Yüksek Sosyete’deki karakterlerin davranışları
‘değiş tonton’(*) hızında değişiyor. Yetişemiyoruz.
İlk
bölümlerde nasıl bir anne olduğunu detayları ile şahit olduğumuz Süreyya konu
Ela olunca sevgi pıtırcığı oluveriyor;
iyilik timsali, örnek evlat, vazgeçilmez dost Kerem bir anda gözlerinden
ateş fışkıran bir şeytana dönüşüveriyor. Süreyya açısından oğlunu kaybetmiş
olmak, Kerem açısından ise Cansu tarafından aldatılıp üzerine Bedia Hanım’ın
kırıcı sözlerini işitmek böylesine 180 derece değişimlere yol açacak kadar
büyük kırılımlar mı? Keşke beyazdan siyaha değil “Değiştim ama sadece herkese
hak ettiği değeri verecek kadar. ” türünde gri bir değişim izliyor olsaydık. Süreyya
için ise karakter değişimi ne kadar tutarlı gelmese de Zuhal Olcay’ın Ela’dan
ayrılma sahnesindeki performansına yürekten tebrikler…

Değişim
rüzgarından sadece Levent ile yaptığı sohbetin etkisi ile Bedia Hanım’da
oluşanı sevdim, umarım kalıcıdır. Peki ya Bedia Hanım’ın tüm aile içi
kutlamaları cemiyet hayatından misafirleri ile bir şölen havasına çevirmesine
ne demeli? Mert’in sözde Oliva başarısı için de benzer bir kutlama düzenlememiş
miydi? Desem ki Ece’yi ezmek için bu organizasyon; çift olarak ilk bir araya
gelmelerinde düzenlenmesi çok erken. Desem ki ilk karşılaşmada yalnız olmamak
için destek arayışı; cemiyet hayatında kim dost kim düşman bilinmez ve bunu en
iyi Bedia Çalhan bilir, çok yükseklerde tuttuğu soyadını neden küçük düşürsün.
Veda etmeden;
ahh bu gözler flörtöz Kerem’i de mi görecekti? Kerem istediği kadar konuşmalara
kulak misafiri olmaya çalışsın, istediği kadar dergilerdeki eski röportajları
karıştırıp bilgi toplasın bize tanıtılankadarıyla ne Begüm ne de Süreyya bu
oyunlara gelmez… Size de çok zorlama gelmiyor mu? Bir zorlamada Sude’nin
hikayeye dahil edilme çabası. Sude akıllı bir kadın, her ne kadar Kerem’e aşık
olsa bile kişisel olarak kullanıldığı bir oyunda yer almaz. Tadımızın daha
fazla kaçmaması için şirket işletmesiyle ilgili konulardaki hatalara hiç
değinmiyor, evrene sadece olumlu mesajlar göndererek
dizinin yeni gününde de son haftalarda olduğu gibi birincilik koltuğuna
oturması diliyorum…
Yorumlarda
görüşmek üzere…
(*) Sabahattin Ali, Çocuklar gibi şiirinin son dizesi.
(**) 80’li yıllarda
“değiş tonton” diyerek istedikleri şeye dönüşebilen bir aileyi konu alan çizgi
film