Kiralık Aşk: Dünya ya dursun ya da ikimize ait olsun

Ömer oturmaya mı geldik, hadi kalk çiftetelli oynayalım…
Ömercim “Roma’da çok eğleneceğiz.” diyorsun ya, sen İstanbul’u sevmiyor musun kuzum? Neden burada gezmiyor da evde oturuyorsunuz? İstanbul’un dünya kadar gezilecek yeri var. Fakir de değilsin ki, para yok o yüzden bir şey yapamıyorsunuz diyeceğim. Yani düşünüyorum düşünüyorum valla bunun cevabını bulamıyorum. İlla özel bir yer olması gerekmiyor, çıkın bir hava alın, sinemaya gidin ya da bowlinge gidebilirsiniz mesela. Ya da grafiti yapabilirsiniz serseri serseri. Eviniz güzel tamam kabul ediyorum da pişti nedir yahu? Yeni evinin bahçesin de golf oynayın bari, anılarımız canlanır en azından. Allah’ım, size ne yapmanız gerektiğini liste yapıp her hafta kapının altından mı atsak? Gerçi Defo gecesi yaptınız yani iyice işi nankörlüğe bağlamayalım, gayet güzeldi. Maçta Defne ayrı, sen ayrı tatlıydın. Defne’nin kendini kaptırarak yaptığı tezahüratlar bir Beşiktaş taraftarı olarak kalp ben. Senin tuttuğun bir takım olmadığını düşünüyorum. Zira futbolla alakan olmadığı aşikar. “Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın.” yeminleriyle düştün delilerin içine ya, sana helal olsun. Herkes havaya fırlarken senin istifini hiç bozmadan çarpık çarpık Defo’yu gülerek seyretmeni de, çekirdek çitlemeni de, Defo’nun maceralarıyla dalga geçmeni de gözlerimizden kalpler fışkırarak izledik. Geçmişe ait görüntüleri verilen o olayları aranızda konuşsanız, bir kritiğini falan yapsanız. Biz sürekli yapıyoruz da. Bir de Defne seni salon adamısın oralarda sıkılırsın diye düşünüyor ya, Pamir ve Sinan’la birlikte yaptığın kavgaları bir görse ağzı bir karış açık kalır herhalde. Salon adamı ve defneyaprağı görünümlü iki arıza olarak, birbirinize ev hallerinizi anlattığınız sahnenin ise tadından yenmezdi. İkiniz birbirinize “Şahanesin.” diyorsunuz ama asıl siz birlikte şahanesiniz. Defne kuzum sadece ben görüyorum, çok şanslıyım falan diyorsun ya bize mi laf atıyorsun? Yani boşuna beklemeyin o özel halleri sadece biz göreceğiz mi diyorsun? Bir de ballandıra ballandıra anlatıyorsun. Allah’ım ne büyük acılar bunlar…

Halacım Kral arkanda masalını gizli gizli dinliyor.

Sinyor İplikçi ilk defa kendi masalını dinledi kapı aralığında. Sevdiği kadının, onu sevme şekline tanık oldu bir kere daha. Masalın kahramanlarından birinden, kendi yarattığı o büyülü dünyayı duymak ayrı bir keyifti ki yüzündeki ifade onun tarifsiz duygularını ele verecek kadar ortadaydı zaten. Ama küçük İso’yla yaptığı kahve muhabbeti tam bir İplikçi sitaylaydı. Çocuğun ilgi alanları konusunda baya bilgin var Ömercim. Küçük İso size çok yakışıyor. Madem halası olmadan uyumuyor, sizde kalsın bence. Malum siz de ev kuşu, yaşar gidersiniz birlikte.

Neriman seni kafamda nereye koysam hakikaten şaşırdım. Koray’la beraber saçma sapan işler uzmanlık alanın. Bu hafta akıl verme konusunda listelerde bir numaradaydın. Gerçi Sinan’a verdiklerin içinde şeytani olanlar da vardı ama Defne’ye söylediklerin ilk defa yerindeydi. Korkutmadan, aşağılamadan, baskı yapmadan konuşmayı da beceriyormuşsun, gördük. Aile kavramını bu denli güzel anlatman da ilginç doğrusu, e malum senin ölçü birimin paradır çünkü. Böyle manevi şeyleri senden duyunca bir şaşırıyoruz haliyle. Bir de sen de bizim gibi flashbacklerden umudunu yitirdin anlaşılan, şimdi gelecekle ilgili hayaller kuruyorsun ve flashforward görüyorsun. Olur, o da olur. Bize uyar yani. Şıracın Koray’la yaptığınız dansa gelince çok komikti. Deli misiniz ayol siz? İşsiz güçsüz olmak da başa bela gerçekten. Yalnız Koraycım sen geçen haftalarda Şükrü’yü hiç beğenmiyordun şimdi şoförün olsun istiyorsun. Kısaca çok hoşsun. Araban yok adam seni sırtında mı taşıyacak? Gerçi sen Ömer İplikçi’den arabalı istemişsindir yani benimki de laf. Gece gece Defne’yi ziyaret etmen iyi oldu. Yoksa kız bütün evi döküp temizleyecekti. Halbuki Sinyor İplikçi’nin evleri kendi kendini temizleyen cinsten oluyor ne gerek var? Hazır mis uzatsın ayaklarını, bir kitap alsın okusun veya bizim gibi delice beğendiği bir dizi varsa otursun bir milyon kez izlesin. Ooo yapacak iş mi yok?

Sinan ve Seda siz evlenin bir an önce. Malum biz bu masalda mutlu evliliklere şahit olamadık henüz. Açılışı yapın da, bari bi’ umutlanalım. Yakışıyorsunuz da. Lara da var sevimli sevimli. Aman Allah’ım ne güzel hayaller bunlar.

İso sen dostluğun kitabını yazacak adamsın ama aşkta da ne bahtsızsın arkadaş. Defne’nin mutluluğu için ondan ayrılmayı kabul etmen senin gibi bir adama yakışır bir şeydi. Sen ki bu aşkın en yakın tanığısın. Ama biz de senin yaşadıklarına tanığız ve nereye gidecek senin bu iş bir türlü kestiremiyoruz? Ayşegül’ün duygularından Serdar’a bahsetmemen kalıbının işiydi. Bu masal da bir senin yüzün gülmüyor bir de bizim. Gerçi bizim artık küçük yol kazalarını saymazsak artık gülüyor. Darısı başına diyelim.

Oh artık karnımı bu safozun yaptıklarıyla doyururum artık.

Evet, gelelim Ömer senin kabuslarına. Nereye gittin ve ne yapmaya gittin? Telefon numarası İtalya ama sen karşı tarafla Türkçe konuştun. Hadi Roma’da psikolojik tedavi gördün ve o bir tetikleyiciyle yine ortaya çıktı diyelim. Sen gidip bir seans almakla, onu hallettiğine nasıl bu kadar emin oldun? Soru içinde soru, merak içinde merak. Bir de neden Defne’yi de götürmedin ne saklıyorsun ve de neden saklıyorsun? Haftaya sonuçlanacak bu karanlık durum elbet makul bir yere bağlanacak. Defne sana o kadar güveniyor ki. Hiçbir şey sormadan, sen yeter ki iyi ol diye hiç düşmedi peşine. İkiniz de birbirinizi o kadar güzel seviyorsunuz ki. Sen ailesiyle yaşadığı tüm bu üzüntülerde, onun çizgilerini aşmadan o kadar güzel yanında duruyorsun ki. Bu kadar farklı iki insan olmanıza rağmen birbirinizi yadırgamadan o kadar güzel kabul ediyorsunuz ki. Birbirinize yüklenmeden o kadar güzel birbirinize yaslanıyorsunuz ki. Birbirinizin şaşırtıcı derecede ayrı olan yaşam tarzlarınızı o kadar güzel hazmediyorsunuz ki. Birbirinizi yargılamadan, birinizin baş işaretiyle diğeriniz hiç yapmayacağı hareketi o kadar kolayca yapabiliyor ki. Siz birbirinizi böyle sevdikçe biz sizi daha çok seviyoruz. Siz birbirinize bu kadar bağlandıkça biz size daha çok bağlanıyoruz. Ne siz kopun birbirinizden ne de biz kopalım sizin gibi ponçiklerden.
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER