Hayat dediğimiz şey bir
zaman yolculuğu aslında; Dün, bugün ve yarın. Bugün yaptığımız şeylerin sebebi
aslında dünde saklıdır. Bugünümüzü anlamak için geçmişimizi bilmek gerekir,
çünkü zaman bizi bugüne hazırlar. Hafıza kaybı bir insanın kimliğini kaybetmesi
gibidir, bellek kaybı ile zamanda yitmişlerdir. Halbawachs; ‘Bellek olmasaydı ve geçmişi hatırlamasaydık zamanın içinde
bulunduğumuzun ve bu süreç içinde bir yerden başka bir yere taşındığımızın
bilincine varabilmemiz mümkün olmazdı’ der. Serkan, bir yıl boyunca uyumuş
ve hiç bilmediği bir zamana uyanmış biri aslında.
Uyandığında çevresindeki her
şey değişmişti ve o da tam bu sebeple tek değişmediğini düşündüğü Selin’e
tutunuyor. Ait olmadığını düşündüğü bir zamanda yaşıyor ve belirsizliği yok
etmek için de acele ve plansız bir şekilde kendine bir düzen kurmaya çalışıyor.
Serkan; kafası karışık, Eda’yı merak eden ama bu merakın peşinden giderse
kontrolü kaybedeceğini düşünen, tanıdık birine tutunma ihtiyacı duyan,
gölgeleri adımlarından daha büyük bir çocuk aslında.
Serkan ile Selin’in
ilişkisinin mantık üzerine kurulu olduğunu biliyorduk zaten; Serkan çocukluktan
beri tanıdığı, iyi anlaştığını düşündüğü ve her dediğine evet diyen ve onun
düzenine uyduğu için Selin ile birlikteydi. Kazadan sonra Selin’in ona verdiği
destekten dolayı şimdi de minnet duygusu ve tutunma ihtiyacı da eklenince
Selin’e eskisinden daha farklı davranıyor. Selin bu filmi daha önce seyrettiği
için nasıl davranması, Serkan’ı nasıl manipüle etmesi gerektiğini biliyor. Ama
muhtemelen kibrinden dolayı, kendini tercih edilen yani bu savaşın kazananı
olarak görmek istiyor ya da en azından kendini buna inandırıyor. Eda ve Serkan
arasındaki aşktan korktuğu için de bir an önce evlilik ile kendini güvence
altına almak istiyor. Ama aşk Serkan’ın bünyesini ele geçirdiğinde, gerçekliği
olmayan bu ilişki yıkılacağından çok üzülecek. Çünkü aşk ile birlikte Serkan,
belleğini ve kimliğini tekrardan kazanacak.
Ne yazık ki; hayat ve aşk
her zaman çok adil değil, bu sebeple de bu hikâyenin en çok üzüleni hak
etmediği halde Eda. Ama o savaşçı bir kadın, dut ağacından düşüp hemen ayağa
kalkan cesur bir kadın. Her durumda mutlu olmasının, halen gülmesinin sebebi de
bu. Ama işte bütün umutlarınızın tükendiği bir an vardır, kalbinize bir ok
saptanmıştır ve artık yolu sonlandırmaktan başka bir çareniz yoktur. Eda,
Serkan’ ı değiştirmek için çok çaba sarf etti, ama artık aynı yolu yürüyecek
umudu ve inancı kalmadı. Eda, tüm umutlarının tükenmesi ile aslında hiç
yapmayacağı şeyi yaptı. Aslında kendince yine kurban olmaktansa savaşçı olmayı
tercih etti.
Ben genel olarak bölümü
çok sevdim. Hafıza kaybı gibi klişe ve abartılı bir durumu bu kadar gerçek bir
şekilde yansıtmaları çok güzeldi. Selin’e sinirlenirken, Eda ve Serkan’a
üzüldüm. Ve işte en çok da bu sebepten yani bana izlediğim hikâye gerçekmiş
gibi, bu duyguları hissettirdiği için çok sevdim.