Hayat Sırları: Sırlarım var, çok sevdiğimden..

Hayat Sırları: Sırlarım var, çok sevdiğimden..
Sıcacık bir aile ile tanıştık. Her biri ayrı değişik. Deli de olabilirler. Genetikse demek ki. Tanıtım ilk çıktığından beri bekliyorum bu diziyi. İyi ki de beklemişim dedim izlerken. Adı Hayat Sırları malumunuz. Apartmanın adı Hayat Apartmanı. İçinde yaşayanların da sırları var ayrı ayrı. Madem öyle bakalım hadi kimi kimden ne sırlar saklıyormuş, sebebi neymiş.

Babamız Mustafa Kuzgun; çocuklarını da, karısını da her şeyden çok seviyor. İşinin ustası. Artık kaçtığı şey her neyse, kendini restoranına kapamış. Karaköy’e bile inmemiş 30 yıldır. Her gün aynı saatte aynı şeyi yapar. Sabah 4:30'da evden çıkar, akşam 17:30'da gelir, duş alır, yemek yer, 20:30'da da uyur. 30 yıldır bu böyle. Mustafa Kuzgun kendine sakin bir dünya kurmuş ailesiyle. Hem karısını hem çocuklarını ne kadar çok sevdiği her halinden belli. Kızı avukat olduğu için mutlu ve gururlu, lafından çıkmıyor, küfür tarifesine bile uyuyor. Oğlu her sabah suları doldursun bir de KPSS'yi kazansın yeter ona. Küçük kızı Şirin de işe girdi kanalda. Oh, her gün 20 çeşit yemeği de tezgaha koydu mu, her şey yolunda! 'Mı acaba?' Hikaye daha yeni başladığından böyle olamayacağını hepimiz biliyoruz. Bir sırrı var, birilerinden kaçıyor, tek gözlü adam onlardan biri. Öyle büyük bir sır ki, eski fotoğraflar bile yırtılıp atılmış. Eski neşeleri, mutlulukları bu sırla gölgelenmiş. Hem kendine hem çocuklarına sıkı sıkı kurallarını koymuş, onları korumak için, çok sevdiğinden.

Avukat kızımız, babasının biricik kızı Seher; onun da en büyük sırrı, emanete bıraktığı çocuğunun kaçırılması, senelerdir çaresizce onu arıyor olması ve sevdiği adamı pat diye hiçbir açıklama yapmadan terk etmiş olması. Daha genç yaşında katlanılması ağır olaylar yaşamış ama  hala güçlü, hala pes etmemiş. Bütün bunlarla tek başına baş etmeye çalışıyor. Korkudan değil de, çok sevdiğinden, yıkılacaklarını bildiğinden belki de hiçbir şey söylememiş ailesine. Sevdiceğini de muhtemelen çok sevdiğinden bıraktı gitti. Ama geçmişin kapıları sağanak yağmurda birden beliren Seher Yeli türküsüyle tekrar açıldı. 'Seher çocuğunu bulabilecek mi, ailesi durumu öğrenecek mi? Aşkını neden terk etti?' soruları da Seher’in hikayesindeki sorular.  

Kemal Kuzgun; kendisi de, yemekleri de çok renkli. Olgun Toker’i çok severim, onu önce not düşeyim. Ne de güzel çıkarmış karakteri, sanki yıllardır tanıyor gibi hissettim izlerken. Babasına büyük sevgisi ve saygısı var. Hayatta en çok istediği şey babasının takdirini kazanmak. Ondan belki de en büyük hayalini kaçak göçek gerçekleştiriyor, gizli gizli aşçılık yapıyor. Artık dünya mutfağı mı diyelim, füzyon mu diyelim, tarzına daha isim koyamadım. Çok yetenekli de. Ama çok sevdiğinden ne hayallerini paylaşabiliyor babasıyla ne de onun sözünden çıkıyor. Babasının tek lafı yetiyor, koşa koşa her şeyini bırakıp ona gitmesine. Fragmandan anladığımız kadarıyla isyanı da yakındır bu duruma.

Burak; yetenekli, yakışıklı yönetmenimiz. Çok sevmiş, kaybetmiş, uğruna film çekmiş. Anneye protest. Annesine hırsına bile çekiyor olabilir filmlerini. Annesi de kontrol manyağı, para bütün hayat kriteri, eşini de oğlunu bezdirmiş belli. Filmimizin kötü kadını rolünü üstlenecek ve Seher’e de çektirecek belli. Büyük bir tesadüf sonucunda Burak, Seher’ini buldu son sahnede, bakalım bundan sonrası ne olacak?

İnci Kuzgun, tatlı, hayata gülen gözlerle bakan anneleri düştüğümüzde bizi yerden kaldıracak, Şirin Kuzgun nam-ı diğer Apalak da şaşkınlıkları ile bizi çok güldürecek çok belli.

Mustafa’nın büyük sırrı ne? Tek gözlü adam kim? Seher çocuğunu bulabilecek mi? Seher, Burak’ı neden terk etti? Kemal restorana devam edecek mi? Ev satılacak mı? Bu soruların cevabını merak edin ve ne olur öğrenmek isteyin ve Çarşamba günü izleyin diziyi. Tamam pek bir tanıtım yazısı gibi oldu ama ben merak ediyorum ve  bitmesini istemiyorum reyting zamazingzosu yüzünden. Sizi sevdiğimden söylüyorum, izleyin. ^.^



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER