Egemen tam da olması gerektiği gibi davrandı. Aşktan ziyade bir aile izliyoruz ve ben ailenin fertlerinden gözlerimi yaşartacak nitelikte performanslar gördüğümde çok mutlu oluyorum. Aile kavramının unutulmaya yüz tuttuğu son yüzyılda en azından böyle şeyleri izleyebilmemiz, geleceğe dair umudumu artırıyor.
Zararsızdır, korkmayın ısırmaz
Keza Emrecan da öyle, izlerken çok duygulandım.. Hissettim, Baba Candır’ı bu yüzden çok seviyorum ^^
Otur otur uykum geldi, başka sahne yok mi?
Fazla gülmedim bu bölüm çokça gözlerim doldu, bolca da sinirlendim. Fakat arabasına binen hırsıza rol kesen, racon öğreten Haluk’a bayıldım arkadan verilen ses efektleriyle birleşince muazzam hoş bir sahne olmuş. Uraz Kaygılaroğlu daha neler yapıyor acaba, her bölüm ayrı meziyet.. Maşallah diyin..
Hasta bakıcı: Mahşere dördüncü atlı aranıyor dediler, geldik.
Ve nihayet Salih Baba’nın hasta olmadığı ortaya çıktı. Azcık karaciğeri yağlanmış, yaşlılıktan o, olur o kadar diyip yolluyoduk ki Müjde’nin kepçeyle evin kapısına dayandığını duyunca dördü birden pardon üçü birden evin yolunu tuttular..
Buradan geçen bölüm yazımda yorumda bulunan Ercan’a da selam ederim. :) Kore versiyonunda Salih Baba’nın gerçekten hasta olduğu minvalinde spoiler vermişti. Şimdilik hastalık yok, pek de orijinaline göre gittiklerini de sanmıyorum.. Hadi hayırlısı^^
Görüşmek üzere.