“Artık eskisi gibi olmaz Hülya!” Gerçekten mi Kerim Bey? İstemem yan cebime koy olmasın o? Hülya’nın yaptığı affedilmez hatanın farkında olmakla birlikte, bıyık altı gülmelerin, sabah usulca seni öpüp yanına uzandığında gözünden akan bir damla yaş ve her fırsatta içli içli onu izlemen yüzünden söylüyorum bunları. Memo’yu susturmak için suya girdiğinizde öpüşmenizden bahsetmiyorum bile. Ne kadar güzel çekilmiş bir sahneydi o öyle, sade ama muhteşem görüntülü, doğal ve duygulu oyunculukla. Aman bizi çekiyorlar, poz verelim, şık duralım derdi olmadan. Bir de şu var, o kadar birsiniz, o kadar ayrılmamalısınız ki, diğer seçeneği beğenmediğimden affetmen gerektiğini biliyorum.
Çamur banyosunda, küçük Hülya ve Kerim gibi, didiştiler aynen. En son nerede bırakmıştık minikleri, kafana taş mı atıyordu ne Kerim? Hem söylenip hem birbirlerini çamura boğdular. Böyle bir çift olabilir mi yahu. Gördüğüm en samimi, en doğal ve en komik çift kavgasıydı. (O çamur banyosunu aynı yerde yaptım, 10 yaş gençleşiyorsun diye satıyorlar o banyoyu ziyaretçilere, sonuç, gençleşmedi ^.^) Bu olayda hep Kerim’e hak verdim, Hülya’nın gözünden tam olarak görememişim olayları. Deli Hülya ne yapsa yeridir ama bunu yapmayacaktın modundaydım çoğunlukla. Ta ki, şelaledeki yüzleşmeye kadar;
“Sen hep bana hizmetçinmişim gibi davrandın, Mehmet’i bırakıp bırakıp gezmeye gittin, bir başımaydım ben orada, kimsesizdim, bir gün olsun ben nasılım diye düşünmedin, ben çok âşıktım sana, sen beni düğün günü bırakıp gittin, hiç bir şey yoktu ki benim elimde, hiçbir şey, ben sıfırdan yarattım bizi, şu kadarcık emeğin yok senin bizde” Burcu Biricik yine devleşti bu sahnede gözümde!
Hâkim bey, Hülya haklı, beraatini istiyorum. Kerim de bunu düşünmüş olacak ki, suyun soğukluğundan değil, Hülya’nın gerçekten ne kadar çaresiz kaldığını anlamasını sağlayan bu sözlerden sonra donakaldı. Sonrasında eridi ve çözüldü. Buz adamdan, ‘konuşacağız bunları’ya evrildi. Bölüm sonunda anladık ki hala affetmemiş tam olarak ama göreceğiz. Allah öyle bir dert verir ki, bu günleri mumla ararsın Kerim bey. (Tebligatla verdi hem de!)
Kerim keçi inadı ve kalın kafasıyla bir türlü inanmadı, Aylin oyununu ona oynayanın Hülya olduğuna. Hülya sanırım en az beş kere falan söyledi. İtiraf etti resmen, ama Kerim ısrarla geçmişteki kavgaların ve çatışmaların ön yargısıyla Bayram bey’in suçlu olduğunda sabit. Öyle olsun Kerim Bey, ama bir gün gerçeği öğrenirsen, ya da idrak edersen diyelim, artık Hülya’ya kızmaya hakkın yok. İhale Bayram beye kaldı yalnız. Yine bildi adam, Kerim hayatta sana inanmaz demişti Hülya’ya.
Bayram Bey’in derdi de büyük. Süheyla Hanım çok kızdı bu sefer. Hem oğlunun gidişinden sorumlu tutuyor onu, hem de aldattığını, artık ayrılmak istediğini düşünüyor. Aldatma falan söz konusu değil tabi bu sefer. Haksız yere suçlanınca da çok bozuldu Bayram Bey. Ne diyeyim, vukuatın kanlı canlı Bade diye masada oturuyor. Seni çok seviyoruz da, zamanında yediğin hurmalar misali oldu bu iş ^.^ Bu Cevher erkekleri deli kadın seviyor, orası belli artık. Süheyla hanım’ı sinirlendirmemek gerektiğini de tecrübe ile sabit gördük. Ailenin otomatik yalancısının söyledikleri ile Bade’yi evlendiriyorlar sanan Süheyla Hanım 200 km hızla sürdüğü arabasıyla bütün güvenlik birimini alarma geçirdi resmen. Hülya zaten deli. Zeynep normal mi, değil. Melek de sessiz sakin duruyor ama sessiz atın çiftesi pek olur misali, tersine gelmemek gerek pek.
Bayramlarda küsler barışır geleneklerimize göre. Büyükler ziyaret edilir, bütün aile bir araya gelir ve samimiyetle uzatılan el geri çevrilmez. Bu bayramda da bütün küsler barışmasa da bir araya geldi nihayetinde. Olacak bu iş olacak. Öyle yastıkları koklayarak olmaz çünkü Süheyla Hanım. Bir tek keçi inatlı Kerim ile Bayram Bey dışında. Ve tabii ki bayram günü Mahir’i elinde kavurma tenceresi ile gördük ilk. Yemeğin (ya da bedava yemeğin) mutlulukla bir ilgisi var Mahir için. Mahir çok sessiz kaldı genelde, hiç bir vukuata bulaşmadı, Kaya ile olan sahneleri her zamanki gibi çok tatlıydı. Cingöz Mahir ile saf Kayanın muhabbetleri artarak devam etsin lütfen. Mahir’in gelecek bölüm için enerji toplaması gerek, değil mi? Biraz dinlenmek onun da hakkı.
Korkunç bir hikâyenin girişi yapıldı bu bölüm, gerisi çok fena gelecek gibi. Melek, Bahar bebeği, son anda vermemiş ve çok zengin güçlü Haluk beyden kaçırmıştı. Karısı da kaybettiği bebeğinin acısına belki bu da eklenince intihar etmiş. Haluk bey hastaneye kadar gelmiş Nilay’ı bulmaya, bu işin peşini bırakmayacak besbelli. Ben olsam hiç beklemez, hemen gider Hüseyin'den yardım isterdim. Korkulmayacak gibi değil çünkü. Hatta Nilay’ı evden atardım ^.^ Zaten patavatsızlıkta kendi rekorunu kırıyor her gün, beni bulabileceği tek bağlantısı da ortadan yok olur.
Filiz ablasından aldığı gazla velayet davasını da açtı. Bölüm sonunda tebligat bomba gibi ulaştı eve. Bunun üstüne Cem bir de Hülya ile Melek’in restoranını tespit etti. Benim buradan anladığım, aşk, affetme ve romantizm üstüne kurulu bu bölümden sonra yine macera aksiyon ve planlarla dolu bir bölümle devam edeceğiz. En güzelinden ^.^
Sevgiler..
* Bu kadar dramın karmaşanın içinde Mehmet’in psikolojisini düşünmeye başladım. Hem Kerim hem de Hülya karşılarında büyük adam varmış gibi konuşuyorlar çocukla. Bayram bey gibi bir dede, her ortamda kinayeler, akıllı akılı laflar. 3 yaşına gelmeden ya erecek bu çocuk ya da delirecek ^.^
* Bayram beyden kahve tarifi: Buz gibi su fincana ne bir damla eksik ne bir damla fazla ölçülür, cezveye alınır, tepeleme bir şeker kaşığı kahve cezveye katılır, bir kere karıştırılır, fazla kurcalanmaz, mum gibi kısık ateşte pişirilir. Ve Bayram Bey kendine her zaman makine kahvesi içirildiğinin de farkında tabii ki.
* Ve Mahir köy kahvesinden de hesap ödemeden kaçtı ^.^ Dedelerden birinden ya da muhtardan falan isteseydin sana bir çay ısmarlardı yurdumun güzel insanı Mahircim. (ısmarlamazdı)
* Bayramda, Kaya’nın Bahar’ı kucağına da almasına izin çıkmış artık. Artık dizlerine tırmanınca kaçmıyor.
* Zeynep’in halleri şaşırtmıştı ya önceki bölüm, tatlış gelin planıymış meğer bu vicdanlı, doğru düzgün davranmalar. Akıllanma kızım, aynen böyle devam.
* Ben 7 koç saydım, siz kaç tane saydınız? Bayram bey bu, pırlanta yüzük ile affettirecek değil ya kendini. Koçla, koyunla işte...
* Evin patronu Süheyla Hanım'dır. Bu da böyle biline. O sağken de bu yuvayı dağıtmaya kimsenin gücü yetmez.