Yargı: Canımı yaksan da sana kollarımı açarım

Yargı: Canımı yaksan da sana kollarımı açarım
Yargı'yı nasıl özlemişim anlatamam. Açıkçası sezon finaline biraz buruk girmiştim. Çünkü Ceylin gibi birçok kez insanlığı seçip Engin'e dahi zarar veremeyen birinin Ilgaz'ın katili olarak lanse edilmesi ve bu konunun sezon finali olarak verilmesi açıkçası moral bozucu olmuştu. Fakat yeni sezon açılışıyla ilgi çekmeyi başardı yine dizi.
 
Her karakteri çok özlemişim. Önümüze konan bulmacanın ilgimi çekmesini özlemişim. Ceylin ve Ilgaz'ı özlemişim. Ve her rengini sevdiğim Avukatımız Ceylin Erguvan'ı ayrıca özlemişim. Açıkçası diziye dair en büyük korkum Ceylin'in değişmesi oldu hep. O karmaşık kablolu kulaklıklarına kadar değişmemesi gereken bir karakter. Prototip sıkıcı kadın tiplemelerine benzememeli. Hep doğruculuk ve kuralcılık başkasının zaten dizide. Ceylin tüm kaosunun içinde o parlayan iyi kalbiyle, tüm dayatmalara karşı çıkan bir fırtına olarak bizim kalmalı.
 
Fakat dizide bir şey beni üzüyor: Ceylin ve sözde karanlığı. 
 
Her ne kadar karanlıktan bahsedilse de Ceylin'in dizideki en iyi ruha sahip, en merhametli insan olduğunu düşünüyorum. Kurallara uymak ve yalan söylememek iyiliğe eşit değildir. Çok doğru ve dürüst bir insan, başka insanlara karşı duyarlı olmayabilir. Merhamet duygusu yoğun olmayabilir. Bunlar her zaman birbirinin dengi değildir. İyilik farklı bir duygudur çünkü. Yargı evreninde vicdan, merhamet, empati duygularına en sahip kişi Ceylin oldu hep. Kimse Ceylin'in sınandıklarıyla sınanıp yine iyiliği seçmedi onun gibi. 
 
Engin'e zarar veremediği gibi, onu öldürdüğünü düşündüğünde kendini bile savunamayan Ceylin'di. Hapiste ve hafızasının bir kısmı kayıpken oradaki kadınların sesini duyan oydu. Metin'i Defne'yi düşünerek ihbar etmeyen oydu. Kendi yaşadığını Defne yaşamasın istedi. Onu dövüp suçu üstüne atan Niyazi'ye bile üzülen Ceylin'di. Babasının ve kardeşinin katili Engin'e bile mezarı başında "Değdi mi?" diyerek onu canavarlaştırmadan konuşabilen Ceylin'di.
 
Üstelik bu yeni bölümde onun güzel kalbinin başka başka örneklerini de gördük. Öncelikle belirteyim Ceylin'in, Kayaların çoğu kez oğulları Çınar'ı Ceylin'in kurtardığını unutarak nankör bir kibirle ona kötü davrandığı o apartmanda oturması hiç hoşuma gitmedi. Kira filan bahane. İkisi de çalışıyorken çok rahat başka bir ev tutabilirlerdi. Ceylin yine Defne'ye ve Ilgaz'a kıyamamış. Fakat açıkçası bu konuda kıysın isterdim. Metin ve Çınar ile aynı apartmanda yaşasın istemezdim.
 
Nasıl zordur kim bilir Metin'i ve Çınar'ı görmek Ceylin için. Fakat Ilgaz için doğum gününe bile çağırdı. Bu fedakarlığı dizideki karakterlerden kaç kişi yapabilir merak ediyorum. 
 
Davaların kesişmesi konusunda da yine Ceylin'in iyi kalbini ve mesleğine olan aşkını gördük. Mehmetcan'ın annesine şiddet gören bir kadınken yardım etmiş, boşanma sürecinde yanında olmuş. Kadın yine dara düşünce Ceylin'e koşmuş. Bunları para almadan yapmış.
 
Bu olayda öncelikle Yargı gibi bir diziye yakışmayacak şekilde Ilgaz'ın üslubunu kaba ve itici buldum. "Sessizce uzaklaşabilirsin" cümlesi ne Ilgaz Savcı'ya yakıştı, ne Ceylin'in kocası Ilgaz'a yakıştı, ne de bir erkek hukukçu olarak hukukçu karşı cinsten bir kadın ile iletişim şekli olarak yakıştı. Ceylin'i eleştirdiğim tek nokta Ilgaz'a açıkça söylememesi oldu. "Sen uzaklaş dedin diye bana güvenen, parasız davasına baktığım müvekkilimi bırakacağımı sanmıyorsun herhalde. Ben ona bir avukat ayarladım." demesini bekledim. Umarım bunu söyler daha sonra.
 
Dizide çok yanlış bir algı var. Savcılar avukatların patronu değiller. Öyle bir ast-üst ilişkisi yok aralarında. Karı-koca olarak biri çekilecekse de Ceylin'in tanıdığı, bağı olan, yardım ettiği müvekkilini bırakmasını öyle bir üslupla, daha en baştan "sessizce uzaklaş" diyerek, asıl kendisi dikte ederek istemesini bencilce buldum. Açık konuşalım: Ilgaz savcı olduğu için ona dosya verilir ya da nöbetçidir gider. Bir dosya değişmiş, öteki gelmiş... Zaten savcı olduğu için ona birçok dosya geliyor. Bu da onlardan sadece biri. Savcıların mağdur insanlarla birebir teması çok fazla değildir davalarda. 
 
Ama avukatlar ve müvekkilleri arasındaki ilişki farklıdır. Birebir temas vardır ve güven ilişkisi önemlidir. Mehmetcan ve annesi için Ilgaz ya da başka savcı fark etmez. Fakat onlara parasız yardım eden Ceylin'in aniden onları bırakması onları etkiler. Kadın zaten başka avukat tutamaz. Ülkedeki tek savcı Ilgaz olmadığına göre başka savcı onun yapacağını rahatlıkla yapar. Ama her avukat o çocuk ve annesi için avukatları Ceylin gibi olmayacaktır.
 
Avukatlık mesleğinin ne kadar kutsal olduğunun Yargı'da yeterince altı çizilmediği gibi, savcıların onların patronu gibi gösterilmesi de can sıkıcı oluyor ve yakışmıyor diziye. Özellikle Ilgaz'ın bu bölümdeki o cümlesi bu bakımdan da rahatsız etti beni. 
 
Gelelim bölümün en can alıcı kısmına... Ceylin ve Pars'ın sahnesi...
 
Pars, Ceylin'e hiç hak etmediği sözler söyledi. Canını yakmak istedi acısından. Onu suçladı adeta. Tıpkı Ceylin'in canının acısından Ilgaz'ı suçlaması gibi... İki sahne arasındaki paralellik çok göze çarpıyordu. Fakat Ceylin, Ilgaz gibi gitmedi. Geri döndü ve "Canımı yakmak sana iyi gelecekse yak" dedi ve sarıldı. Ilgaz boşanmayı istemek yerine bunu yapsaydı diye çok düşünmüştüm. Bir gün içinde vazgeçmeseydi hemen. Ceylin canının yanmasına aldırmadan sevebilenlerden oldu hep. Ailesini de öyle sevdi. Daha önce Ilgaz Zafer olayını sakladığı, bunu can düşmanı Yekta'dan öğrendiği ve Kaya ailesinin babasını öldürdüğünü düşünmesine rağmen Ilgaz'ı bırakmayarak ve canını yakan Metin ve Çınar ile aynı binada Ilgaz için kalarak Ilgaz'ı da öyle sevdiğini gösterdi. Pars'a bile arkadaşım diyerek kucak açtı. Sanırım bu nedenle dizide merhamet ve vicdanına en güvendiğim de Ceylin oldu hep.
 
Fakat yine de tekrar ve tekrar Ceylin ve karanlık mevzusunu duyuyoruz. Kim apaydınlık dizide sormak istiyorum?
 
Ilgaz mesela babasının suçunu saklayıp, ona emekli maaşı bağlatmayı uygun görürken aydınlık mıydı? Zafer'in adını temizlemeyi bile düşünmediğinde karanlık değil miydi? Kendi kardeşi söz konusu olduğunda tüm kuralları çiğneyerek ve yetkisini aşarak kardeşini bıçaklayan adamı görmesek de hissettiğimiz şiddet içerikli bir sorguda sorgularken aydınlık mıydı? Ilgaz, Neva'nın suçunu sadece Yekta'yı tutuklatma kararı çıkarttı diye örttüğünde ve o masum adamı içerde bıraktığında aydınlık mıydı?
 
Pars mesela dizinin başında Ilgaz'dan intikam alma derdiyle gözü dönmüş, bu uğurda acılı bir ablanın açığını bulup onu mesleğinden etme derdindeydi. O zaman aydınlık mıydı? Kendi sağlık durumu ortaya çıkmasın diye Yekta'nın delil karartma suçuna soruşturma bile açmadığında aydınlık mıydı? Neva'nın suçunu örttüğünde aydınlık mıydı?
 
Neva mesela sırf nişanlısının yanına gelmek için masum bir adamı içeri attığında, bir aileyi mahvettiğinde aydınlık mıydı? Bu suçu parayla örtmeye çalıştığında aydınlık mıydı?
 
Kimse tamamen beyaz değilken Ceylin'e vurulan bu karanlık damgası büyük haksızlık değil mi? Önce hepsi Ceylin'in sınavlarıyla sınansın, onun geçtiği yollardan geçip yediği darbeleri yesin bakalım. Hala Ceylin kadar merhametli ve insan kalabilirlerse o zaman konuşsunlar.
 
Bu sitemlerimizi de ettikten sonra sezonun yeni bilmecesini sevdiğimi ve heyecanla yeni bölümü beklediğimi ekleyerek yazımı bitiriyorum. İyi ki döndün Yargı!
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER