Her gün âşık olduğun, sana âşık olduğunu bildiğin kadına
bakmak… Her gün O’nun için iyi şeyler yapmaya çalışmak ama O’ndan uzak durmak
zorunda kalmak… Her gün Aslı’ya bakmak ama O’na gerçekleri anlatamamak…
Hani özette geçen “Barış için karanlık bir dönemin
başlangıcı olacak” cümlesi vardı ya, geçen hafta tamda bunu yaşattılar bize.
Attılar karanlıklara, kazanın çözülmesi, Barış’ın aşk itirafı, Aslı’yı kendine
yakın mı uzak mı tutsun karar veremeyişi, Aslı’nın başında bekleyişi…
Önce Semih’i çıkarttılar karşımıza, sevdiği için vicdan
azabını ömür boyu çekmeyi göze alan bir adamı. (Yalnız nasıl bir hayal
kırıklığıydı o resimler) Semih’in tavırları çok netti Barış yoluna devam etmeli
sırrını geçmişte bırakmalıydı. Barış ta kabul etmişti başta, denemişti ama bu
bölüm gördük ki onlar sadece Aslı & Barış değillerdi arkalarında ailelerini
de taşıyorlardı ve sırrı geçmişte bırakmak o kadar da kolay değildi.
Ve bizler yine kaldık yolun ortasında gözümüz yaşlı. Tam da
hayata bir şans vermeye karar vermişken, tam da korkularımızın üstüne gitmeye
başlamışken tam da Barış Bey “Barış” olmuşken. Aslında ne kadar da kolaydı
başta her şey. Aslı Barış’ın yanında işe başlayacaktı, o sırada Barış olayı
çözecek herkes yoluna devam edecekti. Ama hayat, Barış plan yaparken çoktan
devreye girmişti ve Aslı Barış’ın hayatına ufak adımlar ve kaçamak bakışlarla dâhil
olmaya başlamıştı.
İlk bölüm “Bazen kendimi bulamadığım zamanlar oluyor.”
dediği o büyük evi vardı ya Barış’ın, şimdi o evde anılarından kaçacak yer
bulamıyor. Her yerde Aslı’nın bıraktığı ufak yaşam pırıltıları var. Sürekli
Barış’ın aklını kurcalayan, O’nu Aslı’ya çeken, kalbinin üstünde taşıdığı ufak
anılar. Barış’ta ne yapsın elindeki tek nedene “okul”a tutunup sürekli
Aslı’nın yanında buluyor kendini. Sanki O’nu okula döndürünce yanından
uzaklaşabilecekmiş gibi. Barış, Aslı’nın geçmiş yaralarını iyileştirmeye
çalışırken O’na yeni yaralar bırakıyor. O yeni yaralar Aslı’ya yeni duvarlar
örüyor ve o duvarlar da Barış’ı yavaş yavaş Aslı’nın hayatından dışarı itiyor.
Teo haklı yanında olarak değil yanında olmayarak daha büyük zarar veriyor Barış
Aslı’ya çünkü Aslı, Barış’lı hayatın nasıl olduğunu gördü, yaşadı, sevdi. Şimdi
öylece çekip gidemiyor. Nasıl sabah uyanan Barış’ın ilk işi camdan Aslı gelmiş
mi diye dışarı bakmaksa Aslı’nın da artık uyandığında aklına gelen ilk şey
Barış. Birbirlerinin hayatlarına dokundular, dâhil oldular ve iz bıraktılar
şimdi ikisi de geri dönemez ki zaten geri dönmek isteyende yok gördüğümüz gibi.
Bölümü izlerken Aslı gibi hissettim. Bekledim, bekledik ama
gelmedi o sahne, o itiraf bir türlü. Aslı Emrah’a yakınlaştıkça sahne geliyor
dedim ama olmadı. Barış Emrah kavgasından sonra Aslı Barış’ın arkasından
gidince tamam dedim şimdi bir şeyler olur ama Barış sağ olsun “okul” dedi yine
ve öylece kalakaldık bizlerde. Son sahnede Teo ikisini bırakınca eee artık
Barış bir şeyler yapar, arkasından koşar dedim ama yine olmadı. (Gerçi bölüm
orada bitti belki yeni bölümde sahnenin devamı gelir.) Bu bölüm her sahnenin,
her repliğin ardından bir şey bekledik ama gelmedi maalesef.
Aslı da bundan saçmaladı bu bölüm. Her adımı boşa çıktı,
Barış için yaptığı tahminler tutmadı, aşkı karşılık bulmadı. Aslı’da elinden ne
kadarı gelebiliyorsa o kadar karşı çıktı Barış’a, arabasına binmeyi reddetti,
konuşmayı reddetti, ağzına ne gelirse söyledi, Barış’ı hayatından çıkarttı ya
da en azından O’na böyle söyledi. Aslı Barış’ın her hareketinden, her sözünden
kendince bir umut ışığı arıyor. Bir başka dizide yine kadın karakterin erkeğe
isyanını hatırlattı bu durum bana “Kendi kendime işaretler yaratmaktan yoruldum
artık. Ya senin bir gülüşünün bendeki etkisini biliyor musun sen? Ya da aptal
bir esprini saatlerce düşünüyorum. Cümlelerinin arasında söylemediklerini
aramaktan bıktım artık anlıyor musun?” (Kara Para Aşk 13. Bölüm) Yakındır
sonunda Barış da Aslı’yı bu noktaya getirecek gerçi getirdi de ama bizde bu
isyanın sonu ne olacak işte onu bilmiyoruz.
Barış bir yolunu bulmalı madem yoluna Semih gibi yalanla
devam edemiyor o zaman Aslı’nın yöntemini kullanmalı. Acı gerçeğe biraz şeker
ekleyip her şeyi anlatmalı Aslı’ya hem gerçeği söylemeli hem de Aslı’yı yanında
tutmalı. Aslı zaten Barış’ın yanında durmaya hazır, Barış’la birlikte berbat
hissetmeye hazır. Aslı sadece Barış’ın hayatına nasıl dâhil olacağını, neyin
engel olduğunu çözemedi ama Barış’ın da bildiği üzere Aslı avukat potansiyeli
olan biri Barış’ın işaretleri bırakması yeterli Aslı yolunu da çözümü de bulur
ve Barış’ın hayatına dâhil olup yanında durur.
Geçen haftaki bölüm o kadar fena vurdu ki beni bu hafta bir
tık aşağıda kaldığımızı kabul etmeliyim. Örneğin olay neden sadece Barış’a
kaldı? Teo hayatına devam ediyor Gül yanında, Hakan’ın geçen haftaki o hali
kayboldu gibi kız tavlama olaylarına geri döndü (Gerçekten İlayda’yı Hakan’a
yazacaklar mı acaba?), geçen hafta Hakan’ı benden alma diye Barış’ı zor
durumda bırakan Cahide teyze Şirin’i oturtmuş karşısına Aslı şirkette mi değil
mi onu araştırıyor. Ayrıca kaybettiği oğlunu da unutmadık geçen hafta Barış o
konuyu konuşacaktı teyzesiyle ama bu bölüm hiç bahsedilmedi. Malum biz Cahide
teyzeyi sevdiğine kavuşamadı o yüzden evlenmedi diye biliyorduk. Aslı ve
Barış’ın durumu düzelmeyince, olayı Barış’ın üstüne bırakıp herkes ne çabuk
hayatına devam ediyor diye düşünüyor insan ister istemez.
Barış Aslı’yı kendinden korumaya devam etsin hayat çoktan
bir şans verdi onlara. Yazımı Barış’ın sözlerini Barış’a ithaf ederek
bitiriyorum; “Peki bunlar ya işaret değil de sınavsa? İnsanlar sevdiği şeyle
sınanırmış.”
İyi seyirler…