Maraşlı: Aşk işte...

Maraşlı: Aşk işte...
Maraşlı 12. bölüm yazısında buluştuk. Bayağı bir konu birikti. Yazıya nerden başlayayım diye çok düşündüm. Çünkü genel hikâye ile ilgili fikirlerimi her yazımda belirtiyorum. Yani bölüm değerlendirmesi harici bir de hikâye/karakter üzerine konuşuyorum. Bu hafta Mahur ile ilgili bir şeyler yazacaktım ama dizinin bu bölümü buna müsaade etmiyor. Çoğu yorumdan MahCel olmayışı ile ilgili sitemler gördüm. Yazının başında belirteyim. Eğer MahCel yoktu diye sitemli bir yazı bekliyorsanız, üzülerek belirtmeliyim ki bunu bulamayacaksınız. Çünkü MahCel ve bölüm olması gerektiği gibiydi. Bunu yazının başlığından anlayabilirsiniz. “Aşk işte” dedim. Çünkü aşk, tam da bu bölümdeki gibiydi. Beklersin gelmez, gidersin üzülürsün... Yani ben beğendim bölümü. Keyifli okumalar...


 
Dediğim gibi bölüme geçmeden önce konuları bir toparlayalım... Mehmet İnce’nin Maraşlı olabileceğini hem bazı yorumlarda gördüm hem de kendim de düşünmüştüm. (Benim fikrim, olmadığı ama bununla ilgili teorilerim de var.) Çünkü bir eğlence alanında, hem istihbarat görevlisi “Mehmet İnce” var hem de istihbaratta görevli Hilal’in kocası/eski kocası ve kızı var. Yani bir tesadüf mü? Bu dediğim konu ile olaylar şu şekilde beliriyor.
 
Maraşlı’nın geçmişini çok az ya da hiç bilmiyoruz. Yani ne zaman Özel kuvveti bıraktı, ne zaman istihbarata geçti? Bunlar ilk sormamız gerekenler. Hatırlarsanız Hilal, 3 yıllık operasyonu mahvettiği gibi bir şeyler söylemişti. Yani Mehmet İnce ile istihbarat 3 yıldır Türeller’in evinde yaşayan ve kötü işler yapan kişiyi araştırıyordu. Ve Necati (?), Mehmet İnce’nin ölüm emrini verdi. Böylece Zeliş vuruldu, istihbarat operasyonu değiştirip Maraşlı’nın içlerine sızmasını istedi.
 
Peki, bu teorimi çürüteyim.
 
Eğer “Mehmet İnce” ile Maraşlı ile aynı kişi olsaydı, 12 bölümdür izlediğimiz sorgu sahneleri, Hilal’in Maraşlı’ya “6 aydır tüm aileyi izledin.” demesi tam bir mantıksızlık oluştururdu. Eğer Maraşlı, Mehmet İnce olsaydı, zaten aileyi araştırdığı için, niye bir daha araştırsın değil mi?.. Dediğim gibi bu konuda böyle bir şey olacağını düşünmüyorum...
 
Bir de Maraşlı, Türeller’in evine; saldırıyı yapanları bulmak için girdi. Peşinden Mahur ve Savaş ile ortak bir noktada buluştular. Maraşlı, Türeller’in evinde konuştuklarını, Savaş’tan duyunca ve Savaş’ın saldırıyı yapanları araştıran savcıyı öldürmesi üzerine anladık ki Savaş’ın evde bir ortağı var. Eğer Mahur, Savaş’ın fotoğraflarını çekmemiş olsaydı, Necati ile Savaş intikam almaya başlamayacak mıydı? Yani takıldığım nokta, olayların ilk başta tesadüf gibi gözüküp ama öyle olmadığı. Fakat tesadüf olmayınca daha bir sistemli oturtmak gerek hikâyeyi... Necati ile Savaş, ‘Mahur, bizimle ilgili fotoğraflar çekti, biz de intikam almaya başlayalım mı dediler?’ Umarım ilerde bu konuya bir açıklık getirilir.
 
Biraz da bölüme bakalım...
 

 
>Mahur, Celal’i bekledi fakat Celal intikam peşindeydi. “Prensip meselesi.” demişti. Celal’in ve Mahur’un yüzlerinden, içlerindeki üzüntü çok iyi anlaşılıyor. Ağaçtan düşen yaprak rüzgâr ile savrulur ya, ikisinin de hangi yöne savrulacağı belli değildi...
 
Bir önceki bölümde, Mahur vurulmuştu ve kim kurtaracak diye merak ediyorduk. ‘Ya Savaş’tır ya da istihbarattır.’ dedik. Fakat istihbarat her zaman olduğu gibi iş işten geçtikten sonra olay yerinde bitiveriyor. Örnek: Bu olay, Savaş’ın şirketi aldığını Maraşlı’dan öğrenmeleri vb.... İstihbarat, bu bölüme kadar hiç gücünü gösteremedi. Bu bölümde de Maraşlı’ya eziyet ederek bunu gösterdi. Yani eğer Hilal’in kızı Maraşlı ile yaşıyorsa, yaşadıkları yerin çok iyi korunması lazım(dı)... Artık Maraşlı’nın evine terör ile bağlantılı biri de geldi, tam oldu. Kızı ile yaşarken, operasyonun içinde olması çok tehlikeli bir durum. Hilal beklediğim gibi bu durumu çözdü.
 
Necati, Allah aşkına İlhan ve Behiye sana ne yaptı da onlara böyle zarar veriyorsun! Anladık onlara değer vermiyorsun. Fakat sen baban için babana zarar verecek kişiyi    -Ömer’in gerçek baban olduğunu bilmeden- öldürdün. Yıllardır bir intikam derdin var, git adam gibi Aziz’le uğraş. Diğerleri masum... Necati’nin düpedüz bir kötü adam olmasını istemediğimi hep belirtiyorum. Biz çok izledik, düz kötü adamları. Umarım bambaşka birisindir... Ve Mahur’a gerçekten değer verdiğini 11. bölümde gördüm/k.
 
Bir de “Mutlu” hikayesi var. Benim anladığım Aziz; Mutlu’ya, Ömer’in arabasına uyuşturucu koyduruyor. Peşinden olayların devamında, 10 yıl önce bu adamı Savaş ve Necati buluyor. Ve öldürüyorlar. Burada büyük ihtimal Aziz’i öğrendiler. Benim merak ettiğim, Necati ve Savaş’ın intikam için bunca yıl niye bekledikleri... Bu konudaki fikirlerinizi yorumlara bekliyorum.
 
Hilal ile Maraşlı konuştu ve operasyon daha başka ve mantıklı bir boyut aldı. İlk baştaki hikâyeyi, konuyu tam anlayamadık. Amaçları Türeller’in evindeki kişiyi bulmaktı ve bu gizemi açarken çok kafa karıştırıcı adımlar attılar. Bu adımların bazı noktalarını ben anlayamadım. Fakat hikâyenin, gizemin biraz çözülmesini bekliyorum. İleriki yazılarda daha detaylı değinirim.
 
İlhan’ın yaşadıklarına üzülüyorum. Fakat karakterin tavrının ve söylemlerinin mantıklı bir çerçevede yazıldığını düşünüyorum... Firuzan’ın hikayesini çok merak ediyorum. Kendinin bir çıkarı olduğu çok belli. Tek derdi para mı? Ya da istihbarat veya bir başkası ile bağlantılı mı? Bu konudaki fikirlerinizi de yorumlara bekliyorum.
 

 
Ve Maraşlı, görevinin bir bölümünü başardı, evin içinde aradıkları kişiyi buldular. Bölümü izlerken, acaba Maraşlı mı Necati’yi, Necati mi Maraşlı’yı önce bulacak? Diye bir heyecan oluştu. Necati, Maraşlı’yı biraz çözdü ama tam da emin değil. Fakat Maraşlı’nın Necati’yi bulması ile yeni maceralar bizi bekliyor. Benim fikrim bu durumun öğrenilmesi erkendi...
 

 
MahCel
 
- Bayan
- Hâlâ mı bayan?
Kesinlikle hâlâ mı bayan Maraşlı?  “Güzelim benim.” demiştin. Bak, böyle güzel kelimeler var. Fakat devamında kendini affettirdi. “Mahur, çok güzel bir isim.” diyerek. ^^
 
>
 
Mahur’un not bırakması, her gün Celal’i aynı yerde beklemesi, sanki yıllardır görüşmeyen aşıklar gibi bir hissiyat verdi. İşte bu yüzden bu bölümü beğendim.
 
MahCel hayranları, bu bölümde Mahur ve Celal’in hiç sahnesi olmayışına -hayal hariç- üzülüp, sitem etmişlerdi. Benim de çok sevdiğim bir çift. Fakat ben bu konuda üzülmedim, hatta mutlu bile oldum. Çünkü aşk ile ilişki bambaşka bir şeydir. Eğer Maraşlı ile Mahur için her şey yolunda gitse, hem bir tadı olmaz hem de hikâye ilerlemez. Bölümün bu durumunu beğendim. Peki bir de Hilal tarafı var tabii.
 
Hilal ile Maraşlı’nın geçmişini bayağı merak ediyorum. Çünkü hem hikâyeyi hem de MahCel’i bağlıyor. Niye ayrıldılar, Maraşlı’yı istihbarata o mu aldı? Bunlar benim ilk takıldığım konular.
 

 
“Bir ateşe düştüm” şarkısı eşliğinde, Mahur; Maraşlı’nın evine gitti. Hepimiz biliyorduk ki fragman ile dizi bitecek, öyle de oldu. Mahur hem Celal’i hem Zeliş’i hem de aralarındaki bağı özlemişti. Aradan geçen 20 günlük süre, özlemi de beraberinde getirdi. Baştan başlamak değil belki ama daha olumlu devam etmek için çaldı kapıyı. Ve kapıyı Hilal açtı... Üzüldüm fakat demin de dediğim gibi, kolay aşk yoktur. Buda MahCel’in zorluğu...
 
Not: Bu hafta Maraşlı’nın bölümü, Burak Deniz’in Cocid-19 olması sebebiyle yok. Burak Deniz’e geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
 
Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER