Daha onları birlikte izlediğim ilk anda; yaşadıklarıyla allak bullak olmuş Deniz, diğer memurların aksine şefkatli bir ses tonuyla sorularını soran Murat'a cevap verirken; buradan bir aşk hikayesi doğsun istemiştim. Mahkum-gardiyan aşkı çok çatışmalı ve fazlasıyla gerçek imkansızlıklarla dolu, diziye çok şey katacak bir hikaye olurdu zira. Sonraki sahnelerle Murat'ın evli olduğunu öğrenince, ufak çaplı bir hayal kırıklığı yaşasam da bölüm sonunda Nihal'in ölmesi ve suçun Deniz'e kalmasıyla istediğim aşk hikayesinin doğacağını anladım ve benim için MurDen resmen var oldu. (Biraz sosyal mecralarda dolaşınca MurDen/DenMur şeklinde iki farklı kullanım gördüm ama ben oyumu bundan yana kullanıyorum.)
Evet, benim için MurDen başından beri vardı. Şimdiye kadar hiç ben buradayım diye bağıran bir hikaye olmadı ama özellikle Murat, Nihal'i öldürenin Deniz olmadığına inanmaya başladıktan sonra yavaş yavaş olgunlaştı hikayeleri. Bir ölüm sonrası yeniden aşık olma hikayesi olduğundan, çok küçük ve dikkatli adımlarla ilerlemesi gerekiyordu hikayenin, öyle de oldu. Önce birbirlerine güvendiler; hem de cezaevi gibi kimsenin kimseye güvenemediği bir yerde, biri mahkum diğeri memurken. Sonra aynı acıyı paylaştılar; Murat ailem dediği karısını kaybetti, Deniz ailem dediği kızını. Acıları benzerdi ve acılarını paylaşırken dost oldular. Zorlamadan, çabalamadan bir bağ oluştu aralarında. En çok bunu sevdim belki de; onca olayın, kaosun içinde farkında olmadan bağ kurdular.
Son bölümde Murat, hayatının en zor tercihlerinden birini yaptı belki de. Mezarlıkta Deniz'i bulduğunda mantığının doğrularıyla duygularının doğruları arasında kaldı ve duygularının doğrularını tercih etti, Deniz’in yanında oldu, hem de kendini ateşin ortasına atma pahasına.
Hayatının en zor tercihlerinden biri olsa da, o mezarlıkta bu tercihi yaparken fazla tereddüt etmedi Murat. Çünkü bence tercihini zaten çok önceden yapmıştı, çok daha önce Deniz'i tercih etmişti. Kudret'in tayfası öldüresiye dövdükten sonra ayaklanan Deniz'i yemekhane kapısında gördüğünde yüzünde oluşan belli belirsiz gülümseme ile tercihini yapmıştı mesela. Günler süren uykusuzluktan sonra Deniz'in omzunda huzurla uyurken tercihini yapmıştı. Sadece farkında değildi. Farkında olmadan tercihini yapan sadece Murat değildi elbette. Deniz de cezaevi aracında hastaneye giderken bileklerindeki kelepçeyi çözen Murat'a bakışlarıyla tercihini çoktan yapmıştı.
Ailem dedikleri insanları kaybeden Murat ve Deniz, aile olarak birbirlerini seçtiler bile. Şu yaşadıkları kaos biraz durulur da durup bir içlerine bakabilirlerse onlar da fark edecekler belki de, belki de çok daha fazla şey yaşamaları gerekecek fark edebilmeleri için, bilmiyorum. Son bölümde yaşananlar hikayelerindeki dönüm noktalarından biri bence ve açıkçası başından beri hiç beklediğim gibi ilerlemeyen hikayeleri bundan sonra nasıl ilerleyecek merakla bekliyorum.
Konuyla ilgili küçük bir not olarak; Murat'ın Deniz'i korumayla ilgili geliştirdiği reflekse karşılık, Deniz'in de artık bu olaylar içinde Murat'ı koruma refleksi geliştirmesini istiyorum.
Konuyla alakasız not: Geçen hafta yazamadığım için bu hafta yazacağım; Melis Müdürümün (Evet, o bizim gönlümüzün müdürü.) geri dönüşüne, hem de gizli bir görevle karizmatik biçimde dönüşüne, acayip mutlu oldum! Ayrıca Deniz Barut çok güzel.
Okuyan gözlere sağlık, hepinize iyi seyirler dilerim.