Hoş geldin Ali Vefa.
Farkındalıkları aşılara koyup enjekte etsek yine de bünyede
tesirini göstermeyecek binlerce vatandaşa sahip ülkemde; geri kalan yurttaşlar
adına dizinin uyarlanacağını duyduğumda çok sevinmiştim. Hani hem de böyle bir
televizyon dönemi içerisinde; bu fikirde bir şeyi izleyicimize sunalım diye
düşünen, teşekkür edilmesi gereken tüm kişilere naçizane teşekkür ediyorum.
Tabii ki Türk Televizyonu içerisinde izliyoruz: içinde
şahsen benim izlemek istemeyeceğim türden entrikalar, efendim onlar bunlar
olacaktır. Ama benim ucundan tutunduğum kısım; bir tuğla koymak.
Mesela ana konunun sağında solunda türlü entrikalar dönse de
benim için Fatma Gül’ün Suçu Ne dizisi, bir tuğla koymuştur. Kimisi için kim
bilir belki ev yapmıştır. Başka bilmediğim dizilerde de vardır ama benim
izlediklerimden down sendromlu bir birey oyuncusuna sahip olarak, Sudan Bıkmış
Balıklar dizisi bir tuğla koymuştur. Darısı Mucize Doktor’umuza.
Bölümü ilk
izlediğimde Azerice ifade etmek isterim; tüylerim biz-biz oldu. ^^ Benim mi
duygu yüklü anıma geldi diyerek Twitter’a baktım, dedim hay senin duygu yüküne
herkes ağlayarak izlemiş.

Nasıl güzeldiniz sayın Taner Ölmez Bey. Vallahi her
sahnenizde çerez tabağından bir Antep fıstığı yedim bir kaju.
Ah be Ali Vefa, daha nasıl umut ışığı olacaksın bana. Berbat
bir ev ortamında büyü, önce senin için pek değerli tavşanın göçsün sonra beni
en çok o severdi dediğin abin, dahası hayatın sayısız zorlukları. Ama sen kalk ‘kimse vaktinden önce cennete
gitmesin’ hikayenle doktor ol yahu. Utandım, küçücük şeyi dert edinip dünyayı
başıma yıktığım için; ülkemdeki, dünyadaki Ali Vefa’lardan.
Bir The Good Doctor izleyicisi olarak tabii ki beyin diziyi
izlerken ister istemez karşılaştırma yapıyor. Ama tüm dizideki
karşılaştırmalara sadece Ali Vefa dahil olmadı. Taner Ölmez’in içselleştirmesi
ile izleyenin içine sinerek izlemesi şart olmuş.
Hazır karşılaştırma mevzusuna girmişken TGD’un rengi daha
soluk daha sonbahar tarzında. Bizim dizi rengarenk. E haliyle müziklerde daha
eğlenceli olmuş ba-yıl-dım, çerezden şekerli leblebileri kaptım hep. İki dizide
de turşu konusunda hemfikirler, orada sandviç seviyordu sanırım karakter,
Ali’miz dönerci tabii! Yahu dönere turşu mu koyuyorlarmış?
Diziyi insanın hissederek, anlamayarak izlememe şansın yok.
Havaalanında olsun acilde olsun o rahatsızlığı yaşattı bize. Yani resmen
kafamıza vura vura otizmli bir bireyin dertlerini öğrettiler. Kalabalıkta belki
de ‘bir de yolun ortasında dikilmiş duruyor şuna bak’ diyerek yanından
geçebileceğim birinin ‘aşırı hassas ve aşırı duyarlı’ olabileceğini öğrendim. Yardım
etmek için dokunmamın aslında onun için iyi olmadığını, göz teması
kuramamamızın beni duymadığı, dinlemediği anlamına gelmediğini .
Biraz konuk oyuncularımızın oyunculuğuna takılır gibi oldum
ama takılmadım. Efendim diğer karakterlerimizin de derinliklerine gireriz diye
umuyorum ileride. Bu bölüm çerez tabağımdan renksiz nohutlar payımdaydı.
“Siz sanıyorsunuz ki karşınızda bir tek Ali var.
Yanılıyorsunuz binlerce otizmli genç var sizin karşınızda, dışarılarda bir
kapının arkasında bekliyorlar. Açalım o kapıyı buyur edelim içeri. Yılmayın
diyelim hayallerinizden vazgeçmeyin. Kendinizi eksik hissetmeyin.
Yapabilirsiniz. Sizin de bir şansınız var bu hayatta. Sizin de herkes gibi
yaşamaya hakkınız var diyelim.”

Daha üstün beceriler diyebilir miyiz hocam? Kötülük
düşünmemek gibi, unuttuğumuz saf duygular gibi..
Adil hocamızı aldım kalbime koydum. Otizmli birey
farkındalığının yanında, otizmli bireye yaklaşım farkındalığımız ol sen emi.

Gördüğüm en olmamış çift
En hafif tabiri ne olur ne olur. Normale aşık bir de Ferman
doktorumuz varmış, sonradan evirileceğini umduğum. Yahu sen kendin görmedin mi ameliyatta
çocuğun hayatını kurtaracak fikrin Ali’den geldiğini, çocuk bebeği kurtardıktan
sonra Nazlıyı tebrik ettin bu herkesin yapabileceği bir şey değil dedin. Nazlı
da fikir Ali’nindi dedi. ?_? Elindeki rübik küp gibi beynindeki neden-sonuç
ilişkilerini de çözemiyorsun anlaşılan. ‘Benden öğreneceğin tek şey neden
cerrah olamayacağın’ dedin bir de ya yuh. Halbuki sana da Adil Hoca kol kanat
germiş ama. Ali’ciğimiz hatırlatır sana insanlık merak etme.
Amerika versiyonunda böyle basına sızan görüntüler yoktu
sadece kurulun önünde konuşan karakterin konuşmasıyla işe alınmıştı diye
hatırlıyorum. Ama özellikle son dönemde hukuki sonuca ulaşmış bir olayın Twitter’da
gündem olmasından sonra tekrar bir adalet tecellisi görüyor oluşumuz; Ali’nin
de hastanenin reklamını yaptığını düşündüklerinden sonra işe alınmasını artık
olağan karşılattırıyor. Öyle işte oy çokluğuyla reddedilen doktor pr sayesinde
alınıyor. Bu da artık garip gelmiyor.

Ferman doktordan sonra geldin burada Ali Vefa’yı teselli
ettin, ne yapalım seni de seveceğiz artık tatlı qıs
-İlk gördüğünde bana kötü davrandın, sonra iyi, şimdi daha
iyi. Hangisi gerçek?
-Gerçek bu.
-Öncekiler sahte miydi?
Buradaki diyalog çok çarpıcıydı
bana göre, çok da olağan. Yani o kadar benim kuracağım tarz bir diyalogdu ki
Nazlı’nınki, Ali Vefa’nın Nazlı’ya sözlerinden bana söylüyormuş gibi utanç
duydum.
-Ben tuhafım o yüzden mi kafan karıştı? Önemli değil ben
alışığım.
Normal. Normal
ne acıyarak ne üzülerek ne, ne, ne, ne? Sadece normal olmalıyız.
İlk bölümden neler kattın bana sevgili dizi, artarak devam
etmesini canı gönülden istiyorum.
-Kaç nefes tükettim sizin için, demek ki sizi önemsiyorum. Teşekkürler.