Kanal D'de yayınlanan Adı Efsane'nin genç oyuncu kadrosunun enerjisi o kadar güzel ki, her biri gerçekten de çok güzel performans sergiliyor. Bu durum dizi yayınlanmaya başladıktan sonra genç oyuncuların gitgide artan takipçilerinden ve fanlarından da belli oluyor. Oyuncuların bölüm yayınından önce yaptıkları canlı yayınlarından da görüyoruz ki sadece dizi için değil, set dışında da çok samimiler ve bu halleriyle bizleri diziye daha da çok çekiyorlar. Aman maşAllah diyelim nazar değmesin! Bundan sonra da eminim yolları açık olacaktır, emeklerine sağlık. (Büyük oyuncular, senaristler ve tüm ekip de dahil, tabii. Hepsi birbirinden güzel ve çiçek)

Gelelim asıl konumuza. Nerden başlasam bilmiyorum. 

İlk olarak meşhur mahalle tayfamızla başlayalım. O kadar güzel bir ilişkileri var ki, bakarken benim de böyle bir arkadaş grubum olsa keşke diye imrenmemek mümkün değil. Bu bölüm gördüğümüz tost sahnesinde bile duygulandırıyorlar insanı. Her zaman koşulsuz birbirlerinin arkasındalar ve sorunlarını beraber üstlüyorlar. O yüzden fragmandan sonra ne desem bilemedim. Daha doğrusu neye kime üzüleceğime. Hakan'ın Melis'in ardından Fiko'nun yüzüne bakamayacağına mı, Fiko'nun bunu öğrendikten sonra hayal kırıklığına uğrayacağına mı, Sado'nun bunu görüp sırtında bir yükün oluşmasına mı? En önemlisi Hakan ve Fiko'nun kardeşliğine... Kısacası Sibel gülümüzün dikenleri her birine battı, seyirciye bile. 

Kendimce o öpücüğü çok gereksiz buldum. Hadi sarılsın, yanağını okşasın ama öpmek ne demek? Bu öpücük sayesinde bir daha kim Sibel ve Fiko'yu birlikte ister ki? Ben istemem şahsen. Diyelim Sibel düzeldi, ama bir daha Fiko'nun yüzüne bir daha nasıl bakacak? Düzelse bile o sahne artık bir kere aklımıza kazındı, bizde unutmayacağız. Fiko'nun da unutacağını sanmıyorum. Herhangi birini öpmedi ki, Fiko'nun her zaman hatta çocukluğundan beri birlikte olduğu kardeşini öptü. Bir zaman sonra hiçbir şey olmamış gibi davranamazlar. Sibel zaten en başından beri Fiko'yu hak etmiyor, bari Kıvanç'la birlikte olsun. Karakterleri uyuşuyor, Fiko'ya da başka kız bulalım (Mesela Melis'in en iyi arkadaşı Çiler olabilir). Çünkü bu öpücük olayını kurtarmak gerçekten çok zor. Bu arada ilk öpücüğü HakMel'den beklerken Sibel ve Hakan'dan gelmesi ayrı üzdü Sayın senaristler...

Bu cümleler, bu Hako-Fiko sahnesi unutulmazlardan... Bu kardeşlik bir kız yüzünden zaten bitemez ama dilerim ki Fiko öğrendikten sonra gözleri kör olup Hakan'a haksızlıklar etmez. Zaten Sibel o kadar ilgiliydi ki Hakan'la, şimdiye kadar nasıl fark etmedi anlamış değilim. Kızın iki kelimesinden biri Hakan oluyor. Dizinin başından beri Hakan ve Ali, Sibel'e bayağı soğuk davranıyor zaten, umarım bu bölüm geçmişten sahneler görürüz de geriye kalan soru işaretleri cevaplanır.

Ali demişken onun da karakterine bayılıyorum. Çalma profesyonelinden tut arkadaşları için her şeyi göze alması çok güzel. "Adam olsaydık bir şekilde bulurduk o parayı.", "Sen Hakan'ı ne yapacağını napcan?" Herkese böyle bir arkadaş lazım vallahi. Kaan Sevi de cuk oturmuş role, helal olsun çok iyi canlandırıyor. 

HakMel'e gelirsek 6. bölümde çok iyi ilerlediklerini düşündüm. Hem atışıyorlardı hemde yavaş yavaş iyi anlaşmaya başladılar. Fakat bu bölüm Melis ne ara bu duruma geldi anlamadım. Doğruyu söylemek gerekirse Hakan'a laf sokmasını bile özledim diyebilirim. Gerçekten hangi ara onu bu kadar önemsedi anlaşılmadı, çok hızlı ilerledik o kısmı. Oda da Hakan eve git dedikten sonra mutlu bir şekilde "Bitti, Kıvançtan ayrıldım. Artık ne seni ne beni rahatsız edebilir" demesi bölümün en kızdığım sahnelerinden biridir. Sanki ondan kurtuldum artık gel beraber olabiliriz der gibiydi. Hakan'ın bastırdığı duyguları ilk bölümlerden vardı zaten ama Melis'i biraz daha detay ile görmek isterdim.

Mesela Kıvançla hâlâ birlikteyken ikisini kıyaslayabilirdi, birinin iyi öbürünün de kötü niyetini fark ederdi. Para olayında Kıvanç'ın yalanını anladıktan sonra ayrılsaydı keşke. Böylece Kıvanç'tan ayrılması da aceleye gelmezdi. Ne yazık ki ben bu bölüm Kıvanç'a daha çok hak verdim, Melis'in ayrılması ona ilgi vermemesi ve gerçek yüzünü fark etmediği için değil de Hakan yüzünden ayrıldı gibi gözüktü. Aslında derin düşünürsek sırf Hakan yüzünden olmadığını anlayabiliyoruz ama bu dün seyirciye pek yansıtılmadı. (Bu arada Emre Bey o oda sahnesinde acayip güzel oynadı, Kıvanç'ı yaşadı resmen. Helal olsun.)

Şimdi senaristler diyecek ki "E siz de bir karar verin artık hem sahne istiyorsunuz hem yavaş ilerlesin diyorsunuz", haklısınız.  Sadece Melis'in iç dünyasına biraz daha inilseydi daha güzel olabilirdi diye düşünüyorum. Ve lütfen siz kafanızda kurduğunuz kurguyu hiç bozmayın, kaleminize karışmak haddimiz değil zaten. Birçok izlediğim dizi senaristlerin fanlardan dolayı etkilenmesinden bozuldu ve Adı Efsane için aynısı olmasın istiyorum. Tabii sahne isteklerimiz olacak ilerdeki bölümler için, doğal olarakta hayal ettiğimiz sahneleri görmek bizi çok mutlu edecektir. Yine de o istekler için hemen sevgili olmasınlar, yavaş ama akıcı bir şekilde aşık olup öyle kavuşsunlar istiyorum/z. 

Ve gençlik dizisi diye başladığımız dizi iyice dram'a dönüştü. Tabii bölüm süresini doldurmak için ve total seyirciyi yakalamak için dram lazım fakat her bölüm içimiz şişerse ister istemez insanın hevesi kaçıyor. Ben mesela tayfanın mutlu hallerini izlemeyi özledim, sorunlardan uzak beraber plan kurup gülmelerini özledim, mekanda koç ile birlikte kahkaha atmalarını özledim. Bunu da dikkate alırsınız inşAllah. 

Güvenimiz sonsuz. Kaleminize sağlık!

Ayrıca Adı Efsane için fragmanı hazırlayan kişiye sesleniyorum: mümkünce basketbol sahnelerini koyun, birçok kişinin ilgisini çekiyor! Ve bir çok kişi basketbol için de izliyor zaten. Reytingler hep yükselsin inşAllah.

Son olarak:

Cem Yiğit Üzümoğlu, Baran Bölükbaşı, Kaan Sevi, Hakan Ummak, Almila Ada, Özgü Kaya, Dilhan Aras, Emre Bey vs...

Sizler çok güzelsiniz, iyiki bu diziyle hayatımıza girdiniz.

Gerçekten uzun zaman sonra bir dizide bütün sahnelerden keyif alıp izliyorum. Umarım bu daha bol sürer, uzun ömrü olur.

Tekrar emeklere sağlık!