Londra'da başlayıp, Los Angeles'a kadar yayılan ve geçtiğimiz hafta yenisi Kaliforniya'da gerçekleşen Drama Summit West; Showtime, Starz, TNT gibi televizyon kanallarının yanı sıra, Netflix, Hulu gibi dijital servis ağlarının ve önde gelen dizilerin yazarları, yöneticilerinin bir araya geldiği, üç gün süren uluslararası versiyonunun aksine, bir günde neticelenen, son derece bilgilendirici bir söyleşi serisi.

Bu seneki konuklar arasında, Netflix'te Uluslararası Orijinal Diziler'de uzmanlaşan yöneticiden, Showtime Networks'un Program Başkanı'na, “The Leftovers” dizisinin baş yazarından, CAA, WME gibi büyük ajansların yöneticilerine kadar geniş bir yelpazede, ünvanları ağız dolduran bir grup konuşmacı, televizyon sektörünün geleceğini masaya yatırdı ve bizleri aydınlattı. Bu sene panelde dikkatimi çeken en önemli nokta, geçen seferkine kıyasla, geleneksel televizyon kanallarıyla, Netflix, Hulu gibi dijital ağlar arasındaki “tatlı” rekabetin biraz yatışmış olmasıydı zira ne kanal yöneticileri dijital ağlara verip veriştirdiler, ne de onlar, geleneksel televizyon sistemine bıyık altından gülümseyip, “Bittiniz oğlum siz!” tadında göz dağı verdiler.

Geçen sene benzerlerine şahit olmuştuk! Tabii bunu, geçen seferki söyleşide, dijital çağın dört atlısı Amazon, Hulu, Netflix ve HBO'nun konuşmacı olsun, içerik olsun çok daha baskın olmasıyla da açıklayabiliriz. Bu sene dörtlüyü sadece Netflix temsil ediyordu ve ilginç bir şekilde, diğer söyleşilerinin aksine onlarınki tamamen “Önümüzdeki sene izleyeceklerimiz” başlığı altında sunumdan oluşuyordu. İçerik departmanında Başkan Yardımcısı Elizabeth Bradley ile Uluslararası Orijinal Diziler departmanında Başkan Yardımcısı olan Erik Barmack, basbayağı sahnede bir başlarına, Netflix'te önümüzdeki dönemde bizi bekleyen dizileri, programları tanıttılar.

Bu konuda önemli nokta, bilhassa Barmack'ın, bir kez bile Türkiye dememesiydi! Geçtiğimiz yıl konuşma boyunca o kadar heyecanla Türkiye'de yapmayı planladıklarını anlatmıştı ki, haliyle bu sene de ona benzer bir durum olacağını düşündüm. Üstelik seminerden bir hafta önce Türkiye'deki ilk ortak yapımlarını O3 Medya ile yapacaklarını bir partiyle duyurmuş olmalarına rağmen. Ne var ki, bu sefer hem bu sunumun, hem de panelin odak noktası, Latin Amerika, hususi olarak da Brezilya'ydı.

192 ülkede hizmet veren ve dünyanın dört bir yanında harıl harıl ortak prodüksiyon gerçekleştiren Netflix'te yakın zamanda, Cape Town'da çekilen “Troy”, BBC ortak yapımı “Requiem”, “Collateral” ve “Black Earth Rising” gibi yeni diziler izlemek mümkün. Ayrıca, kitabı “The Handmaid's Tale” şu anda Hulu'da aynı isimli muazzam diziye uyarlanan Margaret Atwood'un başka bir romanından uyarlanacak ve başrolünde Anna Paquin'in yer alacağı “Alias Grace” de yeni sezon yapımlardan. Bir Margaret Atwood çılgınlığıdır gidiyor, haydi hayırlısı.

Her yer kırmızı!

Elizabeth Bradley sunumunda, Netflix'in üyelik sistemiyle çalıştığını ve bu servisi her an bırakmanın mümkün olduğunu ama insanlarda bağımlılık yaratıp, onların sürekli geri gelmelerini sağlayacak diziler, programlar yapmayı hedeflediklerinin altını çiziyor. Kendisinden sözü devralan Eric Barmack da Amerika dışında birçok yapımlarının olduğunu ama önümüzdeki dönemlerde bunu üçe katlayarak, uluslararası piyasada yılda 80-90 sezon dizi çekmeyi hedeflediklerini söylüyor. Bu noktada bizi de yakından ilgilendiren kanayan bir yaraya parmak basarak, standart İspanyolca diziler 70-80 dakikayken, İspanya'dan çıkan yeni gözde “Las Chicas del Cable”nin 50 dakika olduğunu belirtiyor. Haydi darısı Türkçe prodüksiyonların da başına!

Uluslararası alanda Brezilya'nın öneminden bahsetmiştik; Netflix de şaşırtmayarak ülkede olan bitene değiniyor. Birçok Amerikalı ve hatta uluslararası izleyicinin ömrü hayatında ilk defa Portekizce bilim kurgu izlemesine vesile olan ve buram buram “Hunger Games” kokan “%3” sayesinde Netflix, ana dili İngilizce olan izleyicinin aslında zannedildiği kadar altyazıdan çekinmediğini ve içerik kaliteli olduğunda her şeyi izleyebileceğini öğrenmiş.

Yakın zamanda da “Narcos” dizisinin yaratıcısı José Padilha'nın hazırlayacayağı yeni program da yarışmaya Brezilya'dan ve Portekizce katılacak. Barmack bu vesileyle, halihazırda işbirliği yaptıkları yaratıcı kitleyle her zaman çalışmak istediklerini ve onların İngilizceyle kendi dilleri arasında mekik dokumasında bir beis görmediklerini anlatıyor. Umarız önümüzdeki sene üçe beşe katlamayı hedefledikleri uluslararası projeler içinde, daha fazla Türk yapımı görmek mümkün olur. Biraz da Brezilya bizi izlesin canım!

Seminerden izlenimlerimi aktarmaya devam edeceğim, takipte kalın...