Survivor All Star çılgınlığına kendimi kaptırdığım gecelerden biriydi. Kanalı tam zaplıyordum ki televizyonda her ne yaparsa yapsın önce o şen kahkahası ile hatırlanacak olan Saba Tümer'in, yeni bir programa başladığını gördüm. Sıfır beden Saba, küçük bir loft dairenin salonunda konuçlanmış gibi kurgulanan kutu gibi bir dekorda yarışma sunuyordu. Adı:
Saba İle Oyuna Geldik!
Bölümü izlerken aslında Saba ile Sertab Erener'in bu yarışma format için gizli bir çekişme içine girdiklerini öğrenince bahsedilen orjinal formatı daha da merak edip, bizdekinin peşinden hemen izledim. Sertab Erener, Amerika'da olduğu zamanlarda hep
Hollywood Game Night adındaki yarışmayı izlermiş. O yüzden o akşamki konuklar arasında duruma en çabuk adapte olan yarışmacı ödülünü bizzat benden aldı. İzlediğim akşam konuklar arasında
Gürgen Öz, Gonca Vuslateri, Can Yaman olması formatın ilginçliğine ilginçlik kattı.
Gonca Vuslateri ve Can Yaman'ın kadrajdan kaçtıklarını zannederek flörtleşmelerini izlemek, Can Yaman İtalyanca konuştukça onu dev seksi bulduğunu söyleyen Vuslateri'ni gözlemek, Gürgen Öz ve Sertab Erener'in tatlı atışmalarını da takip etmek ilginçti.. Ragıp Savaş yarışma boyunca Ağır Abi görüntüsünü bozmadı ama neşesini de oyunlara aktardı. Bölümün tekrarlarına rastlarsanız izleyin. Resmen Vuslateri terapi seansıydı. "Ayakkabı altı yalamak" konusu dahi açıklığa kavuştu desem, yeridir.
Formata dönersek; yarışmada değişik etaplar var. Tek bölüm izledim ama sanırım oyunlar her programda (orjinalinde de olduğu gibi) değişiyor. Üç ünlü bir ünsüzden oluşan iki takım yarışıyor. "Ünlüleri eşlemece" kısmında
Memory tarzında bir oyunla "hangi ünlü kiminle evli" bulmanız isteniyor. Oyunda soru haline gelmek için resmi nikah şart. Yani Memory kutucuklarında eşlenmeyi bekleyenler resmen evli ünlülerden oluşuyor. Ortada bir tane de bekar var. İki grup halinde yarışan ünlü yarışmacıların takım kaptanları da sıradan ama ilginç insanlardan oluşuyor. İkinci oyun -bence- en eğlenceli olan, dev küplerden oluşan puzzle oyunuyla yarışmacılardan parçalara ayrılmış ünlülerin fotoğraflarını birleştirmeye çalışmalarıydı.
Üçüncü oyun ise "butona basmaca" diye özetleyeceğimiz bir çabukluk testi. Saba Tümer'in sorduğu soruların cevabını bilen ve butona önce basan hem puan kazanıyor hem de rakip takımın bir oyuncusunu devre dışı bırakıyor. Sessiz Sinema mantığından devşirilmiş Sessiz Şarkılamaca ise yarışmanın son etabı. Bu aşamada stüdyodaki canlı orkestra ve solisti devreye giriyor. Kulaklık yardımıyla ekip arkadaşlarını duyması engellenen takım kaptanı, yarışmacıların anlatmaya çalıştığı şarkıyı bilmeye çalışıyor. Bu son ve bonus puan alabilme imkanı kazandığınız etapla birlikte yarışama da program da bitiyor.
Üçüncü sezon yakında başlıyorKonuğun rahatlığı ve samimiyetine göre seyirlik olma hali değişen yarışmayı izlerken açıkçası eğlendim. Saba Tümer ve şekilden şekile giren konukları kadar gülmesem de özellikle "küp puzzle" heyecanlıydı. Bizdeki yarışmanın banttan yayınlanması konuklardan gereğince magazin malzemesi üretilmesine izin vermiyor. Bu olumlu bir durum. İlginç bir şekilde ekran seyircisine sıcak gelen Saba Tümer, bu yarışmada da insana ev partisi tadını yakalatıyor ama dediğim gibi konukların kim oldukları önemli.
NBC'de yayınlanan orjinal format "Hollywood Game Night" ise Amerikan yapımcılarının RTÜK ile imtihan edilmemesi sebebiyle çok çok daha eğlenceli. İzlemenizit avsiye ederim.
Orjinal formattan bahsetmek gerekirse 11 Temmuz 2013'te yayına giren Hollywood Game Night'ın sunucusu ünlü oyuncu
Jane Lynch. 60 dakikalık bölümler halinde yayınlanan program iki sezondur ekranda. Bizdeki uyarlama ile orjinalindeki yarışma etapları da, dekor da hemen hemen aynı. Tek fark orjinal formatta 25 bin dolarlık para ödülünün olması. Format için seçilmiş 34 farklı oyun her bölümde dönüşümlü olarak yarışmacıların karşısına çıkıyor. Yarışma, sunucusu Lynch'e
Glee'de bir türlü eve götüremediği Emmy heykelciğini kazandırdı ama Amerikan seyircisi henüz bu format için "izlemezsem kendimi keserim" demiyor. Yarışmayı Tayland, Endonezya, Fransa ve Yunanistan'dan sonra satın alıp yayına süren beşinci ülkeyiz.