“Ömrümün sahibisin sen!”
Sevginin bildiğim her hâliyle seviyorum, seni!
İki bölüm üst üste devinimi yüksek bölümlerden sonra bu hafta temposu oldukça düşük bir bölüm izledik.

Pelin cephesinde kaygı hâkimdi. Malum Rüzgâr yememiş içmemiş ilk fırsatta Pelin’in muayenehaneyi sattığını Sinan’a büyük bir zevkle yumurtlamıştı. Sinan’ın bunun üstüne gideceğini Pelin de Bülent de çok iyi biliyorlardı. Allah'tan araya düğün, Meliha’nın Sinan’a rest çekmesi, Rıza’nın eski Türk filmleri nefesi taşıyan “Kızımdan ayrıl, sana para vereyim.” teklifi girdi de Sinan, olayı pek de kurcalayamadı.

Ana olay dışında Başak ve Bülent’in Safiye krizleri, Necip’in bebeği kaybetmesi ve Zübeyr’le Meral’in yarattığı kargaşalarla bölüm dolduruldu. “Dolduruldu^.” sözcüğünü bilerek ve isteyerek kullanıyorum çünkü tam olarak hissettiğim bu.

Ufak ufak göndermelerle kolye meselesi ve Pelin’in yalanının açığa çıkma sinyalleri gönderildiyse de belli ki bu iki büyük düğümü olabildiğince ertelemek niyetinde senaristler. Sanki ellerindeki bir bölümlük malzeme için “Yayın yayabildiğiniz kadar!” talimatı almış gibi bu iki büyük dağın etrafını dolaşmayı tercih ettiler bu bölüm, bana kalırsa.
 
Melek tüyü ne be? Kanat diyeceksin, kanat! Annendi, Rüzgâr’dı derken kanatlarım çıktı çıkacak!
 
Rüzgâr konusunda geçen bölüm tavrını çok net koyan Pelin, bana ümit vermiş ve ne yapıp yapıp Sinan’ı Rüzgâr’ın gerçek yüzüyle tanıştıracak diye düşündürmüştü. Oysa 'sözde' düğünü sarhoşken basmasına dayandırılan tepkileriyle Pelincik yine, yeni ve yeniden Sinan’dan özür dilettirildi. Bu da artık dizinin klasiklerinden oldu. Ortalama üç bölümde bir trip yapan Sinan ve kendini affettirmeye çabalayan Pelin izlemezsek olmuyor! Bünye fena alıştı, ileride bir gün gerçekten Rüzgâr’ın asıl yüzüyle karşılaşan Sinan, Pelin’den özür dilemeye gelince ben ekran başında hücceten gidebilirim.

Pelin, kolye detayını hatırlayıp kolyenin Rüzgâr’da olduğunu da çözdü. Belli ki iş kolyeden açığa çıkacak. Pelin mi bulur, Sinan mı tesadüfen görür ya da Sinan’ın Pelin’e 'melek' deyip durması Rüzgâr’ı çileden çıkarıp kendi kendine mi patlar bilemem ama o melekli kolye, Rüzgâr’ın boynuna fena dolanacak. O noktadan sonra Pelin’in muayenehaneyi satmasıyla ilgili Sinan’a söylediği yalanı kullanıp bir kez daha “Kırılan Sinan” ve “Özür dileyen Pelin” le karşılaşırsam işte o zaman fena bozulacağım. 

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER