Dolunay'ı neden sevdik?

Dolunay'ı neden sevdik?
Merhaba. Aslında bu sorunun cevabını öyle madde madde saymak zor benim için. Çünkü Dolunay'ın bence bir büyüsü var izleyici üzerinde. Tıpkı dolunay zamanı agresifleşen ruh hallerimiz, ondan yola çıkan kurt efsanesi gibi. Büyüsü var dedik. Beden mi? Fragmanlarından hiçbir beklentim yoktu açıkçası. Klasik bir yaz dizisi bile olabileceğinden emin değildim. Ama izlemek için ekran başına oturduğumda ise yaklaşık ilk 40 dakikasını pür dikkat izletebildi bana, bize. O zaman neden izlemişiz, sevmişiz bu kadar biraz da benim gözümle bakalım.

Öncelikle  basit bir hikayesi var(dı). İlk bölümden öyle beynimiz yanmamıştı. İzlerken güzel vakit geçirtmişti. Ama bu basiti de öyle klişe bir şekilde sunmamışlardı bize. Gerek sahnelerle, gerek çekim açılarıyla kendilerinden bir şeyler katmışlardı. En çok da bunu sevdim zaten. Hikayeler, çatışmalar hep aynıdır. Senaristinden oyuncusuna, kostumcüsüne kadar herkes farkını ve tarzını ortaya koymalı.

Müzikler, kurduğunuz dünyanın en büyük yükselticisidir bence. Hani böyle bir şeyleri ballandıra ballandıra anlatan insanlar vardır ya, ortada bir şey yoktur; ama sanki dünyanın en önemli olayı gerçekleşiyormuş gibi anlatır. Biz de dinleriz. Müzikler de öyle işte! Bir bakarsın klasik bir olay dönüyor ama müzik de güzelse sahne bir şahlanır bir şahlanır sizi de havaya sokar. Dolunay'ın jeneriği sözsüz müzik. Belki sözleri de olsaydı o jeneriğe patlayabilirdi. (Bu arada galiba varmış sözleri bir sosyal medya mecrasında bir kısmını dinlemiştim. Neden kullanmıyorlar bilemiyorum.) Bu haliyle de başarılı bir jenerik olduğunu söylemeliyim. Dizide kullanılan müzikler daha ilk bölümler olduğu için yeterli değil, artacaktır muhtemelen. Arada sevdiğim melodiler oldu. Ama zamanla her karakterin, her aşkın ayrı bir müziği olursa daha güzel olacaktır.

Gelelim karakterlere. Diziyi götüren iki karakter bence Nazlı ve Bulut. İkilinin hem ayrı ayrı hem birlikte sahneleri diziyi bir yerden alıp çok farklı bir yere taşıyor.

Nazlı. Esas kızımız. Evet iyi kalpli, dürüst, yetenekli; fazlasıyla duru güzel bir kızımız. Ama öyle mıy mıy değil. Çok güzel çemkiriyor. Hem kendi ayakları üzerinde durup, hem o eldivenle bile sevilmeyecek kardeşine kol kanat gerip, annelik yapıyor. Annelik dediysem Nazlı da bir genç kız, bir anne gibi eli terlikli olamıyor elbette. Ama öğrenciyken kendine bile bakmak zorken, Asuman gibi bir kardeşle uğraşmak çok zor olsa gerek. Ben Nazlı'yı sevdim. Özge Gürel'in oyunculuğunu doğal buluyorum. Nazlı'ya kendinden çok şey kattığı çok belli. Öyle zorlamıyor kendini. İçinden geldiği gibi oynuyor. Enerjisi zaten mükemmel bir insan. Daim olsun. Özge Gürel'in bir artısı da zaten aşçı oluşundan ileri geliyor. İtalyan-Akdeniz mutfağında pasta-hamur üzerine eğitim almış. Unutmadan Nazlı kızımızın Japon kültürüne merakı bence diziye ayrı bir hava katıyor. Dillere karşı acayip bir ilgim var. Ve hiç yoktan televizyon karşısında iki Japon atasözü, iki kelime öğreniyorum fena mı?

Mokuzai Ferit. Ferit Bey oldukça soğuk, duvarları olan, zengin, yakışıklı nitelikleriyle alışılagelen bir esas oğlan profili çiziyor başlarda. Ama zamanla bu duvarlarının sebebini öğrendikçe daha bir derinleşiyor karakter. Can Yaman'sa bu profili özgünleştirmede oldukça başarılı bence. Yalnız konuşurken dişlerini göstermemek için muazzam bir çaba gösteriyor sanki. Dudaklarını konuşurken biraz daha aralarsa kelimeler daha kolay çıkar daha doğal olur diye düşünmekteyim. Ferit'i Can Yaman'dan başka kim canlandırabilirdi düşünemiyorum. Bu da zaten karakterin altından nasıl kalkıldığının bir kanıtıdır.

Deniz'den bahsetmemek olmaz. Deniz karakterine iyi ki Hakan Kurtaş hayat vermiş. Aynı zamanda tiyatro yapan oyuncu dizi için büyük şans bence. Nazlı ile uyumlarını şimdiden çok sevdik. Ama ne yazık ki bu hikayenin kaybedeni Deniz. Olsun Deniz biz seni bağrımıza basmaya dünden hazırız.

Küçük Bulut. Onu ekranda görünce ister istemez yanaklarını sıkmak istiyorsunuz. Hele bir işve cilveler yapıyor ki Nazlı'ya sormayın gitsin. Yürüyen bir yetenek Alihan Türkdemir. Annesi ile babasının öldüğünü söylerken hepimizin içini sızlattı. Bu yönüyle dizinin dram temelini oluşturan güçlü taşlardan biri. Ve dizi için çok büyük bir şans.

Dolunay yavaş ama emin adımlarla hikâyesini anlatıyor bizlere. Umuyorum ilerledikçe doğru hamlelerle kendisine ivme kazandıracak. Uzun, güzel ömürler diliyorum diziye. Biz eğlenmeye de, ağlamaya talibiz.

Edit: Fragmanlar ateş etmiyor, ateş etsin.

Güzel günler.

 

 



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER