Aldatma serüvenini "Adana kebabın yanına arada çöp şiş de atacaksın" diyerek temellendiren Mehmet. Madalyon kolyesiyle, alımlı çalımlı halleriyle beni benden alan Mehmet. Sana diyecek sözüm yok. Daha doğrusu var da buraya yazılmaz ve maalesef senin gibilerden çok var. Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim: Yabancıların "gold digger (altın arayan)" tabir ettiği servet avcısı metresin kuyumcu bir adama yanaşmasındaki anlamsal güzellik nedir yahu? 2 kere aldatmadan bi şey olmaz deyip gevrek gevrek gülen Taylan, seni de yazdım kenara. Taylan’cığım Mehmet abisinin pilates hocası tavlamasından etkilenip çığlıklar atadursun, Mehmet'in genç ve fit bir kadını tavlayabildiği için duyduğu gurur bıyık altı gülüşünde gizliydi. Zaten iki erkeğin, kadın kolay elde edilir olduğunda otomatik olarak aynı seviyesiz sohbet frekansında buluşması gerçek hayatta da sıkça gördüğüm ve tiksindiğim bir durumdur. Bunun yanında Burcu'yu "ateş ediyor" ve "Latin ateşi" diyerek alevli çağrışımlarla tanımladığı sohbetin akşamında kurulan sofrada piyes tadında bir tekeşlilik nutuğu atan Taylan nerenin çakalıdır dostlar? Oya'ya cilvelenirken öcü(Pelin) geliyor dendiğindeki paniği bana kahkaha attırdı. Bu adam derece yüzeysel biri ve bunu zaten Pelin gibi bir kadınla evlenmesinden anlıyoruz. Fakat Taylan'ı tüm bu kaypaklığıyla kabul ettim ve kendisini izlerken çok eğleniyorum. Zaten o da "bittik bari tadını çıkaralım" dercesine ciddiyetsiz yaşıyor bu hayatı. Bu iki komik adamı bir arada inceledim çünkü bence fazlaca benzeşiyorlar: tek fark Taylan'ın korkacağı bir eşe sahip olması.
Arzu cephesi kısa zamanda büyük bir çöküş yaşadı. Ardından tüm naifliği ve pasifliğine rağmen kısa sürede toparlanıp bu işi en zararsız şekilde halletmenin peşine düştü. Fakat Mehmet ve Burcu karakter yoksunluğunda öyle ileri seviyedeler ki bu kadar "doğru" bir kadını bile oyuna getirmeye çalıştılar. Fakat Nilay başlarda ergen halleriyle sinir bozsa da vücut dilinden ilişki çözebilecek kadar olgun olduğunu gösterdi ve aşk sarhoşu çiftimizi avladı. Arzu aslında bu olayla 96'daki trajedide kendini gösteren ve onu bugünlere getiren pasifliğiyle ilgili bir duvara çarptı. Bundan sonra Arzu'nun daha fazla inisiyatif alan ve fikrini belirtmekten korkmayan bir kadına dönüştüğünü izlemek ister bu gönül. Tabi bu yeni versiyonuyla iyiler kötüler savaşında Oya'nın bloğunda yer alır mı bilemem. Arzu'nun gücü iyi kalmaya yetecek mi zaman içinde göreceğiz.

Donuna kadar alırız. Sonra bütün parayı sarmaya yatırırız.
Ve Pelin. Pelin hayata yalnızca fütursuzca kıskanmak ve yancı olmak için gelmiş gibi görünüyor. Bu hikayedeki işlevi de Merve'nin şeytani planlarına maşa olmak. O da Merve gibi etrafındakilere oyuncak muamelesi yapıyor fakat bilişsel kapasitesi onun kadar organize planlarla hareket etmeye yetmiyor tabi. Daha çok dürtüleriyle hareket eden tehlikeli bir kadın. Hikayemizin "gerçek kötüler" bloğundaki sağlam yerini en başından belli etti. Daha ne piyonluklar edeceğini ise önümüzdeki bölümler gösterecek.
Son olarak Oya. Oya bizim doğru, dürüst, mağdur ve gururlu başkahramanımız. Hayatını yaşadığı travma ekseninde kurmuş ve olanları atlatmayı bilerek reddetmiş gibi. Zaten böyle bir şey nasıl atlatılır ki? Ama sanki içten içe yıllarca bu yüzleşmeyi beklemiş, kabuğuna çekilip yaralarını sarmaya çalışmış gibi. Lakin nefreti bir insanın kaldırabileceğinden çok daha fazla olduğundan sürekli kan kaybediyor. Yıllar sonra hayatını altüst eden o insanların karşısına tekrar çıkıp "hadi bi daha vurun, acımadı" demek istiyor ama her kötülük girişiminde kendini daha da dibe batmış buluyor. Bu yolda bolca tökezleyeceği aşikâr fakat "sevgi ve iyilik" her seferinde tekrar ayağa kaldırır belki onu..
Tüm kötülüklerin yüze gülünerek yapıldığı, günlerin iğneli sözlerle bezeli sohbetlerle geçtiği bu hayat simülasyonunda evrenin o kör gözünü açıp adaleti dağıtmasını umarak izleyeceğiz bundan sonrasını. Şayet olur da adalet gerçekten yerini bulursa, o zamana kadar geçen sürede "ufak tefek kıyametler" kopacağı kesin. Adalet hepimizle olsun...