Asırlara şahit hikayeleri barındırır bir damla gözyaşı.
Hüzünleri, sevinçleri, acıları… İnsanın ruhundan kopan bir parçadır bir damla
gözyaşı. Kalbin taşıyamadığı ağırlığın dışa vurulmasıdır.
Sevdiğini kaybetme ihtimaliyle tir tir titreyen bir yüreğin
gözyaşlarına şahit oldum ben. Sevdiği kadının kanına bulanmış elleriyle Tanrıya
yalvaran, onu bir kerecik daha görebilmek için çırpınan…
Aşık olduğu açelya çiçeğinin solmasından korkan bir serçenin
gözyaşlarını gördüm ben. Onu koruyamadığı için kendisini suçlayan, atışında
huzur bulduğu kalbin onu bırakması ihtimaliyle yanan…
Kulaklarına işleyen o kurşun sesini duyduğu andan itibaren o
da vurulmuştu. Sevgilisinin yerde yatan bedeninin yanına çöktüğünde, onu
doktorun yanında bırakıp kapının ardına geçtiğinde, ufacık bir haber için
saatlerce beklediğinde… Bu süre içinde bir değil bin kere vuruldu Leon.
Defalarca ölüp defalarca dirildi.
Onu yalnız bıraktığı için vicdan azabıyla yanıp kavrulurken
geçmişten gelen bir anıya tutundu. Sevgilisinin çocukluğundan gelen o anıya. Açelyasının
gözlerini anımsatan o gözlerden bu anıyı dinlerken bir kez daha anlamıştı Leon.
Aşık olduğu kadının alamet-i farikası, bitmek bilmeyen inadıydı.
Gök kubbe ne kadar kararırsa kararsın ışığını bulurdu Hilal.
Ne kadar yorulursa yorulsun dönmezdi yolundan, kavuşurdu aydınlığa. Açardı gök mavisi gözlerini, yine aşkla
bakardı ona. Yalnız bırakmazdı onu bu savaşın ortasında.
Gözleri kapalı sevgilisinin elini tutarken buna inanıyordu,
böyle ayakta duruyordu Leon. Biliyordu, Smyrna uyanacaktı. Uyanacak, yeniden
elini tutacak ve güzel kalbiyle onu sarmalayacaktı. Kimsesi yoktu ondan başka.
Ne annesi, ne babası ne abisi vardı yanında. Bir başınaydı Smyrna’da.
Karşılıksız sevgi ne demek onunla öğrenmiş, onun elinden
tutarak düşmüştü aşka. Ve nihayet beklenen oldu. Smyrna masmavi gözlerini açtı,
onu bekleyen ailesi ile kucaklaştı. Ama daha farkında olmadıkları bir şey
vardı. Kurşun, vücudundan çıkmadan daha derin bir yara açmıştı.
Peki bu yara nasıl kabuk bağlayacaktı? Daha fazla acıtmadan
kapanacak mıydı? Smyrna eskisi gibi ışıldayacak mıydı?