Hoş geldin Fi!

Hoş geldin Fi!
Haberini duyduğumdan beri içimde bir heyecanla bekledim seni, Fi. Dizi sektörünün ölmediği ama süründüğü şu günlerde  “internet dizisi” çölde açan bir çiçekten farksız. Reyting kaygısı gütmeyen, o sığlığa boyun eğmeyen, sansürsüz bir 60 dakika… Evet, ben de avuçlarımı ovuşturmuştum. Üstüne bir de şampiyonlar ligi gibi bir cast. Daha ne olsun ki? İzlememek için bir sebep yoktu ortada. Ve 31 Mart geldi, çattı.
 
Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki Fi, Çi, Pi üçlemesini okumadım. O yüzden kitaptan uyarlanışı hakkında bir kıstas yapamayacağım.

İlk bölümle güzel açılış yaptılar. Can Manay’ın kafamızda şekillenmesi istendiğinden ağırlık ondaydı. Can üzerinden aktı gitti bölüm. Bu noktadaki en büyük başarı şüphesiz Ozan Güven’indir. Can Manay olmak için dünyaya gelmiş sanki. Uzun zamandır rolüyle bu kadar bütünleşen bir performans görmedim. Bütün alkışlar Ozan Güven’e! En çok monologları sevdim sanırsam. İçimdeki edebiyat tutkusuna selam çakan detaylar oldu. İşin ruhunu besleyen can damarlar bu şekilde beslenilmek istenmiş. Umarım bu damarlar kopmaz da bu ruhu hep hissederiz. Ruh demişken ruhu besleyen bir diğer detay o muhteşem müzikler olmuş. Cuk oturmuş. Özellikle sürekli çalınan bir parça var -yakın zamanda malum yerlere düşer umarım- ona ayrıca bayıldım. Tanıtımlarında vaad edilen dans bir diğer merak edici ögeydi. Son dakikalardaki o muazzam koreografiyi zevkten dört köşe olarak izledim. Serenay Sarıkaya tam bir dansçıymış da haberimiz yokmuş. Özellikle dikkatle izledim kendisi mi değil mi diye. Kocaman bir emek var ortada. Helal olsun. Emeğine ve azmine kocaman alkışlar! İşin ruhunda çok güzel etmenler var. Dans, müzik, felsefe, psikoloji. Bu etmenler bu kadar mükemmel birleştirilmese kaostan farksız olurdu. Ama o kadar güzel harmanlanmış ve birleştirilmiş ki yapaylık bulmak çok zor. İlk bölüm bittikten sonra yönetmeni kimmiş diye Google’ladım. Fi, çok emin ellere emanet edilmiş. Mert Baykal’ın emeğine, gönlüne sağlık.

İtiraf etmem gerekir ki Can karakterinden sonra en çok merak ettiğim Bilge oldu. Hatta Ozan Güven’den sonra rolüne cuk diye oturan isim Büşra Develi diyebilirim. Gördüğüm ilk andan beri “Heh, Bilge, işte bu.” dedirtti. İlk bölüm Can dışındaki karakterleri benimseme açısından verimsizdi fakat Bilge bu konuda bir adım önde.
 
İkinci ve üçüncü bölüm Can’ı tanıdıktan sonra diğer karakterlere de nefes aldırtmış. İlk bölümdeki zoraki tanısınlar beni modundan biraz sıyrılmışlar. O yüzden Duru, Deniz, Özge ve Bilge hikâyenin akışına bırakılmışlardı. Özellikle Duru’yu ilk bölümde benimseyememiş olmak üzmüştü beni, iki ve üçte –hele üçte- Duru’ya koşarcasına yaklaştım. Deniz ise hala aynı çizgide. Umarım hikâyede karakter bazında arka plana atılmaz. Bu gözler Mehmet Günsür’ü hunharca izlemek istiyor. Özletmiş.

Berrak Tüzünataç’a şüpheli gözlerle bakıyordum kadroda olduğunu duyduğumdan beri. Aslında yapı olarak tam Fi’lik bir oyuncu ama oyunculuğu “acaba” dedirten bir cinsten. Üç bölümden sonra şunu diyebilirim ki Berrak Tüzünataç bana bütün laflarını itinayla yedirdi. Çok beğendim. Zaten klâs bir kadındı, artık gözümde Özge’yle sağlam adımlarla yürüyen bir kadın. Özge demişken Özge Özpirinçci de çok güzel sürpriz olmuş. Daha fazla izlemek isterdim kendisini. Ruha yakışmış bir kere.
 
Gelelim senaryoya. 60 dakika da olsa gereksiz sahneler yok muydu? Vardı. Eleştirdiğim sahneler de vardı. Sanırım senaristlerin 60 dakikalık bölüm yazmaya alışmaları biraz vakit alacak. Ama olsun, ilk işlerin günahı olmaz derler.
 
Taze, ferah, alışılmışın dışında bir iş olmuş Fi. Totalde beklentimi karşıladı. Üstüne bir de umutlar ekti. Bölümler bittiğinde izlediğimden memnun kaldığımı fark ettim. Hiç değilse nefes aldırdı. Gönülden söylüyorum ki istediğinden kat ve kat tıklanma alır. Hak ediyor. Ve böylece bu yolda yürüyecek bir sürü projeye yol açar. Böyle nefes aldırtan işlere çok ihtiyacımız var.
 
Toparlayacak olursam; bünyesinde çok güzel oyunculuklar barındıran, müziğin ve dansın harmanlandığı, insanı sorgulayan, aklın estetiğine de önem veren, güzel bir teknikle anlatılan; cesur, eşsiz, kendisinde de altın oranı yakalamaya çalışan bir iş altın tepsiyle bize sunulmuş. İzlememek için hiçbir sebep yok. Milyonlarca tıklansın.
 
Hoş geldin Fi!



BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER