Outlander: Gerçekten isteyenlere hayat mutlaka ikinci bir şans sunar

Outlander: Gerçekten isteyenlere hayat mutlaka ikinci bir şans sunar
Hepimiz, hayatın bir deniz misali akıp gittiği bir döngüde yaşıyoruz. Bir şeyler için çabalıyoruz, bir şeyler için mücadeleler ediyoruz ama hayat bize rağmen kendi dengesinde akıp gidiyor. Ama bir şeylerin değişebileceğine, bizler için yepyeni kapılar açılabileceğine inandığımız an önümüze birçok yeni yol, yeni yön çıkabiliyor. İçinde sıkışıp kaldığı hayatında kendisine yeni bir şans yeni bir mucize arayan bir kadının hikayesine odaklanan Outlander, tam da hayatın bu döngüsünü anlatan bir dizi.
 
Yer yer fantastik yer yer mistik zamansal yolculukları merkezine aldığı eserleriyle tanınan yazar Diana Gabaldon’un kitaplarından ekran önüne uyarlanan Outlander dizisi, farklı konusuyla ve anlattığı hikayeyle kendisine büyük bir izleyici kitlesi edinmiş durumda.
 
Evli ve bir savaş hemşiresi olan Claire Randall, eşi ve işi arasındaki döngüde hayatını sürdüren oldukça güzel bir kadındır. Hemşirelikteki başarısı özellikle bir savaş hemşiresi olarak oldukça sağduyulu ve bilgili oluşuyla herkesi kendisine hayran bırakmaktadır. Öğretim görevlisi eşi Frank Randall ile tam da düşlediği hayatı yaşadığına inanan Claire, zamanla içinde bir yerlerde bir eksiklik derin bir boşluk olduğunu hissetmeye başlar. Eşiyle çıktığı bir gezi sırasında tam da ay tutulması zamanında birçok kadının bir ayin yaptığına tanık olur. Ve bu ayin bir türlü aklından çıkmaz. Kafasındaki sorulara cevap bulmak için o kadınların peşine düşer ve kendini bir anda 1743 yılının İskoçya’sına ışınlanmış halde bulur. Orada, Kuzey İskoçya’da Jamie Fraser ile tanışır, bu tanışma ile Claire hayatı boyunca nedenini anlayamadığı o derin boşluğu da doldurmaya başlar.
 
Jamie, Kuzey İskoçya’nın en tanınan ailelerinden birinin yeğenidir. Ve herkesin kılıcından korktuğu cesur bir savaşçıdır. Annesinin ve dayılarının ona sunduğu zenginlikleri değil çabalayarak elde ettiği bir hayatı yaşamak isteyen Jamie, katıldığı her savaşta bulunduğu her cephede büyük başarılara imza atmıştır. Atı üzerinde oradan oraya savrulduğu hayatında gerçek aşkı arayan Jamie, Claire ile aşkın da bir çeşit savaş olduğunun farkına varır. Deli gibi sevdiği, gelecekten gelmiş bir hediye olarak gördüğü bu kadını korumak, onu her tehlikeden uzak tutmak için çabalayan Jamie, Claire’nın mutlu bir hayatı olması için gözünü karartmaktan da asla çekinmez.
 
Farklı zamanların aşkla birbirine bağladığı bu iki insan imkânsız gibi görülen birçok şeyin en mümkün halleri gibidirler. Jamie, hayatının aşkı Claire olan sevgisini şöyle tanımlar:
 
“Kalbim seni ilk gördüğüm andan beri sana ait, ruhumu ve kalbimi senin ellerine teslim ettim, onların orada güvende olduklarını biliyorum…”
 
Outlander, aşkı ve zamanlar arası yolculuğu ana hikayesine almanın yanı sıra, 18. Yüzyıl İskoçya’sı hakkında da bize bilgiler sunuyor. Claire’nin ayinlerine tanık olduğu o kadınlar özellikle İskoç kültüründe çok eskilerden beri var olan, “duruidler” olarak bilinen kadın rahipler. Bu kadınlar, rahipliğin yanı sıra şifacılık, alimlik, büyücülük gibi yeteneklere de sahipler. Güneş ve ay tutulmaları zamanında yeteneklerinin doruklarına ulaşıyorlar ve gerçekleşmesi muhtemel olan kehanetlerde bulunabiliyorlar.  Bunun yanı sıra asıl yaşamı 1945’te olan Claire, İskoçya’ya ışınlandığında da kendini şifacı olarak tanıtıyor. Bu şifacılık bizi alternatif tıbbın köklerine götürüyor. Lavanta yağının ağrı kesici etkisini, nane yağının mide hastalıklarını iyileştirdiğini, müge çiçeğininse ağır müdahale gerektiren yaralarda uyuşturma amaçlı kullanıldığını görüyoruz. O zamanların bu kültürel birikimi, bugünlerimizin bitki bilimi konusunda temelini oluşturuyor. Yine 18. Yüzyılın İskoçya’sı erkek egemenliğini savunan bir İskoçya. Claire gibi yaptığı işte başarılı kadınlar bağnaz rahipler tarafından cadı ilan ediliyor ve klişe tarafından da ölüme mahkûm ediliyor. Dizi bu dinsel yozlaşmayı da en şeffaf boyutuyla izleyiciye sunuyor.
 
Dizinin güzeller güzeli hemşiresi Claire’ye Catriona Balfe hayat verirken cesur ve heybeti bol savaşçımız Jamie Fraser’a ise Sam Heughan hayat veriyor. Başarılı aktörün Jamie Fraser rolünü bu kadar güzel sırtlamasında kendisinin de aslen İskoç oluşunun büyük katkısı var. Anlayacağınız yakışıklı aktör oyunculuk hamurunu doğduğu toprakların mayasıyla yoğurmuş!
 
Aşkın, mucizelerin, savaşların iç içe geçtiği bu dizi yeni başlangıçlara, aşka, ikinci şanslara inanmayanlara ve her daim umutsuz olanlara bir cevap niteliğinde. Eğer gerçekten isterseniz hayat size mutlaka ikinci bir şans sunar yeter ki buna inanmaktan vazgeçmeyin!
 
Vakit ayırıp yazımı okuyan herkese sonsuz teşekkürlerle.. Mucizeleriniz de, şansınız da, aşkınız da çokça olsun…



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER