Bizim Hikaye: RahDen'de bu hafta; Uzlaşmaz iki kalp

Evet, burdan sonra gerilim dolu sahneler başlıyor. Korku içinde izledim. Kızım, sen bizim bu Deniz’i tanımıyorsun tabii ki. Âşık olduğunu kabullenemediği ex hademesine laf atmak da ne demek (iyi ki yaptın bu arada tatlı kız)? Kesecek, hepinizi testereden geçirecek, Jigsaw gibi ‘I wanna play a game.’ deyip parça pinçik edecek. Salt Bae nedir bilir misin sen? Öğreneceksin yakında. Rahm-et sen de öğreneceksin. Kan görüyorum hocam, vahşet görüyorum. Onlar nasıl bakışlar Deniz? Ben bacak bacak üstüne atarak izliyordum, korkudan ayağa kalkıp hazır ola geçtim.
 
Öfkeyle Rahmet’e bakıyor bir de gözlerini dikmiş. ‘Ne yapıyorsun sen?’ der gibi. Rahmet okuyacaktı burda ya, planlarımız arasında Rahmet’e rahmet okumak yoktu. Olayı yanlış mı anlamışız yine?
 
“Evet, Deniz Hanım. Cevaplar benim yüzümde yazmıyor herhalde. Kağıdınızla ilgilenin lütfen.” Kız ilgilenebilse ilgilenecek de…

“Kalacağız valla ya.”

“Yani, hayattaki tercihlerinin sonucuna katlanmayı öğrenmiş olursun en azından değil mi?” Bu laf Deniz’e geldi sankim. Sankim değil, direkt ona geldi. Canım Rahmet. :(
 
“Sizinle mi bakacağız?” Deniz’in yok artık dercesine hırsla arkasına yaslanması. Patlayacak, sınıfı da aleve verecek. Çok gerildim, gitmek istiyorum. Telefon joker hakkımı kullanabilir miyim? 155’i çevirin.
 
“Uzun uzun yazayım o zaman.” Önce kıza bakıyor. Sonra Rahmet’in kıza gülümsediğini görüyor. ‘Hıh’ diyerek kafasını geriye atıyor. Dayanamıyor çünkü. Hırsla ayağa kalkıyor. Evet, evet Deniz Çelik kıskançlığından, sınıftaki bir öğrencinin Rahmetle konuşmasına dayanamamasından sınavı terk ediyor. Rahmet’in kıskançlıktan kendini soymasıyla kapışabilir bu.
 
Rahmet’in dosyayla Deniz’i durdurması peki? Kral hareket!
 
“İlk yarım saat kimse çıkmayacak dendi. Geç yerine.”
“Durdur hadi.”
 
Yok efendim mutlulukmuş, mutlu olmakmış, bla bla bla. Laflara bak. Biz şarjörümüzü doldurduk. Geçen bölüm bizi en az beş altı hafta götürür. Bu hallerini yeğlerim o hallerine. Sexual tensionla karışık, gerilim ve korku filmi efekti. Çok acayip bir şeysiniz siz ya. Hocam bu kıskandırma olayı çok güzel. Bu Deniz’e bayıldım ben. Kıskandıralım biraz daha. Ohh…
 
İmdb 10, Gerilim dolu sahneler de son sahneydi. Işıkları kapatıp izle, izleyemezsin. Ben şimdi anladım neden RahDen sahneleri gece 23.00’ten sonra yayınlanıyor. Kafamda oturdu yani. Elimi tutar mısınız?
 
“Bana bak Rahmet, eğer seni bıraktım diye intikam almaya çalışıyorsan adam gibi kendi işini kendin hallet.”

“Sen çok yanlış anlamışsın. İki gün takıldık ettik diye senden intikam alacak halim yok herhalde benim. Eğlendik bitti.” Hiii!!! Rahmet için ellerimizi semaya açalım. Sen de nasıl bir King oldun öyle? Aferin! Favorim sensin bu bölüm.
 
Kız çantayı falan masaya çarptı. İyi, kafasına çarpmadı çocuğumun. Matematik dehası beynini de patlatabilirdi. Kafa patlatmak acaba burdan mı geliyor?
 
“Yapma Rahmet ya. Sen giderken ben dönüyordum. Eğer yapacaksan daha yaratıcı bir şey bul. Bu mu yani? Bunu mu buldun? Bu şekilde mi benim canımı acıtacaksın?”
 
Queen ağladı ağlayacak. ‘Beni gör.’ sessiz çığlığıyla kantinde o kahveyi yere döken kız bu. O zamanlar anlam veremediği bir hademeyeydi bu sessiz çığlığı. Şimdiyse aynı çığlığı atıyor. Ama bu sefer âşık olduğu adama. Bu sefer sessiz değil o çığlık. Dolan gözlerinde. Titreyen sesinde. Ve sözlerinde. Demek onun seni umursamamasının canını acıttığını kabul ediyorsun. Dikkat et, aşk itiraflarına bir yenisini daha ekliyorsun farkında olmadan. Ağlamamak için aldığın derin nefesin verdiği acıyı ben göğüs kafesimde hissettim. :(
 
“Bittiyse çıkabilirsin. Her öğrenciye bu kadar vakit ayırırsam ben burda kendi işimi halledemem değil mi?” Rahmet durmuyordu. Devam ediyordu. ‘Her öğrenci’ ifadesiyse Deniz’in kalbine yeni bir ok daha saplıyordu. Ağlamaklı halden tekrardan o güçlü kadın ifadesine geçiş, üstten bakışla ‘öyle mi’ dercesine acıyla hafif bir sırıtma ve hırsla dağıtılan bir masa. Ne çok duygu geçişin var Deniz. Rahmet’in sonda attığı bakış peki? Biz bu halinize bayılıyoruz da, bir o kadar da can yakıcı ama haliniz.
 
“Öldüreceğim onu ya anladın mı mahvedeceğim. Yok edeceğim. O daha benimle uğraşmak ne demekmiş görmedi. Ya inanamıyorum ya kimse bana böyle davranamaz. Kimse buna cesaret edemez.” Kimse sana mı böyle davranamaz yoksa âşık olduğun adam mı sana böyle davranamaz?
 
“Umrunda değilmişim bir de. Kendi silahımla beni vuracak aklınca sıra.” Gerçekten de Rahmet senin dengeni bozuyor Queen. Çarp 100 falan kontrolden çıkmış durumdasın. Kendini gizleyemiyorsun. Demek silah olarak Rahmet umrunda değilmiş gibi davranıyorsun. Ufak bir tavsiye sana, savaşa gireceksen elindeki silahı böyle ulu orta belli etme. Bu savaşta kullanabileceğin bir ‘hademe’ kelimesi de yok artık. Senin işin çok zor ya. Bunun peşine kızlar falan da takılırsa üff üff… Rahmet’in tüm bunları canını yakmak için söylediğini bilmesine rağmen yine de canının yanmasına engel olamaması peki Deniz’in?
 
“Savaş istiyor. İyi, savaşalım o zaman. Bakalım hangimiz sağ çıkacak?”
 
Evet, bu bir savaş. Ama çok farklı cepheler bunlar. Rahmet, Deniz’e âşık olduğunu kabul etmiş durumda. Onun savaşı aşkı için. Kendisine âşık olmadığını düşündüğü bu kadına duyduğu aşk için savaşıyor Rahmet. Deniz’in savaşıysa çok daha farklı. Onun savaşı aşka karşı. Kendine karşı. Bir zamanlar Rahmet’in başımıza bir kanatlıyı sarmak uğruna kendine karşı verdiği o savaşı şu an Deniz veriyor. Asla yapmayacağını düşündüğü bir hata olduğuna inandığı aşka karşı veriyor savaşını. Rahmet’in işi zor. İşi zor çünkü boğulduğu bunca anı içinde nefes almayı unutmuş durumda. Ahh o flashback nasıl bir sahnedir? Nasıl şapşik, nasıl tatlış… Bozuk para ve fındıkla kart oyunu oynamak mı? Deniz’in üzerinde tüm ahlaksızlığıyla Rahmet’in gömleği… O toka detayının Rahmet’in kalem kutusunda olması. Bu 15 günde olanlar için ayrı bir mini dizi talep ediyorum. Gün gün, saat saat, dakika dakika, saniye saniye, salise salise bizlere gösterilmeli bence. Ne olur ya, lütfen. Canım Rahmet kendini yine içkiye vuracaktı da babası geldi. Ah ah Fikri Efendi o yatakta neler olduğunu daha biz iki dudak meraklısı ahlaksız çift seviciler öğrenemeden üzerine yatmak nedir? Yani o ayrı evi tutmaya devam ettiğimize göre bence başka şekilde de değerlendirmeliyiz. Muhallebi kaşıklamaya da okeyim ben. :)
 
Deniz’in işiyse daha da zor. Daha da zor çünkü önce kendisiyle verecek bu savaşı. Şey diyebilirsin belki, Deniz kaç farklı kombinasyonda aşk itirafı yaptı diye. Sence Deniz bunun farkında mı? Ya da daha da önemlisi sen Deniz’in Rahmet’i Derin dedi diye bıraktığına inanıyor musun? Bence mesele daha derin (söz oyunları da yaparmış).
 
Derin falan değildi esas sebep Deniz. Esas sebep sendin aslında. Kendin için ayrıldın bence Rahmet’ten. Bu bölüm benim kafama oturdu. Bence kendine kanıtlamaya çalıştın âşık olmadığını. Queenimizin kendisine karşı taktığı o maskeyi indirmesi gerek. Bu durumu kabullenmesi gerek. Yüzleşmesi gereken şeyler var. Dengesini bozan, kontrolünü kaybetmesine sebep olan şeyler. Ve bu iş çok daha zor. Bu cephede alacağın çok mağlubiyet var Queen, üzgünüm. Sen zaten mağlup başlıyorsun. O aşkı kabullenip eşit duruma geldikten sonra duruma bakalım.
 
Aman, savaşın, savaşın. Bu savaşın galibi belli. Her türlü biz karlı çıkıyoruz. Her türlü biz kazanıyoruz. Neler yapacaksınız acaba? Siz iki delinin kotası olmadığı için korkmuyor da değilim. Kavga sonralarını severim ama ben. Kavga sonrası muhallebi kaşıklamaysa en sevdiğim. Bir de şu hepimizin böğrüne dert olmuş karanlık oda sahnesindeki foto bir yere bağlansa… Valla en çok merak ettiğim şeylerden biri nasıl bağlanacağı. Karşılıklı ilan-ı aşk duyabilecek miyiz biz? Hadi bakalım.
 
Yazan, oynayan, yöneten, emeği geçen herkesin eline sağlık (Özel ön izleme adı altında azıcık sahnelerin hepsini fragmanda vermeniz bir miktar üzüyor ama)…
 
Bir hafta daha böyle geçti, gitti işte RahDen’le. Haftaya ne olur bilinmez. O zamana kadar kendinize iyi bakın. Haydi, kalın sağlıcakla…
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER