Vakit öldürüyorsunuz ey İçerde'kiler

Vakit öldürüyorsunuz ey İçerde'kiler
Bu yazıma sizlerle yaklaşık olarak ilk 5 bölümünde hepimizi heyecandan ekrana kilitleyen, tuvalet molası vermemiz gerektiğini bile unutturan dizimiz İçerde’nin, ilk bölümünde öğrendiğimiz gerçekleri sıralayarak başlamak istiyorum. Mafya babamız kebapçı Celal Duman’ın küçükken kaçırttığı ve sonradan yanına alıp büyüttüğü Mert, polisin içine sızmış gizli adamıdır. Sarp, polislikten atılmış gibi gösterilen, düşman bellediği Celal’i bitirmek için yanına girmiş gizli polistir. Sarp kardeşi Umut’u, Mert de ailesini deli(!) gibi aramaktadır. Sarp ve Mert aslında kardeş yani Mert eşittir Umut’tur. Yusuf Kaya, Celal’in baş düşmanı tüm gücüyle(!) onu hapse atmaya çalışan organizenin müdürüdür.
 
Bu saydıklarım dizinin ilk bölümünde öğrendiklerimizin tamamı. Tabii iki kardeşin devamlı içerde olduklarından şüphe duyulduğundan sırayla test edilip ve daima aklanmaları ve son olarak dizide her olayın bir flashback’e baktığı unutulmamalıdır.
 
Bu pazartesi 24. bölümü devirdik artık. Birçok konuk oyuncu girdi geçti bu zamana kadar. Fakat şu saydıklarımı bilen bir kişi haftaya yeni bölümü açıp, anlamakta zorluk yaşamadan diziye haftalardır saatlerini harcayan bizler gibi uyum sağlayabilir.
 
Ha, "kimdir bu Kudret Sönmez" diye soran olursa merak etmesin biz de henüz net bir şey bilmiyoruz. Eğer hikâye bu doğrultuda bize ilk bölüm verilenlerin aylardır bir milim ilerlemediği, olayların açılamadığı şekilde ilerleyecekse de kalsın ben Kudret’in kim olduğunu öğrenmek istemiyorum. Tek üzüleceğim nokta ise başta en son aramıza katılan Uğur Yücel gibi bir usta olmak üzere bu efsane kadroya sahip olan dizinin harcandığını görmek olacaktır.
 
Yaklaşık iki bölümdür sadece göz ucuyla bakmakla yetindiğim bölümlerin ardından geçtiğimiz hafta boyunca ortaya yeni atılan ve merak konusu olan kudretli karakterin Uğur Yücel olduğunun açıklanmasıyla beraber yayınlanan fragmanlardan sonra, ‘heh düşen reytingleri ve heveslerimizi toparlayacak bir bölüm geliyor çok şükür!’ diyerek büyük heyecanlarla 24. bölümü izlemeye oturdum. Sarp’ın, Tahsin’i öldürmediğinden fazlasıyla emindim. Sonuçta her şeyin bir flashback’e bakacağını adımız gibi biliyoruz. Fakat planı Celal’le yaptıklarını öğrenince ayrıca şaşırdım ve evet güzel bir bölüm geliyor galiba diyebildim.

Ardından biz Mert oltaya gelecek oh diye sevinirken meğerse evindeki gizli kamerayı fark etmiş ve çoktan karşı atağa geçmiş olduğunu görünce yine bölümün çöpe gideceği izlenimine kapıldım ama azimle umudumu kesmedim. -Zaten başımıza ne geldiyse bu umutlarımızı kesmeyişimizden geldi.- Davut’un meşhur ölüm marşı klasiğiyle Ayşe’nin kaza(!) sahnesinin sonucunda Ayşe’den gelen atakla Mert’in gerçekten ifşa olması ve merkezden kaçmasına tepkim ‘Oh be işte başlıyoruz artık!’ olmuştu. Ama işte umudumuz vardı ya hala bizim, safız ya biz, gerçeği anlamam birkaç sahne aldı maalesef. Tabii ki kendini aklayacaktı Mert! Fakat aklanmasının nasıl olacağı dank etmeden önce her şey o kadar güzeldi ki…
 
Organizeden kaçtığı saniye itibariyle dizi gözle görülür biçimde bambaşka bir havaya bürünmüştü. Renk ve heyecan gelmişti resmen. On bin beş yüzüncü kez ‘aa Mert masummuş’ topuna giren Sarp ve Yusuf Müdür’e de yazıklar olsun. On bölüm önce bu olay yaşansaydı vay vay vay derdim Alyanakcığımın deyişiyle. Ama anlaşılan finale kadar yine Alyanak’ın deyişiyle vakit öldüreceksiniz ey içerdekiler! Bölümün en anlamlı sahnesi bence Alyanak ve Berke’nin vakit öldürme konuşmalarıydı. 
 
 -Öldürme kaldırma işlerinin en temizi budur. Vakit öldürmek. Oturur yayarsın, vakit kendiliğinden ölür. Kimsede sana ‘Kardeş, sen bu vakti niye öldürdün?’ diye sormaz.
 -Onu da soran olur abi.
 -Nasıl lan?
 -E yarın iş işten geçince, sana o kadar vakit verdik naptın demezler mi abi?
 
Selam olsun size Alyanak ve Berke. Siz de olmasanız… Hayır, set ortamlarındaki verilen emeği de biliyoruz. Çektikleri zorlukları da. Herkesin zamanına yazık olmasa bari. Geçtiğimiz hafta ilk kez reytinglerde zirvenin kaptırıldığını da gördü bu gözler. Şaşırdığımı da söyleyemeyeceğim maalesef. İş işten geçmeden o işleri bir yoluna koysalar bari.
 
Kudret karakterinin görkemli girişinden dersimi hiç almamışçasına yine yeniden belki de son kez umutlanacağım. Uğur Yücel müthiş ötesi bir seçim olmuş böyle bir karakter için. Diğer yandan Handan’ın pek bir görevi kalmamıştır umarım. Çünkü fazla eksik bir şeyler var Handan da ve beni bayağı bir rahatsız ediyor. İki bölümdür yazı yazmayı bırakın, yorum bile yapmak içimden gelmemişti bölümlere. Bu yazıya kısmet oldu tüm içimi dökmek. Uğur Yücel ve 24 bölümün hatırına iki bölümcük daha şans verme niyetindeyim İçerdekilere.

Bu süre içinde de bizim umutlarımızı ve sizin de emeklerinizi çöp etmeniz dileğiyle. 


BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER