İki sene aradan sonra bir Türk
dizisi izlememe vesile olduğu için beklentilerimi karşılamamaya başlasa da
bırakamadığım bir dizi Vatanım Sensin.
İlk bölüm itibariyle diziyi
izleyenlerdenim. Hem oyuncu kadrosunun sağlamlığı, hem de milli mücadele
dönemini anlatıyor oluşu izlemem için yeterliydi ilk başlarda. İlk
bölümden itibaren izlediğim için, dizideki değişimi, eksen kaymasını daha sağlıklı
gözlemleyebildim. Dizi, yedinci bölüm itibariyle kabuk değiştirmeye başladı
diyebilirim. Karakterlerin yüzeyselleşmesi, önemli konuların derinine
inilememesi, hikayelerin temellendirilememesi süreci bu ilk çeyrekte kendini
göstermeye başladı. Bunu biraz da yapım şirketinin, kanalın, senaristlerin
kısacası tüm ekibin sosyal medyadan çok fazla etkilenmesine bağlıyorum.
Hilal ve Leon
çiftini bekleyenlerin ısrarı, ekibin yumuşak karnına dokundu ve dizinin
eksenini değiştirdi. Öyle ki, dizide işlenmesini umduğum çoğu konu, Hilal ve
Leon üzerinden işlenmeye başladı. Diziye başlama nedenim olan Halit Ergenç’in
canlandırdığı Cevdet üzerinden işlenmesini beklediğim konular
bile bu iki karakter üzerinden işleniyor.
Yanlış hatırlamıyorsam ikinci bölümde
ekranlarımızda arz-ı endam etmeye başlayan Veronika’nın Vasili’ye yaptığı “İçimdeki
yangını söndüremezsin” çıkışı ile Ali Kemal’in onun oğlu oluğunu bir kısım
seyirci anlamıştı. Ben de bunlardan biriydim. 25. bölüme geldik ve bu hikayede
kayda değer herhangi bir gelişme yaşanmış değil. Ali Kemal’in Veronika ile
çatışmaları çok yetersiz. Sadece bir olay sonrası karşı karşıya gelerek
birbirlerine bağırıyorlar. Bu mudur çatışma? Savaşın karanlık elleriyle birbirinden
koparılan bir anne ile oğulun çatılması bu kadar sığ mı işlenmeliydi?
Veronika-Ali Kemal çatışması yetersiz de olsa işleniyor; peki ya Vasili-Ali
Kemal düzlemine ne demeli? İlk bölüm Ali Kemal’in idam emrini vermesi dışında
bu ikili arasında herhangi bir çatışma yaşanmadı. Kaldı ki Vasili, istemeden de
olsa Ali Kemal’in kendilerinden kopmasına neden olmuş. Çektiği vicdan azabını
görmemiz, Veronika’ya hissettirmese de acısını bizim hissetmemiz gerekmiyor mu?
Ali Kemal ile en azından milli mücadele cephesinden karşı karşıya gelmesi
gerekmiyor mu? Ama biz karşı karşıya gelen baba-oğul düzlemini de Leon
üzerinden izliyoruz. Üstelik ikisi de aynı tarafta olmasına rağmen… Ali
Kemal-Vasili karşı karşıya gelmeliyken Leon-Vasili karşı karşıya geliyor.
Veronika’nın ölmediğini, sadece
uzak düştüklerini öğrendiği oğlunu arama süreci, onu bulana kadar çektiği
sıkıntılar işlenecek diye beklerken Veronika’nın anneliği de Leon üzerinden
işleniyor. Leon’un buhranına şahit olması, vatan haini sıfatı ile kaçmak
zorunda kalması Veronika’yı evlat acısı ile sınıyor. Kaybettiği oğlu Dimitri hikayesinde
izlemeyi beklediğimiz anneliği, Leon cephesinden işleniyor.
Ali Kemal’in öz ailesinden biri
ile çatışması da çoğunlukla Leon üzerinden işleniyor. Vasili-Ali Kemal’in ya da
Veronika-Ali Kemal’in yaşamadığı çatışmayı Leon-Ali Kemal yaşıyor. Her bölüm
bir şekilde karşı karşıya geliyorlar. Kısacası bu hikaye de Leon üzerinden
işleniyor. Evet, Boran Kuzum oldukça yetenekli, gelecek vaad eden bir oyuncu
ama Leon ile Boran Kuzum ayrımını yapmamız gerekiyor. Dizide merakla
beklediğimiz her hikaye onun üzerinden işlendiği için karakter kendinden
soğutmaya başladı. Eminim ilerde Ali Kemal’in Dimitri olduğu ortaya çıktığında
da hikaye Leon üzerinden işkenecek. Leon’un buhranları, yıllarca abisinin
gölgesinde büyümüş çocuğun abisini bir düşman olarak karşısında bulması,
ailesinin Dimitri’ye ilgi gösterip onu unutması v.b… Dimitri hikayesinde başrol
Ali Kemal olmalıyken o da Leon üzerinden işlenecek gibi duruyor.
Dimitri hikayesinin ana
kahramanlarından biri de Cevdet. Onun kadar vicdanlı, hakkaniyetli bir adam Ali
Kemal’in öz ailesinin kim olduğunu öğrenmesine rağmen bunun vicdan muhakemesini
yapmıyor kendi içerisinde. İnanılır gibi değil… Veronika’nın kaybettiği oğlunu
nasıl özlemle aradığını görüp vicdan yapmaması gerçekten mantık hatası. Ali
Kemal’in çırpınarak öz ailesini aradığını görüp vicdan azabı çekmemesi de keza
öyle…
Dimitri hikayesinden bu kadar
bahsetmemden anlaşılacağı üzere Dimitri hikayesini merak ediyorum… İlk başlarda
çok klişe olduğunu düşündüğümden gereksiz bulsam da şu an dizide izlemek için
sabırsızlandığım tek hikaye. Bunun da en büyük sebebi dizideki aile
sıcaklığının ve aile ilişkilerinin yetersizliği. Dimitri’nin ortaya çıkışı ile
bir nebze de olsa aile bağlarını izleyebileceğimizi umuyorum. İlaveten Senan
Kara’nın o dolu dolu bakan sevgi dolu gözleri ile oğluna kavuşan anne yorumunu
çok merak ediyorum. Aynı şekilde Ali Kemal’in hırçınlığının Veronika’nın
sevgisi ile törpülenişini, Halit Ergenç ile olan baba-oğul yüzleşmesinde
kendini kanıtlayan Kubilay Aka yorumu ile izlemeyi istiyorum. Senaristler
Dimitri hikayesini hikayenin gerçek kahramanları üzerinden işlerse izleyeceğiz…