıf olduğu noktada, tercihe zorlansa bile iki tarafı da satmayacak bir çıkış bulabilen pratik Pelin’le karşılaşmayı çok özlemişim. Safiye’nin iyi bir ders alması gerekiyordu ve Pelin, kartlarını çok doğru oynayıp olayı tam da o çizgide ilerletti. Şimdi burada sorum şu: Pelin, 'sistalık' görevini en doğru biçimde yapıp problemi hallederken Pelin söz konusu olduğunda diğer iki sistanın aklı nereye uçuyor acaba? Neden benzer bir düzeni Rüzgâr için kurmayı ve olayı çözüvermeyi hiiiiiçççç akıl etmediler ki? Pelin’in söylediklerine neden şüpheyle yaklaşıp tıpkı Sinan ve Bülent gibi olayı kadın kıskançlığı olarak gördüklerini bir türlü anlayamıyorum, ben. Pelin’i sürekli bu konuda frenlemek yerine “Dur bakalım, şu işin aslı neymiş? Bizim kız niye takık ki bu kadına?” sorgulamasını yapmak kendi dertleriyle fazlaca meşgul olan Başak için zor olsa da Simay ne işe yarıyor, gerçekten merak ediyorum.
Simay karakteriyle baştan beri sorunum var. Hakan, öyküde olması gereken yere oturdu ama Simay, hâlâ suyun üstündeki yaprak gibi… Evlilikle ilgili ahkâm kesmenin ötesinde iki arkadaşı için de işe yarar tek bir fikir üretip sorun çözücü olmuş değil. Öykünün bu noktasından sonra değişir mi bilemem ama bu hâliyle iki boyutlu bir karton karakterden öte geçemiyor, benim nazarımda.

Kusura bakma hayatım! Tatlı olcaktı bu da fırında fazla kalınca taş oluvermiş…
Rüzgâr’ın aba altından sopa göstermesiyle Pelin, sonunda yalanını açıklama kararı almıştı ancak hiç beklemediği anda gelen evlilik teklifi öyle görünüyor ki bunu yapmasına izin vermeyecek. Bu sorun, ikilinin önüne ilerleyen bölümlerde çok daha kritik bir noktada servis edilecek gibi. Büyük ihtimalle de onların evlilik kararını öğrenen Rüzgâr kanalıyla.
Sinan’ın evlilik teklifi, yaşananlar göz önüne alındığında doğru zamanda yapılmış doğru bir hamleydi. Bu adım, olayların yönünü bir kez daha değiştirecek. Rüzgâr’ın Pelin’i kaçırtması ve gerçek duyguları da Pelin’in yalanı da bir süre daha olduğu gibi duracak anlaşılan. Şimdi büyük ihtimalle işin içine bu evliliği istemeyen aileler girecek ve bununla ilgili yeni düğümler atılacak.
Dileğim önümüzdeki bölümün düğümleri güçlü atılmış, yeni bir kanala girmiş ve burada sağlam ilerlemelere izin verecek biçimde kurgulanmış olması. Aileler ve evlilik noktasından iyi işlenirse yüksek tempolu bölümler çıkar. Umarım konu fazla dağıtılmadan derli toplu verilir.
Senaryoda çok ciddi sorunlar olmasına karşın bunlar oyunculuklarla daha az göze batar hâle geliyor. Tatlı İntikam’ın en büyük şansı birbirine iyi ayak uyduran oyunculardan oluşmuş bir ekip olması. Leyla Lydia Tuğutlu, her bölümde çok iyi performans çıkarıyor; Çağrı Çıtanak, Hazal Türesan, Ayşenil Şamlıoğlu ve Kerem Atabeyoğlu dizi için büyük şanslar… Keşke, öykü de ilk bölümlerdeki başarılı çizgisini korusa ve bu çabaları taçlandırsaydı.