Uzak Şehir: Kendimi bağlı hissettiğim yer

Uzak Şehir: Kendimi bağlı hissettiğim yer
“Niçin benim hâlâ durduğum ve kendimi bağlı hissettiğim bir yer gibisin?”

Son İnsan (MauriceBlanchot)
 
Hayat sizi türlü imkansızlıklarla bambaşka yerlere savurmuş olsa da bir insanın hala bağlı olduğunuz bir yermiş gibi hissettirdiği oldu mu? Şahin ve Nare… Ayrı geçen yıllarına inat sevgileri gittikçe büyüyen iki aşık.

Uzak Şehir’in reyting başarısının en büyük sebeplerinden birinin dizideki tüm karaktere ve çiftlere hak ettiği değeri vermesi olduğunu düşünüyorum. Cihan ve Alya’nın hikayesinden yola çıkılsa da dizideki ansambl sahnelerin seyir zevkini arttırdığı da su götürmez bir gerçek.

Kaya’nın Zerrin’i korumak sebebiyle sıktığı kurşun tutuklanmasına sebep olurken, Ecmel için adeta gün doğmuş oldu. Amacı Zerrin’e yalan ifade verdirerek hem Kaya ve Zerrin aşkının önüne geçmek hem de Şahin’i Albora’dan daha da uzaklaştırmaktı. Kendi Albora’sını yaratmak. Ancak hesaba katmadığı bir şey vardı; Şahin’in kalbi.

Şahin çoğu aşiret dizisinde görmeye alışık olmadığımız bir erkek karakter. Boyu, posu, endamının karşısında yumuşacık, daime adaletten yana olan, iyi bir kalbi var. Dizideki neredeyse diğer tüm karakterler gibi amacı hiçbir zaman hiç kimseden haksız yere intikam almak olmadı. Kız kardeşine her daim destek olarak izlediğimiz adeta örnek bir abi figürü olan Şahin bu bölüm onca kötülüğe rağmen yine yolundan dönmedi, kardeşini de döndürmedi. Böylelikle Zerrin’e gerçeği söyle, korkma demesi yalnızca Zerrin’e değil, Nare’ye de iyi geldi. İyiler hep kazanır, er ya da geç.

Şahin’in ilk bölümlerden bu yana her gerildiği sahnede yüzüğüyle oynaması son bölüme kadar yüzüğün bir gün çıkacak olmasının sinyali miydi diye düşündürmüştü ancak bu bölüm Nare’nin hediye ettiği yüzüğün Şahin’e güç olduğunu, ne kadar sinirlense de gerilse de yolundan caydırmak isteyenler olsa da yüzüğün parmağında takılı olduğu hissinin onda dinginliğe, Nare’yle yaşanan mutlu günlerindeki huzura sebep olduğunu düşünüyorum artık. Her şeye rağmen her daim doğruyu seçmesinin bir sebebi de bu.

“Başlarına ne geldiyse birbirlerini sevdikleri için geldi çünkü. Ben onların aşklarına kıyamam. Bunu bilip de intikam almaya çalışmam.” Bize kıydılar. Bizim üzerimizden intikamlar aldılar. Ama ben onlara kıyamam.

İlk bölümden beri flashback sahneleri haricinde birbirlerine hatta neredeyse kimseye gülümsediklerini görmediğimiz Şahin ve Nare, son yayınlanan bölümde ilk defa birbirlerine gülümsediler. Nare bu gülümsenin ve Şahin’in kalbinin ne kadar güzel olduğunun bir kez daha ona hatırlatılması etkisiyle kendisini Şahin’in kullarında buluverdi.
 
“Hep böyle kalsak ya Şahin…” 
 
Ev dendiğinde aklınızda ne canlanıyor bilmiyorum ancak çatısı, penceresi, duvarları olan bir yerin her zaman ev sayılmayacağını; evin aynı zamanda bir his olduğunu, yalnızca bir bedenden, ruhtan, bedeninizi saran iki koldan ibaret olabileceğini Nare ve Şahin her pazartesi akşamı Uzak Şehir izleyicisine anlatmayı başarıyor.

Nare’nin adımından sonra Şahin’in aralarında seneler yokmuş gibi adeta bir çocuk gibi hemen Nare’yi araması aşklarının aslında hiçbir zaman tam manasıyla sonlanmadığının ve her daim bir yerlerde var olduğunun, olacağının en büyük göstergesi.
Uçurtma sahnesiyle birbirine bağlanan bu sahneler aynı zamanda afişinde de yer alan uçurtma detayıyla Uzak Şehir’in uçurtmayı bir metafor olarak kullandığını gösteriyor. Dizide uçurtma karşımıza ilk kez Şahin ve Nare’nin birlikteyken uçurdukları sahnede çıkmıştı, ikinci defa ise Alya ve Cihan’ın Deniz için uçurduğunu izledik. Belli ki uçurtmanın çiftlerin gelişimi üzerinde bir etkisi var. Uçurtma özgürlüğün en büyük metafor kullanımlarından biri. Masmavi, uçsuz bucaksız gökyüzünde rengarenk uçuşan uçurtmalar özgür ve mutlu insanları sembol ederler. Özgürlük ve mutluluk Albora topraklarında fazla rastlanılmayan şeyler. Yani aslında Albora’da uçurtma uçurmaya izin bile yok, uçuranların ise sonu hep hüzün.

Uçurtmayı uçurmak için tek gereken sınırsız bir gökyüzü de değil. Tek başınıza uçurtma uçuramazsınız mesela. Uçurtmanın yükselebilmesi için birinin tutması, diğerinin ise ipin uzunluğunu ayarlayıp, koşması ardından uçurtmanın serbest bırakılması gerekir. Bir ilişkiye ne kadar da benziyor değil mi? Bazen uçurtma hemen yükselmez, hızını alamaz savrularak aşağıya iner. Pes etmemek gerekir. Yükseldiğinde bile önüne mutlaka engeller çıkar. Nare ve Şahin aşkı gökyüzündeki bir uçurtma gibi. Uçmasına izin yok, ancak uçmak için çabalıyor.

“Dünyadaki en güzel şey, eve varmaktır. Her manada” Şahin ve Nare’nin evlerine vardıkları sarılma sahnesinden hemen sonra aynı evin başlarına yıkılması da Demir’in planı ile maalesef ki fazla uzun sürmüyor.

Seneler sonra belki de ilk defa kendini tutamayıp Şahin’e doğru attığı ilk adımın Nare’den bebeğini alacak olması kendisini fazlasıyla suçlamasına, zaten kendisini fazla önemsemeyen ve sevmeyen Nare’nin adeta kabuğuna çekileceğini düşündürüyor. Bu süreçte Şahin’in “Ayrıl o adamdan.” demesi bile bir şeyleri değiştirebilecek nitelikte değil gibi. Keza gözyaşının içe aktığı Albora’da aşk için de ağır bedeller ödeniyor.

Nare karakterinin isminin anlamını çok iyi taşıdığını ve karakterinin ismine göre yönlendiğini düşünüyorum. Nare Arapça “nâr” yani ateş kökünden gelen bir isim. Nare bazı anlarda kendisinin bile kontrol edemediği adeta kendisini yakıp kül ettiği bir ateşe sahip. Evliliği buna en iyi verilebilecek örnek. Bizim dilimizde ise güç, kuvvet anlamına geliyor. Gerek replikleri gerek giyim tarzı ve tonlamalarıyla gücünü hissettiğimiz Nare, aynı zamanda yaşını içine akıtmayı çok iyi başaran bir karakter. Ne yapıyorsa kendine yapıyor. Nare’nin kendisine değer verdiğini ne yazık ki düşünmüyorum. Bundan sebeptir ki zaten sevmediği bir adamdan olan çocuğunu da hiçbir zaman tam manasıyla kabullenemedi. Nare’yi Nare yapan her şey Şahin ile birlikte gitmiş sanki. İçinde kendisine ait bile sevgi kalmamış. Onu iyi eden Şahin’di. Şahin’le olsa yaşamasının, nefes almasının bir anlamı olurdu, artık yok.
 
“Kurtaracağım sizi Nare’m. İyi olacağız biz.”
 
Özkan’ın ilk bölümlerde Nare’ye uyguladığı şiddeti görmesek de duymuştuk. Bu bölüm Özkan’ı öfkeliyken izlemek konu Şahin olduğunda nasıl da kendinden geçtiğini görmemize sebep oldu. Şiddet sahnelerinin yüzeysel tutulması Uzak Şehir’de hoşuma giden bir detay umarım böyle devam eder. Nare’nin bir başkasıyla evli ve hamile olmasına rağmen Şahin’e âşık olmaktan kendini alıkoyamaması Özkan’ı haklı bir konuma getiriyor gibi görünse de Özkan’ın hiçbir şekilde haklı olmasının mümkün olduğunu düşünmüyorum. Çünkü hamile karısına şiddet uygulayan bir erkek hiçbir şeyi hak etmez. Nare ve Özkan’ın evliliğinin de sağlam temeller üzerine kurulu bir evlilik olduğu izlenimine hiçbir zaman kapılmadım. Nare’nin bir çıkar yol araması sebebiyle kurduğu bu evlilik bence Özkan’da da her ne kadar itiraf etmese de çok farklı bir kapıya çıkmıyor. Nare intikam almak istiyordu, Özkan ise güç. Yani Albora konağının tek kızı Nare.

Nare ile evli olmasına, Nare’nin karnındaki bebeğin babası olmasına rağmen Özkan karakteri yaptıklarıyla kendi kendini bitirirken, Şahin karakterinin yalnızca Nare’ye duyduğu aşk ve şefkat onu yüceltiyor. Bir erkeğe en fazla yakışan şey merhamettir çünkü. Şahin’in Nare’ye olan aşkı öylesine büyük, ona ait olan kalbi o kadar fazla merhametle dolu ki Nare’yi kucağında taşırken ondan olmayan bir bebekten “biz” diye bahsedebiliyor. Şahin için herhangi bir şeyin değerli olabilmesi için Nare ile ilgili yeterli çünkü.

Nare, ateş ve güç gibi anlamlarının yanında narenciyenin de kökü aslında. Yani turunçgilin. Nare ve Şahin ilişkisi adına önemli bir sembol olan portakal aynı zamanda mutlu, cıvıl cıvıl, Şahin’in Nare’sini de sembol ediyor. Zor da olsa Nare’nin narenciye günlerine döneceğine ve onu döndüren kişinin de Şahin olacağına inanıyorum. Şahin’in imkânı olsa Nare’ye güzel bir geçmiş alır baktıkça burulmamasını, hep gülümsemesini sağlardı. Belki birkaç sepet portakala daha ihtiyacımız vardır Şahin, ne dersin?
 
Eda Akça
 
ps: son paragraftaki alıntı için Zeynep’e teşekkürler.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER