Kiralık Aşk: Çifte kavrulmuş aşk

Kiralık Aşk: Çifte kavrulmuş aşk
Geçen hafta sağlık problemleri nedeniyle yazımı yazamamıştım. Bu bölüm ikisi bir arada ‘çifte kavrulmuş’ olarak yazayım. En son ben Pamir’e sayıyordum Defne’nin kapısına gitti diye. Hayal dünyasındaki her şeyi açıklama sahnesinde çıldırdım. Senin ne haddineydi? Meğerse hayalmiş. Hatta Pamir’in sonraki duruşu da gayet iyi idi. Umarım kendini bozmaz. Ömer’e zeytin dalı uzatıp hem eskileri özlediğini ima etti hem de Defne’den uzak durma sözü verdi. Sen sözünü tut hiç problem yok Pamir.

Defne’m ve Ömer’im sanki bizi duymuşlar ki artık bol bol vakit geçiriyorlar. Defne’ye bu sezon yalan dolan olmayınca bir özgüven geldi. İş yerinde Ömer’i mi öpmeler gördük biz? Yemek yap bana mı duyduk biz? Bulutların üzerindeyiz orası kesin. Hatta Defne’m kendine has özelliği ile kimseyi kıramamakla beraber inatlaşma sonucu Ömer’in ofisini basıp Ömer ile güzel bir tiyatro oynadılar. Nasıl güldüm anlatamam. Defne’nin Ömer’in kararlarına saygı duymasına da şapka çıkarıyorum. Hatta Ömer’in evine kahve makinesi getirip yemekten önce içmesine izin vermemesini de şapka çıkarırım. Kadının fendi demek istiyorum.  Yemekte yaptırır, hayatına da karışır, evin kapısını da düşünür. Evet, bizde özledik kırmızı kapıyı. Biz böyle evde yan yana onları görmeye bayılırken beraber alışveriş de yaptılar. Ekler, zeytin, peynir derken oh oh olduk. Evde misafir ağırlamaları da gördük ya çoook mutluyuz. Defne’nin eve hediye alıp birlikte imasını da severim.

Tek sevemediğim şey ise geçen bölüm sonuydu. Benim Ömer’ime ne oluyordu?  Sen neyi hatırladın öyle? Kimden kaçıyordun? Kaza mı yaptın? Ama biz iki bölümdür seninle beraber acı çekiyoruz burada. Komedi ödülü aldık, dram olabildiğince az olsun. Ömer gece yarıları bizi korkutan uykusuz geceler geçirip karanlığa çökmesin.

Durun ben biraz daha DefÖm bahsedeyim de aydınlanalım. Sabah Ömer’inin derdiyle uyanan Defne’den, Defnesi’ni görmeden ayılamayan Ömer’den bahsedeyim. Hatta Defne’ye göre salon adamı olan Ömer musluk tamir etsin, Defne’lerin evde saklanmak zorunda kalsın. O arada derede öpücüğünü de unutmasın. Defne’nin telefondaki çığlık atan sahneleri, Allah belamı verdi dertlenmeleri ve Ömer’in tepkisi çok tatlıydı. Ama hala zirveye gelmedim. Çünkü sevdiği kızın hayallerini gerçekleştirmek için her şeyi yapan Ömer’im zirveyi bizden daha iyi biliyordu. Piknik mi istemiştim basit hayal gücümle, al sana piknik. Metrelerce yüksekte, gökdelenin tepesinde, İstanbul ayaklarının altında, özgür ve sevgi dolu gece yarısı bir piknik hazırladı. Yetmedi Cemal Süreyya’dan şiir de okudu. Defne nasıl erimesin? Burada biz eridik. Defne elimde olsa sizin için ben de zamanı durdururdum.

Sevdiğin kadardır ömrün.. 
Gülebildiğin kadar mutlusun. 
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin 
Sakın bitti sanma her şeyi, 
Sevdiğin kadar sevileceksin. *

Defne o kadar güzel ve narin seviyor ki, hayallerinin her anını Ömer ile süslüyor ki ona bu hayalleri yaşatacak Ömer’ine sahip.  Öyle güzel ve iyi niyetli bir kalbi var ki. Yalan söyleyenleri affedebilen, acılarını yenebilen bir aşka sahip ikisi de. Karşısında ise bu güzel aşkıyla iyileştirdiği bir kral var. Eskiden toplantılarda hayranlık ve bir o kadar uzaktan izlediği adam şimdi kucağında onun yeğeni ile toplantılara katılıyor. İkisi de öyle güzel seviyor ki. Elinde bebekle yorulan Defne’yi izleyen Ömer’in gözleri ile Ömer’in kucağında bebek hoplatan halini izleyen Defne’nin bakışı ve aşkı aynı değil de ne?

Yazı devam ediyor..
BİZE YAZIN!
Ad
Soyad
e-mail
Mesajınız
GÖNDER