Dokunmayın Poyraz’ıma, dokunmayın Ayşegül’üme
Vicdanlardan oluk oluk kan akarken
#Onadokunma etiketi uzun süre WTT’de birinci sıradaydı dün gece, gözümle gördüm. Tabii bu durum reytinglere yansımış mı? Yöö. Share’ine filan bakmadım, anlamam, sıralama çok değişmiyor ama onu biliyorum. Yani demem o ki, bu dizinin zaten Çarşamba demek Poyraz Karayel demek sadakatinde kemik bir izleyici kitlesi var. Bu sebeple, total’e hoş gelecek tarzda hareketler lüzumsuz geliyor bana.


Bunu da mı görecektik?

Çoğu insanı perişan eden son sahneyi diyorum. Hikâyenin geleceği açısından olması gerekli bir şeydi sanırım. Yani Poyraz’ın iyice dellenip dark side’a geçişi, Bahri’nin hem pişmanlık hem öfkeyle artık Adil’i daha ciddiye alabilmesi için böylesi bir trajedi lazımdı. Ayşegül’ün monoloğu da çok güzel yazılmış çok güzel oynanmıştı, çok beğendim. Ama kürtaj olayının anlatımını sevmedim. Poyraz’ın uzun uzun haykırışları, slow motion’lar, o ortam, o avize, dizinin dokusuna hiç yakıştıramadığım Ağla Sevdam (bu konuda da azınlıktayım sanırım) beni sıktı açıkçası. O doktor Ayşegül’den sadece bebeğini aldıysa tekrar anne olma şansı vardır herhalde(tabii medikal şartlar çok uygun değildi) ama başka bir şeyler yaptıysa o güne kadar hayalleri arasında olmasa da, anne olma şansı da elinden alınmış olabilir. Peki nasıl toparlanacak Ayşegül? Ya Poyraz? Anestezi olmadan kürtaj nedir? Poyraz’ın her şeyi çaresizce izlemesi nedir? Bu kadar badire atlattılar birlikte ama bir şekilde şakalaşıp gülmeye devam edebildiler. Bu seferki darbe çok ağır oldu. Nasıl gülecekler tekrar? Dizinin alışageldiğimiz dram dozundan farklıydı olanlar, belki de o yüzden çok sevemedim. Ama dediğim gibi, hikâyenin gidişatı açısından olması gerekendi belki, sadece işleniş bana göre sıkıntılıydı. Bundan sonra çok farklı bir Poyraz görebiliriz, hazırlıklı olalım.


Sadreddin rocks!

Bölüm içerisinde diziye yakıştırdığım ve çok sevdiğim hüzünler de vardı. İpek’le konuşan Sadreddin’in adım adım yıkılışı gibi. Bence bölümün en güzel sahnesiydi. Ali İl, ilk kez birine güvenip, sevip kazık yiyen insanın hayal kırıklığını göz bebeklerine kadar hissettirmiş. Hele o son öpücükteki duygu, ders olarak izletilesi bir oyunculuk performansıydı. Tebrikler. İpek kendisini Songül’ün tuttuğunu anlattı ama Selçuk’un abisi değil sevgilisi olduğunu anlatmadı. Sadreddin İpek’e kıyamadı ama o iş orda bitmedi. Zaten Songül de Selçuk’tan henüz kurtulamadı. İlk sezonda doktoruna çektiği numarayı çekip adamı bir şekilde ortadan kaldırmasını beklerdim ben kendisinden ama hâlâ şantajına boyun eğiyor. Tekerlekli sandalyede bir adam, üstelik haksızken böyle fütursuzca kafa tutuyor. Burada bir yanlışlık var.

Siz durun ama. Sema reis devreye girdi. Tüm özlediğimiz halleri ve karizmasıyla. Songül’ün bebek olayının ortaya çıkması yakındır. Artık havuzlu villayı, cipi mipi rüyasında görür. Sema diyordum. Keşke kendisini zayıflatan bir hastalığa sahip olmasa, hep böyle olsa. Aşkla buzulları erimiş, kalbi yumuşak ama yanlış karşısında acımasız ve katı. Sefer gibi. Sinan’ı kurtarmak için kendini siper etmesi ne güzeldi. Birlikte çok sahneniz yoktu bu bölüm ama yine ne kadar uyumlu bir çift olduğunuzu gördük tekrar. Aferin.


Sarıldığın kişiye dikkat et Bahri!

Bahri’ye İhsan’ı Despina’nın lafıyla serbest bıraktığında çok yanlış yaptın demiştim. Yanlışlarına devam etti. Despina yüzünden hem babasının hem oğlunun katilini, en büyük düşmanını öylece bıraktı (Bir de Despina’ya sarılıp elini tutarak ranini başkana ayıp etti ama o konumuz dışında ^.^). Üstelik en kıymetlisi Ayşegül’ün canını fena halde yaktı ve doğmamış torununu kaybetti. Kendisine ihanet etti diye anlamadan dinlemeden Sema’yı acımasızca ölüme gönderen, Poyraz’ı yine aynı şekilde testerenin önüne atan Bahri’nin iki günlük kadına aşkından böyle hatalar yapması? Bilemedim, bana kekremsi geldi. Bir de Bahri’de bir sorun var sanırım, bir türlü dede olamıyor.

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER