Kiralık Aşk: Belki de üçümüz..

Kiralık Aşk: Belki de üçümüz..
Uzun ince bir yolda olduğumuzu söylemişti Aşık Veysel. Gece gündüz durmadan yol aldığımız bir yolculuk diye tanımlamıştı hayatı. Öyle bir hayat ki, bazen ciğerlerimizi sonuna kadar nefesle doldurup bizi uçururken, bazen nefessiz bırakarak dipsiz kuyulara sürükleyen. Bazen heveslendirerek ayaklarımızı yerden keserken, bazen hevesimizi kursağımızda bırakarak uçurum uçurum gezdiren. Bazen hesapsızca vaat ederken, bazen de hesap etmeden vaadi kesen. Bazen davet eden, bazen davetin ortasında bizi öylece ortada bırakarak çekip giden. Bazen kolayca anladığımız, bazen anlamak için deliler gibi çırpındığımız, bazen de ne yaparsak yapalım anlayamayacağımızı anladığımız.
 
İşte böyle bir yolun yolcusuyuz biz. Bir sürü ara durak da inip bindiğimiz, sürekli tur geçtiğimiz bir yolculuk. Hem var olduğumuz hem de varlığımızın devamı için var etmeye gayret ettiğimiz bu hayat, bir sürü seçenek çıkartır yürüdükçe yolumuza. Ama biz bunların içinden kendimize uygun olanı bazen erken bazen geç bulur ya da uygun olduğunu zanneder avunuruz. Şanssız sayarız kendimizi ya da şanslı sayarız bazılarını. Ne güzel o buldu deriz ama onu bulmak için geçtiği etapları, verdiği sınavları hesap etmeyiz. Kendimizin hangi emekleri verdiğini ya da vermediğini gözden geçirmeyiz. Şans diye nitelendirdiğimizin aslında bir şeyin sonucu olduğunu düşünmeyiz.  Kolay isteriz belki de, zor olanı tercih etmeyiz. Seyretmekle yetiniriz kimi zaman, sahip olmak isteriz ama içinden geçmek istemeyiz. Oysa Ömer de Defne de tüm bu aşamaları ama bilerek ama bilmeyerek geçtiler. Hesapsızca severek aralarındaki aşkı var ettiler. Her türlü zorluğa ve ayrılığa rağmen dönüp dönüp geri geldiler. Bir sürü şeye göğüs gerdiler, evrildikçe evrildiler. Onlar birbirlerine aşık olurken bizi de aşklarına aşık ettiler. Ne gitmek istedik onlardan ne de gitmek istesek de gidebildik. Onlar birbirlerini sevdikçe biz de onları deli gibi sevdik. Onlar birbirlerine bağlandıkça biz de onlara tutkuyla bağlandık. Şimdi onlar bizden gitmek için gün sayarken, bizim yanımıza onlarla geçirdiğimiz o güzel anlar kâr kalacak. İçimiz buruk olsa da iyi ki yaşamışız diyeceğiz, iyi ki tanışmışız ve iyi ki yolumuz onlarla kesişmiş. Şanslı sayacağız kendimizi ve asla unutmayacağız. İyisiyle, kötüsüyle hep iyi hatırlayacağız.
 
Nasıl yani Tom ve Jerry olduğumuzu artık herkes kabul etti mi?
 
Onlar hikayenin içinde tamamlandıkça, bizim üzerimize de böyle bir hüzün çöküyor elimizde olmadan. Ama mucizelere inanarak çıktığımız ve yukarıda anlattığımız bu yolculuk belki de yeni mucizeler çıkaracak karşımıza. Onlar şimdi çoğalırken ve rüyalarla bize ön gösterim yaparken bize de onlar adına sevinmek düşüyor karşılıksızca. Küçük İplikçi ne kadar da yakışmıştı baba İplikçi’nin kucağına. Kızıl küçük kafasıyla babasının omuzuna yaslanırken boncuk gözleriyle annesine bakıyordu yumak yumak. Rüya bu kadar kısa olmasaydı keşke de onları tatlış tatlış biraz daha izleyebilseydik. Her ne kadar Defne gördüğü rüyadan utanıp gizlemeye çalışsa da, uykudaki mutluluğu onu ele veriyordu. Ömer ne gördüğünü bilmese de ruhlarıyla hep bağlı oldukları için aslında “Belki de üçümüz.” dediği gibi içten içe o da bunu hissediyordu.

Yalnız sabah sabah tatlı yemek de sevdaya dahil herhalde. Uykudan kalkıp bir fincan çorbayı kafaya dikerek tatlıcıya gitmek biz Kiralıkçı’lara özel olsun. Gerçi ben, bir tatlı canavarı olarak her zaman yiyebilirim de Ömer İplikçi şaşırttı bizi. Ama annesiyle olan geçmişini ne güzel paylaştı hanımıyla. Bu kelime de en az tatlıyı iştahla yiyişi kadar şaşırtıcıydı. Her şeyi o kadar güzel taşıyan bir adam ki Sinyor İplikçi, hepsi ayrı ayrı yakışıyor ona. Hanım, enişte, baba, futbolcu ve daha niceleri. Gerek o soğuk buz şelalesi halleri, gerek mahalledeki serserilikleri. Ay keşke uzun zamanımız olsa da bunları doya doya duysak, doya doya yaşasak. Ama finale ramak kala bile bölümün içinde o kadar az beraber oluyoruz ki. Bizi yalnız çok sağlam harcadılar matmazel. Yeryüzüne daha bu kadar hızlı harcanan bir kitle, bir daha gelmez bence. Hayat ağlamaklı bile değil, haykırmalık kesinlikle. 

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER