Sen şimdi bağırıyon ya bana böyle, hani ben susuyorum ya asaletimden… Hah işte sen o asalete pek güvenme!
Oyunculuk demişken bu bölüm Leyla Lydia Tuğutlu’yu da ayrı bir beğendim. Komediden duygusallığa aynı bölüm içinde hiç göze batmadan ve doğallığı zedelemeden geçmeyi bildi. Mimikleri iyi kullanması bu noktada büyük avantaj… Hem duygusal ve nahif hem öfkeli hem de komik Pelin’de gerçekten başarılı bir performans sergiliyor. Bilhassa Pelin’in Ceyda ile sahnelerinde beden diliyle baskınlığını çok doğru verdi. Sinan’la kavga ederken “Ten uyuşmazlığı mı oldu, kıyamammmm!” deyişine ayrı vuruldum ve bunu haftanın repliği seçtim.
 
Bir başka bayıldığım yer de paraları bulan Havva ile Meliha’nın sahnesiydi. Gerek Ayşenil Şamlıoğlu’nu gerek Elif Çakman’ı hayranlıkla izledim. Bu tür duygusal sahnelerde Ayşenil Şamlıoğlu’nun başarısı zaten ortada ama o sahnede hayal kırıklığı ve acı, suskunlukla bu kadar güzel verilebilirdi. Tebrikler Elif Çakman…
 
Kadın değil, derin dondurucu…
 
Şimdi gelelim asıl soruya: Biz, bu Ceyda’dan tamamen kurtulduk mu? Açıkçası kendime itiraf etmekten pek hoşlanmasam da pek sanmıyorum. Daha önce dile getirdiğim gibi aşkına karşılık bulamayıp savaşı kaybeden Ceyda yeni bir savaş çıkaracaktır ki bunun ilk işaretini “Ortaklıktan ayrılmam.” diyerek verdi. Gerçi Sinan bu hamleyi çok net püskürtü ama Ceyda’nın aşkı nefrete dönüşecek ve bir şekilde Pelin ve Sinan’ın arasında kara kedi olmaya devam edecektir diye düşünüyorum.
 
Pelin’e “Sen aşkın için ne yaparsın?” sorusunu küstahça yöneltirken her zamanki öngörüsüzlüğüyle sonuçlarını elbette hesaplamamıştı. Pelin’in aşkı için daha doğrusu Sinan’ın üzülmesini engellemek için -her şeyi- yapabileceğini de bilemezdi. Tek noktaya kilitlemişti kendini: Ne olursa olsun Sinan’ı elde etmek. Bunu başaramayınca yaratacağı tehlikenin boyutu da büyüyecektir diye endişeleniyorum.
 
Ceyda tiplemesi son zamanlarda izlediğim en “itici” kötü karakter, ne yazık ki! Ne denli kötü olursa olsun, onursuz bir kadın izlemeyi sevmiyorum ben! Kaybettiğini anladığı anda başını dik tutarak çekilen “kötü”ye saygım var. Hani bazen bir karakter kötüdür ama yine de ilginizi çeker, niye böyle olduğunu sorgular bir sonraki adımını merak edersiniz. Maalesef Ceyda onlardan biri değil. Niye kötü, neden bu kadar takıntılı, onu bu noktaya taşıyan nasıl bir travması var belli değil. Yani karakter olmayı başaramamış bir tip o. Bunun oyuncuyla da ilgisi yok. Ceyda iyi işlenmemiş bir kimlik. Belki de beni o yüzden bu kadar rahatsız etti. En azından bir süreliğine geri plana çekilmesi en büyük dileğim.
 
Meltem mi kasırga mı? Öğrenmek için neler vermezdin değil mi?
 
Rüzgâr’ın Ceyda aradan çekilince ortaya çıkacağını tahmin ediyordum görünen o ki biz onunla tam anlamıyla önümüzdeki hafta tanışacağız. Meliha da Ceyda’nın gerçek yüzünü öğrendiğine göre Rüzgâr’ın Meliha’yı yumuşatacak güç olma ihtimali bence kalktı ortadan.
 
Komedi dizilerinde bir sürü kötü tip olmamalı diye düşünüyorum. Üstelik henüz tam başlamamış bir ilişkinin bu kadar sık sınanmaması gerektiğine de inanıyorum. Ceyda’dan yeni yeni soluk alacakken Pelin’in karşısına ondan çok daha güçlü bir Rüzgâr çıkmaz, inşallah!
 
Rüzgâr, bu yeni görünümüyle bende Audrey Tautou havası çağrıştırdı (Pelin ve Sinan’ı ayırmaya geldiyse ondan çok zor nefret edeceğim demektir, bu.) ve bende yarattığı ilk izlenim; geçmişi dolu, kendisiyle mücadelesini tamamlamış ve akıllı bir kadın olduğu yönünde. Bu da Ceyda’ya göre çok daha ciddi bir tehlike demektir.
 
Umarım baştan beri hayal ettiğim gibi bir rakip değil bir dost geliyordur ama onun bu şekilde var olması da hikâyeye ne sağlar emin değilim. Merakla bekliyorum.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER