Hepimiz artık farkındayız sanıyorum, onda bir şeyler
var, küçük adımlarla insanın aklına fikrine sokulan, fark ettirtmeden bizi ele
geçiren bir sihir, garip bir büyü… Bu yazı Teğmen’in bu yazı Leon’un bir
portresini çizip neden bu denli çok kadını etkilediğine dair çıkarımlarda
bulunacak.
Leon, Freud gibi bir adamın bile ölmeden önce aklında
tek soruyla öte aleme göç etmesini sağlayan o büyük problemin adeta cevabı: Kadınlar
Ne İster?
İstisnasız her kadın keşfedilmek ister görünenin
ötesinde çok derinde sakladığı şeylerin. Hilal çok güzel ama kendisi dâhil
kimse bunun farkında değil. Giyim tarzı, seçtiği renkler kadınlığını adeta örtüyor. Ablası da
aynı dönemde yaşıyor olmasına rağmen tam tersi bir durum söz konusu onda.
Mehmet, bayrak açma sahnesinin öncesinde Hilal'i ilk defa eşarpsız saçları
yapılı görünce dili tutulmuştu güzelliği karşısında. Leon bu güzelliği
saklıyken bile fark edebilecek kadar derin bir adam aşikâr olunca görmemek için
kör olmak lazım zaten.
Kadınlar aşkı kodlayarak yaşar, "bana sarıl" demek
yerine "üşüdüm" diyen kadın örneğinde olduğu gibi. İki tür erkek vardır. Bu
kodları çözebilen ve sarılan zeki adamlar ile kodları çözemeyen düz adam Samiler.
Leon’un hangi grupta olduğunu söylememe gerek yok zannımca.
Hmm... Demek üşüyeceksiniz ilerde^^
Ben bu aşkın ilk Leon’da filizlendiğini düşünüyor ve
dahi hatta Hilal’e ilk gördüğü anda vurulduğuna inanıyorum. Dikkat çekicidir,
ilk karşılaşma sahneleri dâhil olmak üzere Hilal, Leon ve Yıldız'ın aynı
ortamda olduğu sahnelerde Hilal ve Leon konuşurken Yıldız flulaşıyor adeta
buhar oluyor uçuyor ortamdan. Leon, Hilal'in etkisi altına giriyor. Vasili'nin,
Cevdet'e silah çektiği Hilal'e ‘’Sen olsan ne yapardın Teğmen'in yerinde vurmaz
mıydın ?''dediği yemek sahnesini hatırlayın. Leon'un bakışlarında ilk defa gün
yüzüne çıkacak bir antik kenti keşfe hazırlanan arkeolog merakı ve heyecanını
görüyoruz.
"Zehir zemberek sen/ Ey o kara gemilerle İzmir'e gelen"
diye başlayan Halit İkbal şiirinde Hilal, "benim sevdam ateş / senin sevdan su"
derken harika bir metaforla aralarında olanları özetliyor. Hilal daha güçlü, daha dik
duruyor teslim olmuyor değil mi bir türlü? Sebebi bu metaforda saklı aslında.
Ateş gibi dokunduğunu yakacak bir kız su gibi bir adamın karşısında... Su ateşe
dokunursa ne olur??? Leon su gibi bir
adam hakikaten…
Leon'a ilk vurulduğum andır vals sahnesi. "Bir kez
olsun bırak kendini" dediği an. Hep diyorum, hep diyeceğim Leon sevildiğinden
emin olmanın verdiği rahatlıkla bu denli cesur. Hilal'in kendini kastığını
duygularını bastırdığını nasıl da fark ediyor. O sahne muazzam bir karakter
analiziydi. Leon adeta bir psikiyatr, Hilal'i öyle iyi çözüyor ki. Hilal daha
kendine itiraf edemezken duygularını Leon emindi sevildiğinden. Hilal’e yazdığı
bayrak metaforlu mektubu hatırlayalım, Hilal gibi bir karakter ancak bu denli
güzel özetlenebilirdi. Hilal’in içindeki tutkuyu bayrağının kırmızısına yorması
mesela… İnanılmaz! Leon, Hilal’deki tutkuya, o coşkuya vurgun. Durgun bir deniz
gibi masmavi gözleri bir anda çakmak çakmak oluyor; o anlar Leon’a dikkat edin
zerre kızmıyor, Hilal ona kırıcı şeyler dahi söylese, bir adam bir kadının her
bir zerresine nasıl hâkim olabilir?
Leon Hilal’in kendini vurmasını adeta teşvik etti, "Abin benimle gelecek ve idam edilecek.’’ diyerek. Bu noktada Hilal’e seçim hakkı vermedi dikkat
ederseniz. Onun kadar zeki bir adam daha
Hasan Basri gibi Hilal için çok kıymetli, rol modeli olan bir adamın kanı
elindeyken, üzerine sevdiği kızın öz ağabeyinin ölümüne sebep olursa bu
ilişkinin olacağı varsa da olmayacağını hesap edememiş midir sizce? Ben,
Leon’un hesap hatası yaptığını düşünmüyorum. Orada zaten bildiği şeyden emin
olmak istedi, Hilal’in tetiği çekemeyişini, "Tereddüt etmeden vururdum senin
yerinde olsam Teğmen.’’ deyişini nasıl yutacağını görmeyi vurulmak pahasına
göze aldı. Bu nasıl bir aşka aşık olma halidir Teğmen? O anın hazzı için
canından olacaktın? Leon’un tutkulu karakterinin farkında ilk defa o an vardım.
Bir kadının sözleriyle gözleri arasındaki farktan kendine yol çıkarmak mahir
olan her erkeğin harcı ancak bu kadarı inanılmaz bir şey!
Leon Hilal’in sözlerine zerre kadar itimat etmiyor
çünkü Hilal’in gözleri Leon’un kalbine çok fena sufle veriyor, gerçek duyguları
hakkında. Leon, çok gururlu bir adam, sevildiğini hissetmese mağlup oldukları
gece tokat yiyeceğini bile bile öpmezdi Hilal’i. Leon gibi bir karakteri tek
bir yazıda özetlemek takdir edersiniz ki imkânsız, daha çok şey var ona dair
söylenecek. Virgül olarak kalsın son söz:
Leon’un aşkı pek çok kadın için modern hayattan bir
kaçış. Sığınılacak bir liman. Çıkar odaklı, ego savaşlarıyla süslü plastik
modern çağ aşklarından sıkılmış bünyeler için çölde bir vaha adeta.