Biz neler gördük, nelere direndik...
Sezon özeti gibi bir bölüm olmuş, yazanların eline sağlık. Özellikle mahkeme sahnesini yüreğim ağzımda izledim. Yine farklarını ortaya koydukları bir bölümdü. Baştan başlayalım. Meral için bu sezon finali oldukça çetrefilli olacak, bu bölümden belli oldu. Katlandıkça büyüdü, büyüdükçe çıkmaz sokaklara dönüştü hikâye. Seher de öldü, İhsan da ama Meral hala tehlikede. Niye? Çünkü bizim kızlarımız Songül’ü ayrı tutmak kaydıyla hepsi belayı üzerine çekme konusunda kendilerini her gün biraz daha geliştiriyor. Son zamanlarda Meral açık ara önde. İhsan’ın katilleri peşlerinde ve bu sefer tek kurtuluşları adamların yakalanması. Yine de gece annesiyle olan sohbeti, ona söyledikleri geleceğe dair bir umut oldu. Bu son, bu adamlardan da kurtulursa artık Songül’ün deyimi ile “parti kızı Meral” geri dönecek.

 

Koca 1 yıl içerisinde sadece bu bölümdeki iradesini sergilese belki de çoktan sırtındaki yüklerden kurtulabilirdi Eylül ama bunu söylemesi kolay, başına gelmeden insan korkusunun büyüklüğünü anlayamaz. Mahkemede başına gelenleri, uğradığı çirkinlikleri anlatırken kanım donuyordu adeta. O anlatırken salondaki dinleyenlerin yüzlerindeki ifade unutulamaz. Ne içindi bunlar? Genç, güzel bir kız diye mi yoksa sadece kız diye mi? Cesaret gerektirirdi onun anlattıklarını anlatmak zaten cesaretini toplaması da hayat boyu atlatamayacağı travmalar yaşamasına sebep oldu.

Fragmandan belli olduğu üzere Kemal cezaevine girecek. Nihayet adalet yavaş yürüdüğü yolun sonuna gelebildi. Arkadaşlarının Eylül’e verdikleri destek, Mert ve arkasındaki kalabalık, Cenk’in annesinin tatlişliği, Güney’in söylediği şeyler bunlar hepsi çok çok değerli. Gerçek arkadaşlık bunu gerektirir. Mesude bunca insana rağmen hala “Kemal’im yapmaz” diyebiliyorsa bunun adı gaflet. Kendisine söylenebilecek lafların yazılı olduğu bir sözlük piyasada yok maalesef. Hani televizyonda izlediğimiz karakterleri gördüğümüz zaman istemsizce ağzımızdan onlar için düşüncelerimiz dökülür ya, işte Mesude’yi izlerken ben kullanacak kelime bulamıyorum. Onun sahnelerini izlerken yüzümdeki botoxlu ifade de cabası.

 

Kader’i izlerken sınav dönemlerimde ne kadar da çekilmez, korkutucu ve insanlık dışı bir yaratığa dönüştüğümü görmüş oldum tekrar. Evet, arkadaşlar, sınavlar bazı insanlar üzerinde insani etkiler bırakmaz. Gerçi vitamin işi biraz abartılı olmuş. Sağlığını sıkıntıya sokacak ama ilaç kullanmasından çok ilaç kullandığını Songül öğrendiği için sağlığı tehlikeye girecek. Yandın kız Kader!

Nazan Hanım'a bakıp da “Allahtan benim annem böyle değil” demesine ise söyleyecek bir şey yok. Evet, canım senin annen bu yılın “Ekranın Oscar’lık Anneleri” listesinde “en kötü anne” ödülünü almadı zaten. İçin rahat olsun.

 

Nazan Hanım'ın tüm hayatı boyunca yapmış olduğu en güzel, en muhteşem, en akıllı, en en en doğru şey Serkan. O kadar kötülüğü bünyede barındırmasına rağmen Serkan gibi bir evlat yetiştirmek her anneye nasip olmaz. İyi ki doğmuşsun be Serkan! Keşke parti diye adlandırılan ama entrika filmlerini aratmayan bir gece yaşanmasaydı bu güzel adam için. Hedoş’un yaptıkları ise gıcıklıkta zirve oldu. Güney bile dize geldi, hele Cenk’in o yalaka damat rolü. Gözlerimizi kanattın be Hedoş. Rahmetli Gökhan’a da az çektirmedin, kemikleri sızladı bu gece.

Her şeye rağmen Nazan Hanım'ın Defne’ye yaptığı doğru değildi. Evladını eğitmek, terbiye etmek istiyorsan bunu yalnız başına yap, en azından başkalarını aşağılayarak yapma. Sen böyle yaparsan kızın tabi ki başını belalara sokar. Şimdi Cemre’yle uğraşacağına kendi kızının derdine koş bakalım.

Hediye teyzesi, Nazan Hanım'ıydı derken ortam tam olarak gerilmişken bir anda gecenin pastadan çıkan sürprizi Selin Hanım boy gösterdi. Açık arttırma sanki. Yok, mu arttıran?


Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER