“Dikkat
dikkat… Pilotunuz Meriç Acemi konuşuyor. Kemerlerinizi bağlayın uçuşa geçiyoruz. Hazırlıklı
olun, zira uzun süre yere inmeyeceğiz. Bulutların üstünde diyar diyar gezeceğiz.
Daha önce gitmediğimiz yerlere gidecek, beğendiğimiz yerleri tekrar ziyaret
edeceğiz. Atladığımız yerlere bu sefer uğrayacağız. Korkmayın bu kez çakılmayacağız.
Emin olun bu defa mutlu olacağız. Ve de söz veriyorum çanlar biz Kiralıkçılar için
çalacak.”
Evet
kulaklarınıza inanamıyorsunuz değil mi? Ama oldu valla oldu.
Tüm bu
söylediklerimiz gerçekten oldu. Bize durmadan oyun oynayan evren bu sefer bizi
duydu. Galiba talihimiz artık döndü. Travmadan travmaya koşmaya alışkın bünyemizin,
bu bölümde Defne’nin kıyafetleri dışında yüzü kıkır kıkır güldü. Defnecim, o
sinir gelen yırtık kotlarını mumla aratan kıyafetlerine artık gerçekten pes
diyorum kuzum. Çok güzelsin diye biz fanilerle kendini böyle mi eşitliyorsun?
Yoksa kem gözlere bu yolla şiş mi sokuyorsun? Allah’tan çok keyifliyiz de fazla
uzatmayacağım bu konuyu. Yoksa yenilir yutulur cinsten değil giydiklerin. Zira Ömer
de senin rüküşlüğüne ayak uydurmaya başladı. Sana örnek olacağına o da bir
garip takımlar giyinir oldu. Te allam…
“Hiçbir zaman belli etmezmiş duygularını Kral,
öngörülemez kestirilemezmiş. Genç kızın da
Kral’ı anlaması zaman almış. Önce kızsa da sonunda hep hak vermiş, anlamış
hayran olmuş hatta. Çünkü Kral ne yaparsa yapsın nihayetinde mutlaka en
doğrusunu yaparmış.”
“Hep gizlermiş duygularını Kral, kaçınırmış görmekten içinde saklarmış. Saklarsa,
sakınırsa daha az hırpalanacağını inanırmış çünkü. Ama hiç belli etmese de hep
genç kızın tarafında olmuş, koruyup kollamış onu, her zaman her yerde ne
pahasına olursa olsun. Genç kızın ne zaman sevindiğini, ne zaman kırıldığını,
ne zaman üzüldüğünü en iyi Kral anlamış ve hep en doğru zamanda en doğru yerde
sarıp sarmalamış onu, yatıştırmış. Gizliden gizliye hep izlemiş genç kızı, hep
farkında olmuş, attığı adımın nerede olduğunun ne hissettiğinin. Ne zaman ihtiyaç
duysa özenerek, bazen korkarak kırmaktan ama her defasında üzerine titreyerek
yanında olmuş. Hep iyi gelmişler birbirlerine genç kız Kral’a, Kral genç kıza.
Ne yaşanırsa yaşansın asla kaybetmemişler o aşkın ahengini. Hep kaldıkları
yerden eksilmeden, eskimeden devam etmişler birbirlerini yaşamaya. Hiç konuşmasalar
da genç kız bilirmiş Kral’ın kalbinin hep doğru yerde olduğunu, ondan taraf
olduğunu. Hissedermiş bu yüzden hiç vazgeçmemiş tutmaktan elini, aşkla sonsuz güvenle.
Zamanla herkesten iyi tanımış genç kız Kral’ı. Bir tek o anlar olmuş Kral’ın
halinden, kırılgan ruhunu çocuk kalbini bi’ tek ona göstermiş Kral. Zaman geçtikçe
konuşmalarına bile gerek kalmamış, hiç konuşmadan iletişim kurmadan
anlayabilmişler birbirlerini. Çünkü kalpleri aynı yerde atıyormuş artık bu genç
kızla Kral’ın. İşte bu yüzden hiç vazgeçememişler, ne aşktan ne de
birbirlerinden.”

Evleneceğiz
Seda ek iş yapıyoruz burada. Defne mutfakta ahçı, bense sağlık
personeli olarak çalışıyoruz
otelde.
Kimi
insan sevdiğine güvenir,
kimi de güvendiğini sever. İşte Defne ilk grupta. Yeter ki sevsin, tüm ruhunu
adamaya aday. Tüm benliğiyle güvenmeye hazır. Ömer’se güvendiğini seven, ama o
da güvendiyse aynı Defne gibi hazır ola geçen bir adam. Benzer ruhların farklı
kapılardan içeri adım atarak aynı yolda kesişmesi onlarınki. O kadar çok şey
yaşadılar, o kadar sınavlardan geçtiler ki, yukarıda Defne’nin de anlattığı
gibi her aşamada biraz daha tanıdılar birbirlerini. Sevdikçe ayrı düştüler,
koptukça bağlandılar. Ne gittiler, ne de oldular, tamamlanmayı istedikçe yarım
kaldılar. Döndüler dolaştılar aynı yerde tekrar buluştular tıpkı yukarda söyledikleri
gibi. Onlar adını koydukça adsız kaldılar. Hem kaçak hem de birbirlerine
alabildiğine tutsak oldular. Ama sonunda içlerindeki sınırları ve de dışardki
engelleri aşarak, güvendikleri kadar sevmeyi, sevdikleri kadar güvenmeyi başardılar.
Anlaşmak kelimesinin bile az kaldığı o yere daha güçlü bir şekilde birlikte
vardılar.
Kral
Ömer, ”Bir selamına bile yenilirsin.” diyen şair gibi bizde senin İso’ya verdiğin selamına, centilmenliğine ve
nerede duracağını bu kadar iyi bilmene yeniliyoruz işte. Defne nasıl
yenilmesin? Kiralık aşk
olayını öğrenince
işin sürüncemede kalmasına izin vermedin ama itirafı yapması için, sözü Pamir’e
bıraktın. Biz şimdi sana nasıl yenilmeyelim? Sen sadece Defne’nin değil tüm
Kiralıkçıların Kralısın! Senin atağından sonra
olaylar o kadar hızlı gelişti ki başımız döndü resmen, nefesimiz kesildi.
Defne’nin, Pamir’in itiraf safsatalarını tam dinlemeden Neriman’a gidip
konuşması, ona ağzının payını vermesi hepimiz için bir zaferdi. “En büyük Defne
bizim Defne.” diye tüm tribünler inledi. Yetmedi Hulusi
Bey’e de gidip olanları anlatması bizi daha da çoşturdu, bi’ sokaklara çıkıp
konvoyu yapmadığımız, korna çalmadığımız kaldı. Herkes her şeyi öğrensin, herkes
haddini bilsin artık, hepimiz çok yıprandık yeter. Yalnız Defne, kuzum sen
minnoşlukta bir dünya markasısın gerçekten. Yoksa mirası sana bıraktığını
duyduğunda, ilk tepkinin ”Hulusi Bey ölmüş mü?” olması başka nasıl açıklanabilir
ki?
Yazı devam ediyor..