Kitap okumayı seven biriyim. Eskiler kadar yenileri de takip ederim. Klasiklerin unutulmaz tadının yanında, gündemin nabzını tutan ya da bugünün insanının dünyasıyla bize yeni ufuklar açan eserleri de okumaya bayılırım. Hele hele psikoloji kitapları daha bi’ vazgeçilmezimdir. Az önce yine böyle güzel bir kitabın sonuna geldim. Sevgili Kerem Fırtına’nın geçen hafta çıkan, dumanı üstünde taze mi taze “En Yakın Arkadaşım Bir Deli” adlı kitabını bir çırpıda okuyup bitirdim. Gerçekten şahaneydi, kendisinin o güzel yüreğine sağlık.
Kerem Fırtına’yı Kurtlar Vadisi ve Karadayı’da seyretmiş olmama rağmen, benim en çok dikkatimi Kiralık Aşk’ın İso’su olarak çekmiştir. Orada canlandırdığı karakterle benim gibi bir sürü insanın da kalbine taht kurmuştur kendisi. Ne kadar seveni olduğu hepimizin malumu, bunun için müneccim olmaya gerek yok. Bu yüzden kitabını merak edenlerin sayısı oldukça fazladır elbette ki kitabı okuyan biri olarak ellerini çabuk tutsunlar, hiç vakit kaybetmeden alıp okusunlar derim ben.
Zihnimiz hiç susmaz, sürekli konuşur, bizi bin bir yolla manipüle eder. Planlar, kurgular yapar. Korkular, kaygılar yükler. Bizi esir alır, kendi içine hapsederek köleleştirir. Bütün bunlardan ancak kendimize döndükçe, kendimizle yüzleştikçe kurtuluruz. İşte kitap böyle bir yüzleşmeye tanık ediyor okuyucuyu. Kendiyle, kendini konuşuyor yazar burada. Geçmişini kaçmadan aralıyor kendine. Onu derinden etkileyenleri ciddiye almadan ama kayıtsız da kalmadan, yaşadıklarını taraf tutmadan ama kendini de atlamadan itiraf ediyor. Kimi zaman çocukluğunu elinden alan, kimi zaman ona alabildiğine çocukluk yaşatan, kimi vaat eden kimi tüm vaatleri alaşağı ederek gerçeğin içine hapsedenleri sıralıyor satırlarında. Hangi yanımız çocuk hangi yanımız yetişkin sorusunu sorduruyor bize. Çocukluğumuzun nerede bitip yetişkinliğimizin nerede start aldığını tekrar düşündürüyor okudukça her bir cümlesinde. Hesap yaptırıyor bize yeniden, tüm bu hesaplaşmaların içinde.
Birçok şeyin üstünden geçiyor kitap. Üstünü örttüklerimizin, üstünden atladıklarımızın sonuçlarını fısıldıyor. Kaçtıklarımızın, kaçmaya çalıştıklarımızın, kaçamadıklarımızın, acıya olan bağımlılığımızın, sevgiye olan açlığımızın, insan olmanın, olamamanın, olmaya çalışmanın, olduğunu zannetmenin, olduğunu inkâr etmenin bizde ki tezahürünü veriyor satır aralarında.
Kiralık Aşk bittikten bir süre sonra mesleğim nedeniyle yolum kesişti Kerem Fırtına’yla. Yakından tanıma fırsatım oldu, birlikte çalıştık, arkadaş olduk. Şimdi onun yüreğinden kopup gelen, iç hesaplaşmalarını kaleme aldığı samimi kitabı raflarda. Ben çok beğendim. Kendi gibi sahici bir kitap olmuş. Herkese tavsiye ederim. Devamının geleceğini kitabında müjdelemiş. Çok fazla bekletmeden o güzel kalemiyle bizi tekrar buluşturması temennisiyle, bu yolda kendisine başarılar dilerim. Yolun açık, okurun bol olsun Kerem Fırtına.