Erkenci Kuş: Yaz sıcağında kaynar çorba

Erkenci Kuş: Yaz sıcağında kaynar çorba
Şaşkın Kuş Haber Bülteni güzel günler diler!
 
Bu hafta da yine dopdolu, bol aksiyonlu bir bölümle devreleri yakmaya bir adım daha yaklaşmış bulunuyoruz.
 
Aşkının ızdırabından kendini afiş tepelerine vuran Zebercet’ten tutun, Steril Aysel’in kızıl saçlarını yolma girişimiyle kendisini çeken kameralara akşam neşesi olan Mevkıbe’ye kadar ne ararsanız vardı bu bölümde.
 
Kurbanlık koyun Osman ve şaşkın kuş Sanem’i sarılırken görüp bunalıma bombalama atlayan Zebercet’le başlayan, kara cadı Aylin’in teknolojinin nimetlerinden yararlanarak Can’ın başına ördüğü çorapla devam eden ve abisinin başına gelenlerin ayaklı yalan makinesi haline gelmiş biricik sevgilisinin o dağlara taşlara vurulası başının altından çıktığını fark ettiği halde yine o cadıya süpürgelik yapmayı tercih ederek bizleri yine delirmelerden delirme beğenecek raddeye getiren Emre’yle son bulan bölüm bir benzetme yapacak olursak adeta yaz sıcağında içilen kaynar çorba gibiydi.
 
Sıcaklığı geçene kadar içilecek gibi olmayan, hatta içenin ağzını yakan ama biraz soğuduktan sonra dayanılabilir kıvama gelen cinsten.
 
Zebercet, Emre ve sevgili Aylin... Bölümün tabiri caizse kriz üçlüsü.
 
Emre’nin aptal aşıkların önde bayrak sallayanlarından olduğu ortada ama kimse kusura bakmasın, ben Aylin’in aşkına da sevgisine de inanmıyorum. Gerçekten seven insan ne sevdiği kişiye yalan söyler, ne de onu pis işlerine alet eder. Emre, Aylin’in yediği her haltta karşı tarafta olan ailesi olmasına rağmen yine onun arkasını temizlerken Aylin’in hiç usanmadan tekrar ortamın çirkinlik seviyesini yükseltmesi pek yenilir yutulur gibi değil. Gerçi Emre’de kerizlikle aptal aşıklık arasındaki ince çizgide ip cambazlığı yapıyor ya...
 
Ah Zebercet vah Zebercet! Çekilecek çilen var, onu anladık. Ama niye kendin çekerken etrafını da misline maruz bırakmak gibi bir eyleme girişiyorsun? Araba camlarından fırlayıp avaz avaz bağırmalar, içip içip oraya buraya bayılmalar, gündüz vampiri görevini üstlenerek mahalle eşrafının enerjisini emmeler... Daha neler neler!
 
Bölümün pantolon askılı bitirim ikilisi; Ayhan ve Ceycey. Sanem’in verdiği görevle hacker peşinde koşmak için şirkete yanına birisini almaya giden Ayhan’ı ilk gördüğü anda bilmem kaç voltajla çarpılan Ceycey’in hali de görmeye değerdi doğrusu.
 
Gelelim asıl mevzuya. Şehrin akbabalarından bunalan albatros ve onu inziva mekânında bile bulan şaşkın kuşun ormanın karanlığından mütevellit bir gecelik mecburi kampları rutin yaşamlarında ortaya çıkan aksiyonlardan kaçmaları için pek isabetli oldu bence. Hem Can “tam da ihtiyacı olan kişi” yanındayken biraz kafa dinledi. Hem de Sanem o halde yalnız bırakmak istemediği hatta kendisine sarılmak gibi hayallere daldığı adamla kamptayken mahallede kopan kıyametten uzak kalmış oldu.
 
Velhasıl kelam ortalık karıştı da karıştı. Ama son bomba tabi ki bölüm sonundaydı. Sanem Emre’nin Aylin’i korumak için söylediği yalana şahit oldu. Emre, kara cadıyı koruduğu yetmezmiş gibi bir de Sanem’i ortak sırlarıyla vurdu. Ve Can, Sanem’le Emre’yi tartışırken duydu.
 
Hadi bakalım buyurun! Nur topu gibi bir kaos sebebi.
 
Sanem söylediği yalanın vicdan muhakemesinde, Emre sevgilisi olacak o yılanın kuyruğunu kurtarmanın peşinde, Can ise daha neler döndüğünden bile bihaberken gerçekleri bulmanın ve kendini aklamanın derdinde. Bizler? Bizler de onca entrikanın arasında akıl sağlımızı korumanın ümidinde.



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER