Siyah Beyaz Aşk: Kalbe sevda sürüldü, yanıyor, koş bak kokusu geldi…

Siyah Beyaz Aşk: Kalbe sevda sürüldü, yanıyor, koş bak kokusu geldi…
Siz iki tezat insanın birbirine bu denli yakıştığını gördünüz mü? Aslı ile Ferhat siyah ve beyazın bütün özelliklerini üzerilerinde taşıyan iki kişi. Ferhat siyah kadar gece, siyah kadar ayaz, siyah kadar soğuk ama bir o kadar güzel, bir o kadar vazgeçilmez. Aslı beyaz ve bir o kadar saf, bir o kadar temiz, bir o kadar vazgeçilmez. Biri ayazda kalıp üşüyen gece, diğeri ayaz gecenin sabah sıcağında eriyen o berrak kar misali… İkisi de birbirine karışmaya meyilli, ikisi de aynı mevsime ait, ikisi de kalplerinde gizledikleri sevdaya sonsuz açık ama korkak...

-Adın ne senin bir adın vardır herhalde?
-Bunu öğrenmeni gerektirecek kadar vakit geçirmeyeceğiz doktor hanım!

Hayat neler getiriyor kimse bilemiyor değil mi Ferhat Aslan? İçini görebilecek, kalbinde gizlediğin çocuğu fark edebilecek ve onu bu karanlıktan çıkarmak için çaba harcayabilecek kadar vakit geçirdin Aslı ile. Her ne kadar buna fırsat vermeseler de. Hadi kabul et, seni sen olmaktan çıkarmaya başlamıştı artık Aslı. Bunu Aslı ile beraber mahalle mahalle tatlı dağıtırken gördük. Ortada hiçbir şey yokken Aslı’yı alıp bağ evine gitmenle beraber gördük. Bana sorarsan en başında Aslı’yı öldürememenle beraber gördüm. Ve sen de gayet iyi biliyorsun ki Aslı hayatından kolay kolay gitmeyecek. Gidecek olsaydı çok kere gözü kapalı seninle ölüme gitmezdi…

Bana göre gelmiş geçmiş en şahane bölümdü diyebiliriz.  Abidin’in sahnelerinden tut, Ferhat’ın Aslı ondan uzaklaşsın diye eskisi gibi bağırıp çağırmasından ve hatta usturanın eve gelmesine kadar muazzam bir bölümdü. Aslı’nın Ferhat’tan o naif ses tonu ile "beni babama götürür müsün?’’ deyişine yüreğimi veririm. Ferhat’ın koşulsuz peşine takılışı, Aslı’nın babasına "ben evlendim" dediğindeki Ferhat’ın adeta şaşkınlıkla bakışı, Ferhat’ın Aslı’nın konuşmalarının ardından gözlerine hakim olamayışı ve hatta orayı terk edişi hepsi ama hepsi çok özel detaylar.

"Senden bir şey daha isteyebilir miyim Ferhat?’’ bence sen artık Ferhat’tan her şey isteyebilirsin Aslı. İçinde senin olduğun her şeye Ferhat Aslan artık açık olacaktır, buna sonsuz eminim... Aslı'nın Ferhat’ı çocukluğuna götürüşündeki amaç belliydi aslında, aynı geçmişe sahip olduklarını aynı yaraları taşıdıklarını göstermekti. Ferhat bu Aslı’cığım onu çocukluğuna çok zor geri getireceksin ama geri döndüğünde bir daha hiç gitmemek üzere kalacaktır buna da eminim. Aslı gerçekleri Ferhat’a söylemekle söylememek arasında kararsız kalırken kalbindeki tarafı da seçmişti belli oluyordu. O kadar ki Şahin için ‘öldürdün onu di mi’ sorusunu yargılamadan çok rahat sorabiliyordu artık. "Ağzına biber sürdüm kulağını çektim’’ bu da onların birbirlerini anlama şekli olmuştu artık bana göre muhteşem bir anlaşma şekliydi. Onların tatlı tatlı atışmalarına aşığım diyebilirim…

Gecenin yıldızı bana göre yine hiç kuşkusuz Abidin’di. Yaşadığı hayal kırıklığı ve acı, gösterdiği ağabeylik ancak bu kadar gerçek anlatılabilirdi. Eminim en az benim kadar herkes Abidin’le beraber yaşadı ve hissetti. Öyle ki Dilsiz'i bile dile getirdi yaşadığı acı… "Şu hayatta yanında kalacak birini bulmak ne zor be kardeşim. Fani dünya; ölüm Allah’ın emri, hepimizin sonu kara  toprak. Bu kadar mı zor insan olmak? Seni sevenin yakınında olmak. Bu kadar mı zor ya?" Abidin’in söylediği her kelimenin kendinde bir karşılığı olduğunu gayet iyi biliyordu Ferhat. Evet  zordu belki,  Ferhat babasına ihanet ettiği için kendini hiçbir zaman affetmeyecekti. Ve bana göre Ferhat, Namık’ın babası olduğunu öğrendiği gün, nasıl çirkin bir şeyin içine çekildiğini anladığında kendini affedecek. Dilsiz'in dile gelip şarkı söylemesi, Ferhat’ın şarkı sözlerinde Aslı’yı arayıp bulması muazzamdı. Kalbe sevda sürüldü Ferhat Aslan yandı kokusu geliyor koş bir bak! Çok canlar yanacak bu uğurda ama o sevdadan asla vazgeçmeyeceğine yemin edebilirim.

"Hayatta en önemli şey; bir erkek için yani, yanında bir kadını olmalı, bir kadın olmalı sen esip gürlesen de yanında durmalı, gözüne bakmalı ta içine demeli ki delirmeyi bırak yakıp yıkmayı bırakda derdin ne onu söyle demeli. Ellerini tutmalı sen yorulmuşsun, neyin var senin demeli. Erkeğin içine bakmalı ta içine, anasının babasının bile görmediğini görmeli. Yaralarını sarmalı..’’

Ferhat artık farkındaydı içinde var olan ateşin ve Aslı’nın ona kayıp gittiğinin. Öyle ki Aslı’nın canını acıtırcasına ‘sen beni değiştiremezsin’ diye bağırışı aslında kendi kendine değiştiğinin itirafıydı ama bu kadar çabuk yenilemezdi Aslı’ya, bu kadar kolay teslim olamazdı. Ve tabii ki de Aslı’nın kalbi bu kadar çabuk yumuşamamalıydı Ferhat’a karşı. Hani nerde o "üzerine kokunun sindiği yatakta uyumam" diyen Aslı?  Ferhat dokunsa akıp gidecekti gözlerinin derinliklerine. Güzel kız, "çirkin"e aşık oldu anneciğim hem de çok fena... Çok gözyaşı akıtacak bu aşk, en başında belliydi ve her birimizin kalbi ayrı ayrı parçalanacak.

Ferhat Aslı'yı göndermeyi tercih etti. Kendinden,  kalbinden, hayatından... Bütün varlığımı bu son sahnede bırakabilirim ve milyon kere seyretsem hiç bıkmam yemin edebilirim. Birçok kişinin "ben de!" dediğini duyabiliyorum.

-Bu kadar mı? Git…
-Evet git!
-Nereye gideceğimi de söyle bari…
-Onu söyledim doktor biliyorsun. Canın nereye istiyorsa oraya gidersin artık…

Ferhat, ağzı "Hadi git şimdi! Kabusun bitti gözün aydın doktor.’’derken; gözleri, yüreği bütün benliği "Git! Dokunduğun yerler acıyor git!’’ dediğinde ne kadar çok dilemişti belki de Aslı’nın gidemem artık senden demesini. Hadi git yoksa bırakmam…

Aslı'nın gidip gitmeyeceği merak konusu, Ferhat’ın arabayı nerede park edip, göz yaşlarını serbest bırakacağı da. Benin gelecek bölümde Erkan Hoca'dan beklentim tavan diyebilirim ve onun kalemine sonsuz güveniyorum.  Sarılma sahnesinde bize ters köşe yapıp hayal olarak verse de içimize nasıl işlediği ortada…

Sabırsızlıkla yeni bölümü bekliyorum…



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER