Gelelim bölümün olaylarına… Alparslan’ın
Viktor’un adamlarından yakasını güzel bir twistle kurtarmasını ve sonrasında
gelen silahlı çatışma sekansını pek sevdim ve oldukça inandırıcı buldum. Ha
keza Alparslan kurtulduktan sonra Hızır’ın işe korumalıktan başlayacaksın
demesi de güzeldi. Daha önce de belirtmiştim, Alparslan’ın işe göbekten dalması
beni pek rahatsız ediyordu. Geçtiğimiz bölüm, Alparslan’ın savaşına Don
Kişotvari demiştik hatırlarsanız. Bu bölüm ise, Alparslan hak ettiği yere,
amcasının sol yanına geçti. Düşünüyorum da, bu durum da kendi içinde son derece
ironik aslında…
Bir önceki bölüm, masanın belki de en prestijli koltuğunda
oturan Alparslan, amcasının bir lafıyla Çakırbeyli kast sisteminin en alt
basamağına indi. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz sözünü doğrularcasına, bu
alemin kralı Hızır Reis’tir, net. Kepçe kulaklı İlker’e acaip sinir oluyorum.
Bu kadar “cıvık” bir tipi masaya oturttuğu için Selim’e ayrıca kızıyorum. Sonra
da soğuyorum hemen, adam kardeşini tanıyamadı, İlker’i nasıl tanısın… Kardeşi
demişken, Mahmut’a n’olmuş öyle? Sonradan edindiği “ana”sıyla Yeşilçam
filmlerine yakışır bir performans göstermiyorlar mı? Hızır’ın sıktığı kurşun
Mahmut’un dengesini şaşırtmış anlaşılan. Şahsen Mahmut’un daha ince hesaplanmış
kötülükler yapacağını beklerken, bu durumu beni acılara gark ediyor. Mahmut’un
en mükemmel yanı olan kötücüllüğü üzerindeki bu araz kalıcı mı, geçici mi bir
bilen varsa ses etsin lütfen.
Eşkıya üzerine konuşurken, Hızır’a ufacık
da olsa değmezsek olmaz tabi. Bu bölüm Hızır’ın, “Benim ne istediğimin bir
önemi yok, sadece benden istenenler var.” demesi, onu neden bu kadar çok
sevdiğimi bir kez daha hatırlattı bana.
Mermileri değil,
bilyelerimi istiyorum…
Karşı çıkanlar olmasına rağmen, ben Hızır’ı
tam da böyle görüyorum. Duygularını yaşayamamış, sorumlulukları altında
ezilmemek için, sorumlu olduklarının her dertlerine yetişebilmek için var
gücüyle savaşan küçük bir oğlan çocuğu bence Hızır. Ve bu küçük oğlan çocuğu
bakalım önümüzdeki bölüm oğlunun kendisi yüzünden ölecek olmasıyla nasıl
yüzleşecek?